"merhaba." duyduğum sesle dudaklarımdaki sigarayı elime alıp arkama baktım. bu soğukta barın teras kısmına çıkacak pek kişiyi bulamazdınız.
"merhaba?" hava kapalıydı. yıldızları bırakın, ay bile görünürde yoktu. eh, bu karanlıkta gelenin kim olduğunu anlayabilmek çok zordu. bana yaklaştıkça karanlığa alışan gözlerim sayesinde az da olsa seçebildim yüzünü. halen tanıdık değildi. "sen de mi sigara içmeye geldin?"
"hayır, biraz stresliyim de. temiz hava almak için geldim."
elimdeki sigarayı yere attım ve üzerine bastım. yarısından çoğu duruyordu. ama yanımdaki çocuk temiz hava almak için buradaydı. onu rahatsız etmek istemedim.
ikimiz de yalnızca şehrin sesini dinlerken terasa birkaç kişi daha geldi. kendi kendime homurdandım. ne güzel yalnızdım...
"kuzgun, bizim sıramız." yanımdaki çocuk benim aksime arkaya baktı ve onlara geleceğini söyledi. ismi bu muydu? belki de takma ismiydi. sımsıkı tuttuğu demirleri bıraktı ve derin bir nefes daha aldı. arkadaşları içeri geçmişti çoktan.
göz ucuyla ona baktım. gerçekten stresli görünüyordu. hatta bayağı stresliydi. "solist falan mısın? neden bu kadar gerginsin?"
"asıl solist ben olmasam da gruba yeni alındım. oikawa, batırırsam kötü şeylerin olabileceğini söyledi. bunu söylemeden önce çok sakindim oysa..."
gözlerimi kırpıştırdım. "baksana, ismin ne?"
"kageyama. senin?"
gözlerimi devirdim. "bir yerlerden tanıdık geliyordun zaten." elimi uzattım. "hinata shoyo. karasuno grubunun solisti." kendi kendime güldüm. "sen beni başka bir yerden tanıyorsun gerçi."
"hiç hayal ettiğim gibi biri çıkmadın..." dedi elimi şaşkınlıkla kavrayıp sıkarken. gülüp omzumu silktim. "biliyorum. herkesten duyduğum şey."
elimi kendime çekip cebime soktum diğeri gibi. "gel hadi, sıra sizdeymiş." ben önde o arkamda içeri girdiğimizde ortamın onu boğduğunu fark ettim ve durup yanıma gelmesini bekledim. sürekli ağzından derin nefesler alıyordu. "seni ne sakinleştirir?"
"bilmiyorum. şu an aklımda yalnızca yarışma var. sakinleşemiyorum." boynumda asılı duran kulaklığım geldi aklıma. hızla onu kageyama'nın kulaklarına oturttum. ellerini kulaklığa koyup meraklı gözlerle bana baktı. hangi şarkıyı açamacağımı merak ediyor olmalıydı.
müzik listemde kısa bir gezinti yaptıktan sonra bir şarkının üzerinde durdum. şarkıyı başlattıktan sonra sesini yükselttim, aşağıdan gelen müziği bastırsın diye. kageyama'nın son üç dakikası falandı muhtemelen. her gruptan sonra araya on dakika mola koyulurdu.
gözlerini yumduğunu ve nefeslerini düzene sokmaya çalıştığını gördüğümde derin nefes verdim. ona neden yardım ettiğim konusunda bir fikrim yoktu. muhtemelen rakiplerimle eşit şartlarda savaşmak istediğimden dolayı yapmıştım böyle bir şeyi. gerçi, aynı şey oikawa'ya olsa ona yardımcı olmazdım. kesinlikle olmazdım.
şarkıyı durdurduğumda gözlerini açtı. tebessüm ettim. "daha iyi misin?"
kulaklığı bana uzatıp başını aşağı yukarı salladı. o da hafifçe tebessüm etmişti. "daha iyiyim. çok teşekkür ederim. şimdi gitmeliyim. umm, sonra görüşürüz belki."
gülerek ona el salladım. hızlı hızlı merdivenleri inişini izledim. "belki görüşürüz, kim bilir?"
-
20K olmuş kitap, okuyan herkese çok teşekkür ederim <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twitter.
Fanfictionkagehina +(daisuga) # tamamlandi twitterdaki arkadaş gruplarına yeni birinin dahil edilmesi en çok da hinata'nın sinirini bozmaktadır.