Bedbaht

Başlangıç Bölüm 3

Selam günlük...

(iç ses): Günlük değil bu anı defteri falan mı desek ?

- Seni kıracağıma kafamı kırarım yavrum

(iç  ses): Ben kafanın içindeyim ya sanki olmadı be.

- İşte tam da bu yüzden oldu. 

(iç ses): Sağ ol ya.

Selam günlük, anı defteri, defter her ne isen...

Hikayenin devamını yazacağım bugün, nerede kalmıştık evet sabah 07.00 da telefonumun çalmasıyla uyandım arayan bil bakalım kimdi? Evet Barış.

- Efendim 

Barış: Günaydın prenses hazırlanmak için az vaktin kaldı bence 

- Tamam teşekkür ederim ben gelirim kendim senin gelmene gerek yok 

Barış: Tam 08.00'da kapıdayım bekletme lütfen görüşürüz.

Daha cevap vermeden telefonu kapatmıştı. Çok garip hissediyorum bir anda heyecanlanmıştım. Hemen yataktan kalktım aynaya baktım ve evet berbat görünüyordum. Hemen banyoya koştum annemle karşılaştık nöbetten yeni gelmişti sanırım bir öpücük verip geç kaldığımı söyledim duşa girdim.  Yaklaşık yirmi  dakika sonra çıktım hemen saçlarımı havluyla sarıp yüzüme nemlendirici sürüp odaya koştum. Neden heyecanlıydım ki ben ? Barışla bir aydır sürekli buluşuruz hiç böyle olmamıştım kendime anlam veremiyordum... Dolabımı açıp giyecek güzel bir şeyler aradım. Kırmızı bir askılı ve siyah  mini etek giydim. Makyaj yapmak için tekrar aynanın karşısına geçtim. Kırmızı ruj ve maskara sürüp banyoya koştum. Saçımdaki havluyu çıkarıp saçlarımı kremledim ve kuruttum. Hazırdım. Kot ceketimi ve siyah spor ayakkabılarımı giyip çıktım. Asansörü beklerken bunun ilk buluşmam olduğunu düşündüm Evet daha Barış'a bir cevap vermemiştim ama şu anki heyecanımdan cevabımın ne olacağını tahmin edebiliyordum ve evet ya bu benim ilk buluşmamdı... 

Aşağı indim ve Barış kapıdaydı. Göz göze geldik tatlı bir gülümseme vardı suratında ona doğru yürürken yüzünü inceledim ve bu çocuk gerçekten çok tatlı çok yakışıklıydı... Yeni tıraş olmuştu yüzü parlıyordu saçlarını doğal bırakmış hafif dalgalıydı. Üzerinde beyaz, minik uçak çizimi olan bir tişört gri hırka ve kot pantolon vardı. Gerçekten çok tatlıydı daha önce farketmemiştim... 

-Selam 

- Selam, çok güzel hatta fazla güzel olmuşsun 

- Teşekkür ederim, sende iyi görünüyorsun.

Yol boyunca sohbet ettik nelerden hoşlandığımı onun nelerden hoşlandığını konuştuk. 

Birkaç günümüz böyle geçti. Hafta sonu sinemaya gitmek için sözleştik. Her geçen gün daha mutlu ve farklı hissediyordum Barış çok ilgiliydi sürekli beraberdik. 

Hafta sonu her zamankinden çok daha özenli hazırlanmıştım. Barış yine beni evden almıştı. Ankamall'a sinemaya gittik. İki bilet alıp salona girdik kısa bir süre sonra ışıklar kapandı ve bi anda yanağımda bir öpücük hissettim. Evet barış ansızın yanağımdan öpmüştü. Eğer ışıklar açık olsaydı Barış benim nasıl domatese dönüştüğümü görecekti.  O kadar utanmıştım ki yüzüm alev alev yanıyordu. Hiç Barış'a dönmeden filmi izlemeye devam ettim. O an içimden filmin sonsuza kadar sürmesini diliyordum çünkü film bitince Barış'ın yüzüne bakmam çok zor olacaktı. Bir süre sonra ışıklar açıldı hadi ama ne çabuk ara verdik düşünmekten filme konsantre olamamıştım ve sadece bomboş ekrana bakmıştım filme dair aklımda tek kelime dahi yoktu. Evet şimdi ne yapmam gerekiyordu ne söyleyecektim?  Barış'ın elini omzumda hissetmemle beraber bu düşüncelerden sıyrıldım.

- Sıkılmadın değil mi filmden Mavi? 

Eğer izleseydim buna ne cevap verirdim bilmiyordum...

Barış'ın yüzüne dönmeden direkt cevap verdim hala ekrana bakıyordum, boş ekrana...

- Yok, sen sıkıldın mı ? 

- Hayır, yanımda sen varken mümkün değil zaten. Yüzüme bakmayacak mısın ? 

- Barış ben...

Lafımı bitirmeden Barış elimi tuttu.

- Eğer rahatsızsan bir şeylerden bunu bana söyleyebilirsin, seni üzecek hiçbir şey yapmam bunu unutma. 

Rahatsız mıydım ? Sanırım hayır ve aksine hoşuma gitmiyor değildi...

-Tamam söylerim. 

- Bugün bizim tarihimiz olsun  mu ? Rahatsız olacağın bir durum olmadığına göre bence bugün bizim tarihimiz olabilir. 

- Ne tarihi ?

- Sevgili olmamızın.

Sevgili olmak mı ? Gerçekten sevgili miydik artık ? Kızım Mavi sende mutlusun işte daha fazla uzatma bence.

- 06.09.2015