31 (final)

4K 465 401
                                    

13K şoku yaşıyorum şu an, siz ne güzelsiniz ya böyle

"daichi-san, çiçek!" eğer suga-san gelirse bu on dakika sonra gerçekleşecekti. hemen ilerdeki söğüt ağacını sabah erkenden gelip balonlarla ve kurdelelerle süslemiştik. ben çok eğlenmiştim. eminim diğerleri de eğlenmişti tıpkı benim gibi. tsukishima bile.

koşa koşa yanına gittiğim ve eline çiçeği tutuşturduğum gergin grup liderimiz boncuk boncuk terliyordu. kocaman gülümsedim.

"harika görünüyorsun daichi-san."

biz söğütün aşağısında, hâlâ toprak olan yolun kenarında gerginliğimizi azaltmak için sohbet ederken bir arabanın yaklaştığını gördük buraya doğru. kırmızı ve lüks bir arabaydı ve fazla toz kaldırmamak adına yavaşça yaklaşıyordu bize.

"bu shimizu." daichi-san arabanın bize yaklaşmasını bekleyemeyip koşar adım arabaya yaklaştı. gözlerim dolu dolu onları izlerken arkamdan gelen seslerle oraya döndüm. diğerleri de koşar adım yokuşu inip yanımda durdular.

gözlerin tekrar kırmızı arabayı bulduğunda arabadan inen suga-san'a baktım. uzak değillerdi ama yakın da sayılmazlardı.

istemsizce iç çektim. yamaguchi koluma tutundu ve tıpkı benim gibi hayranlıkla suga-san'a bakmaya başladı. "harika görünüyor." onayladım.

bize doğru ilerlemeye başladıklarında beyaz takım elbisesi içerisindeki suga'yı ve siyahlar içindeki daichi'yi alkışlamaya başladık. noya ve tanaka ıslık çalarken ben ve yamaguchi hüngür hüngür ağlamaya başlamıştık.

tsukki sevgilisini kendisine çekip sarmaladığında onlara kızma şansım bile olmadı. çünkü hemen arkamdaki kageyama da tıpkı tsukishima'nın yamaguchi'ye sarıldığı gibi bana sarılmıştı. belimdeki ellerini tutup ona baktım. tebessüm ettim.

suga-san ve daichi-san önümüzde tepeyi usulca çıktığımızda hazırlığımıza hayran gözlerle baktı, suga-san.

ikili kol kola yerdeki şeffaf halının üzerinden geçtiler. altına serptiğimiz gül yaprakları uçmasın diye onu sermiştik üzerlerine. görünsünler diye de şeffaftı zaten. fikir kageyama'dan çıkmıştı. akıllı sevgilim.

söğütün yanıbaşında durduklarında hepimize susmamız için işaret verdi kiyoko-san.

"suga," daichi-san'ın boğuk ve ağlamaklı sesi buruk bir tebessüm oluşmasını sağladı yüzümde. ikisi de öyle çok aşıktı ki birbirine... "seni seviyorum." tekrar ağlamamak için derin nefesler aldım. kravatımı usulca gevşetmiştim. "biliyorsun, koca bir aptalım ben. hatta en büyüğü. ama seni seviyorum suga. bu aptal seni uzun zamandır çok seviyor. çoğu zaman utancımdan ya da ne bileyim, saçma gururumdan ilk adımı atan ben olamıyorum. hatta ilişki tamamen senin omuzlarında oluyor. bunun için çok üzgünüm. ben cidden—"

daichi-san'ın uzun konuşması sugawara-san'ın gür sesi ile kesildi. "evet!" ve elindeki çiçeği yanı başına atıp ellerini daichi-san'ın yanaklarına koydu. "damadı öpebilirsin."

şaşkınlığım heyecana dönüştüğünde tıpkı noya-san gibi bağırıp alkışlamaya, kageyama'ya sarılıp zıplamaya başlamıştım. o da mecburen benim gibi zıplıyordu.

kulağıma eğildi usulca. "hinata," zıplamayı henüz yeni bıraktığım için nefes alış-verişlerimi düzene sokmakla meşguldüm o sırada. ona döndüm ve gözlerine baktım. "tıpkı daichi-san'ın yaptığı gibi, ben de sevdiğim çocuğa burada evlenme teklifi edeceğim biliyor musun?"

gözlerimi kırpıştırdım. "ah, çok romantik olurdu eminim..." gözlerimi kaçırdım. "yani umarım o zaman yanında olurum falan..." yüzümü buruşturup ensemi ovdum. "yanında derken, yanıbaşında demek istedim." kıkırdadı. oflayıp yüzüne baktım. "kageyama-kun!" diye bağırdım. "benden başkası ile evlenirsen eğer, düğününü basarım!"

diğerleri de onun gibi gülmeye başladığında bana, kollarımı bağlayıp somurtarak başımı farklı yöne çevirdim.

"shoyo, yanıbaşımda değil de nerede olacaksın başka? ilerde eşim olacak kişi sen olmalısın."

gözlerimi büyültüp yamaguchi'ye baktım. ardından bağırdım. "duydun! bu bir evlenme teklifiydi! duydun değil mi?"

güldü ve sevgilisine biraz daha sokulup benim duyamayacağım şeyler fısıldadı kulağına.

"ıyk, en sevmediğim çift." tekrar arkama, kageyama'ya döndüğümde zaman kaybetmeksizin eğildi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. gözlerim kendiliğinden usulca kapandı ve sadece ona karşılık vermek kaldı bana da.

geri çekildiğinde dudaklarını alnıma bastırdı ve bana sardı kollarını.

"bu bir evlenme teklifiydi, evet."

final lan artık, daha fazla uzatmaya gerek yok bence

twitter.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin