Merhaba, nerede kalmıştım sevgili defterim ?
(iç ses): iyi alıştın yazmaya Mavi.
-EVET CANIM!
Barışla oracıkta birbirimizin olmuştuk ehehe şaka şaka, sadece ufak bir öpücük ama öteki dünyaya gidip gelmeme yeterli olmuştu o öpücük.
(içses): Harika ağlayıp zırlayarak anılarını yazıyorsun bir de espri, şaka falan yapıyorsun şu halde.
- Gülelim dedik ne var ?
(iç ses): Ağlarken gülmek mi? Neyse hadi devam et yazmaya sustum.
Barış'a sarılarak karşılık vermiştim. Akşama kadar orada kalmıştık. Sonra aklıma Özüm geldi bu akşam onu arayacaktım. Barışla arabaya bindikten sonra Özüm'ü aradım.
Özüm: Kankacım nihayet aklına gelebildim bu kardeşin dakikasız ve mesaj hakkı da yok niye aramadın hesap ver.
- Kankam nefes al azıcık. Nerdesin sen ? Bu akşam işin yoksa bize gelsene dedikodu gecesi yapalım sana anlatacağım çok şey var.
Barış: Ne anlatacaksın beni mi? derken çapkın bir gülüş atmıştı. Elimle sus işareti yapmıştım.
Özüm: Ne erkek sesi mi duydum ben kiminlesin sen? Tehlikedeysen evet de.
- Yavrum gayet iyiyim. Görüşünce konuşalım.
Özüm: O zaman sen bize gel kek ve börek var yarın seni çağırmayı düşünüp yapmıştım bu güne kısmetmiş kalp kalbe karşı gardaşım. Hem anneme pasta da yaptırırım bir de çiğ köfte patlatırız.
- Kahve de içer miyiz o ellerinden ?
Özüm: Kız tabii hadi kop gel bekliyorum. Annenden de izin al bu gece bizde kal hatta ben arayıp izin alayım.
- Ben konuşurum kanka annemle , tamam 20 dakikaya ordayım ne alayım sana gelirken?
Özüm: Sen gel yeter bacım.
-Tamam hadi bay bay.
Her zaman ki gibi tıkınarak ve asla susmadan konuşarak geçireceğimiz bir gece bizi bekliyordu.
Barış: O zaman seni Özüm'e bırakayım yolu tarif et güzelim.
- Tamam önce anneme haber vereyim.
Annemi arayıp izin aldım ve yola devam ettik. Özüm'ün evinin önüne gelmiştik.
Barış: Seni hiç bırakmak istemiyorum, gitmesen mi ?
- Gitmeliyim sevgilim.
Barış: Bak işte sevgilim dedin ya şimdi hiç bırakasım yok.
- Barış... Hadi gidiyorum ben görüşürüz ve her şey için çok teşekkür ederim çok güzel bir gündü.
Barış: E evet başka ?
- Ne başka ?
Barış: Öpücük yok mu ?
Utangaç bir bakış atıp yanağımı uzatmıştım küçük bir buse kondurup seni seviyorum demişti. Bende diye karşılık verip arabadan inmiştim. El sallayıp yürüdüm ve markete gidip Özüm'le yemek için birkaç çikolata, cips ve kola aldım. Beraberken hunharca yiyorduk...
Evin önüne gelip zile bastım binaya girdim ve dairenin kapısını çaldım Özüm 'gardaşım' deyip boynuma atlamıştı.
Özüm: Hadi gir içeri sana mamalar hazırladım göbüşün küçülmüş bak acıkmışsın deyip karnımı dürtmüştü.
- Hemde kurt gibi. Meral teyzem yok mu ?
Özüm: Yok aşkım o teyzemlerde kalacak baş başayız gece yani kolla kendini.
- Pislik yapma be.
Pis pis bakışıp kahkaha atmıştık. Özüm gerçekten benim en iyi arkadaşımdı. Onun kalbi çok güzeldi. Onu hiçbir zaman kaybetmek istemem...
Özüm: Gelelim asıl konuya, telefonda konuşurken bir herif sesi duydum çabuk dökül.
-Ablan manita yaptı desem?
Özüm: Sen ciddi misin ? Çabuk kutlama yapalım siftahı attık desene. Bir dakika ya ne zaman oldu bu benim neden haberim yok? Benim neden onayım alınmadı ? Kim bu şanslı çocuk delireceğim çabuk anlat. Yakışıklı mı? Kaç yaşında? Nereden buldun?
- Kızım sus da bir motorun soğusun be arıza yapacaksın. Mamalarımı getir öyle anlatayım bende cipslerimizi hazırlayayım.
Özüm onaylayıp gelsin yemekler diye şarkı söylemeye başlamıştı. Ah benim kuduruk dostum.
Özüm'ün odasına mükellef bir masa hazırlamıştık. Sabaha kadar tıkınıp konuşabilirdik artık. Tam anlatmaya yeltenmiştim ki telefonuma mesaj geldi.
Barış: Sormadın ama evdeyim.
Trip miydi bu ? İlk tribim hayırlı olsun.
-Tamam sevgilim lafa dalmışız unutmuşum.
Barış: Bir daha unutma üzülürüm...
-Unutmam.
Özüm: E hadi ama bırak telefonu ve benimle ilgilen anlat artık çatlayacağım meraktan.
- Önce bir aç karnımı doyurayım be bacım.
Özüm: Vallahi yedirmem önce anlatmaya başla.
- İyi be... Dershaneden bir çocuk adı Barış.
Özüm: Yakışıklı mı ? Ben gördüm mü?
- Bir sus eşek kafa. Yakışıklılık görecelidir tabii ama şöyle anlatayım; 1.80 boylarda, esmer,geniş omuzlu orta kiloda, mavi renkli ve iri gözlü, düz minik burunlu ve sakalsız bir çocuk. Hatta dur fotoğrafını göstereyim öyle söyle.
Özüm: Kızım yakışıklı hakikaten aferin sana be. Evet devam et.
...
Özüm: Ne öpüştünüz mü! Kappesin kızım.
- Sus be.
Özüm: Tamam tamam. Bak sana söyleyeceğim tek şey ne olur dikkat et üzülmeni istemiyorum. Ayrıca eniştemle beni de tanıştır bir kulağını çekeyim.
Saatlerce Barış'ı anlatmıştım Özüm'e. Artık anlatacak şey kalmamıştı onunla ilgili hatta bazı şeyleri birden çok anlatmış olabilirim. Sıra çiğ köftelerimizi yemeye gelmişken aklıma telefonuma bakmak geldi. 5 cevapsız arama ve 8 mesaj vardı. Hepsi Barıştandı. . Bir şey olmuştu kesin. Arama tuşuna basacaktım ki o aradı. Endişeli bir sesle yanıtlamıştım.
-Barış iyi misin?
Barış: İyi falan değilim neredesin sen Mavi ?
- Özüm ile beraberiz nerede olacağım.
Barış: Kaç kere mesaj attım, aradım yoksun ortada çıldırtmak mı istiyorsun beni amacın ne ?
- Anlamadım Barış ne amacım olacak. Konuşmaya dalmışız uzun zamandır görüşemiyorduk anlattım sana bugün.
Barış: Ya tamam uzatma Mavi. Ne yapıyorsanız yapın!
Barış telefonu kapatmıştı ve çok kızgındı. Başka bir şey olmuştu beni merak etmesi de tuzu biberi olmuş olmalıydı. Yoksa böyle tepki vermezdi. Özüm'le birbirimize anlamsızca bakıyorduk. Neydi bu olan şimdi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bedbaht
Teen Fiction17 Yaşlarında neşeli bir kızın üniversiteye hazırlanırken tanıştığı bir çocuk ile yaşadıkları üzerine bambaşka birine dönüştüğü bir hikaye...