11.BÖLÜM

853 35 1
                                    

Bazen hayatta hatırladığımız zaman şok oluruz, o anı yine yaşamış oluruz...benim de o anı hatırladıkça yine yaşamış olacaktım.
"Ne demek Kutay hoca karantinada hemşire hanım?" dedi Nefes. Ben hâlâ şoktaydım. Konuşamıyordum. Ama Nefes benim yerime konuşuyordu.
"Bilinmeyen virüs septomları onda da görüldü. Kendine test yaptırdı. Testin sonucu gelene kadar karantinada." dedi ve gitti. Hemen karantina kapısına gittim. Adnan bey bize endişeyle bakıyordu. Birden haberciler geldi. Adnan bey ile röportaj yapmak istediler. Ancak Adnan bey istemedi. Habercilerde mecburen burayı çekip haber yapmaya başladılar.
Bende hemen karantina odasına gittim. Hemen odanın kapısının yanında o kadın vardı ve beni süzüyordu. Birden konuşmaya başladı:
"Onu çok seviyorsun değil mi?" dediği anda ona tuhaflıkla baktım. O bunu nerden biliyordu?
"Siz bunu nerden biliyorsunuz?" dedim. Böylece şüphemi dile getirdim.
"Ben Afra." dedi. İsmini duymamıştım.
"Afra hanım ben sizi tanımıyorum." dedim. Gülümsedi birden. Kollarını birleştirdi:
"Ben Afra. Azra'nın teyzesi. Ama annesinden nefret ediyorum. Ve bildiğin gibi öldü." dediği anda 2. şokumu yaşadım. Neden kendi kız kardeşinden nefret ediyordu ki?
"Neden nefret ediyorsunuz?" dedim.
"Ben küçükken hep ispikçiydim. Ablam Yaşam benden hep nefret ederdi. Bende ondan..." dedi ve anlatmaya başladı.  Anlattıkları için çok üzülmüştüm. Peki annemle o kadının ne ilişkisi vardı?
Tecavüz edilişini korkuyla ve kekeleyerek anlatmıştı. Demek hâlâ o olayı unutamamıştı.
"Annemle ne ilişkiniz ne?"
"Annen vurulduğu zaman ben Yaşam'ın ölüm haberini alınca gelmiştim. Birden senin alınışını gördüm. Annen öksürüyordu. Bende bir doktor olduğum için hemen onu kontrol ettim. Mesut beni görünce delirdi. Anneni yaşatmak için onu sevmediğim halde yalvardım. O da kabul etti. Ama ben onu hâlâ sevmiyorum." dedi. Ben ise Afra hanımı üzgün bir şekilde annemi düşünerek dinliyordum. Hatta gözümden yaş bile aktı. Ama Afra hanım benim yerime sildi.
"Üzülme Ulya. Anneni kurtarmak için ben senin yanına geldim. O mesajı annen benim numaramdan yazdı. Mesut kız kardeşimin ölümü için kimseyi öldüremez." dedi ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
"Benim gitmem gerek. Kimse bizim konuştuğumuzu bilmemeli. Annenin mesaj attığı yerden beni kaydet. Seni ara sıra arayacağım. Konuştuğumuzu kimseye söyleme. Kutay'a iyi bak. " dedi ve etrafına bakarak gitti. Hemen karantina odasına girdim. Ölü kadının yanında yatıyordu. Ellerimi saçlarında gezdirdim. Umarım sonucu pozitif çıkmazdı. Pozitif çıkarsa ne yapacaktım?
Onu rahatsız etmemek için tam gidiyordum ki kolumdan tuttu. Bana en sıcak gülümsemesini verdi. Ama birden kaşlarını çattı.
"Senin beni görmemen gerekti. " dedi üzüntüyle.
"Hemşire söyledi. " dedim. Gülümsedi birden. Saçlarımı kulağımın arkasına aldı. Bende sırıtmaktan başka birşey yapmadım.
Birden telefonum çaldı, arayan Yaman idi. İçimden okkalı bir küfür savurdum. Kutay tuhaf bir şekilde bakıyordu bana. Bir dakikaya geliyom işareti yaptım ve dışarı çıktım.
"Ben sana demedim mi Kutay'a yaklaşma diye ha?!" dedi. Bu beni mi izliyor ne?
"Sen beni mi izliyorsun?" dedim bende sinirlice.
"Güvenlik kameralarından, evet!" dedi o da. Gerçekten sinirlenmeme az kalmıştı. Gerçekler ortaya çıkarmak istiyordum ama zamanı hiç değildi. Hemde hiç...
"Git işini yap!" dedim bende. Doktor mu, Ulya'yı takip etmecilik miydi?
"Eğer o odadan çıkmassan seni çok kötü yaparım! Anladım mı beni!" dedi. Korkmaya başlamıştım. Zaten hemen telefonu kapatmıştı. Kutay'a bu zamanda açıklama yapmak istemediğim için hemen çıktım odadan. Bana "Ulya, gitme!" diye seslenmişti ama...
Hemen annemin bana mesaj attığı numarayı Afra hanım diye kaydettim. Hemen Nefes'in yanına gittim. Nefes orada beni bekliyormuş gibi:
"Nerdeydin?" dedi.
"Biraz yalnız kalmak istedim." dedim. Afra hanım ile konuştuğumu anlatamazdım. Bu yüzden mecburen yalan atmıştım.
"Tamam." dedi. Birden Emir yanıma geldi.
"Şşt, baldız! Yenge!" dedi. Bize gel işareti yapıyordu.
Bende sessizce Nefes ile, Emir'in yanına geldim.
"Size acil söylemem gereken bişey var." dedi. Gülümsedi birden bişey düşünerek...
"Selda'ya herhalde ben aşık oldum." dedi sırıtarak. Bizde şaşırmıştık.
"Tek görüşte mi?" dedi Nefes. Hemen şaşkınlığını dile getirmişti.
"Aynen yenge." dedi Emir. Dalga geçerek bunu onaylıyordu. 
"Yemin ediyorum Ulya ile Kutay 2 günlük süreçte, sen ile Selda sadece 1 günlük süreçte...vay be!" dedi Nefes. Bizde gülmeye başladık. 
"Bazen öyle oluyo yenge." dedi. Birden Afra hanıma baktım. O da karantinanın dışarısında olan biteni izliyordu.
Adnan bey birden camı tıklattı. Bizi çağırıyordu. Hemen geldik.
"Çocuklar ilk ölüm gerçekleşti değil mi?" dedi.
Bende üzüntüyle:
"Evet hocam." dedim. Bunu demek hiç istemezdim.
O da hemen basın mensuplarına bilgi vermeye başladı.
Bende hemen Hayat'ın yanına gittim. Kendisini ve bebeğini kontrol etmek gerekti.
Hayat uyanıktı ve bebeğide. Beni görünca heycanla karışık hüzünledi. Bebeğini emzirmesi için yardımcı oldum. Aynı zamanda bebeğinin uyuması için. Bebeği uyunca hemen odadan çıktım. Birden seslendi bana:
"Ulya hanım, kanamam var!" dedi. Hemen yanına geldim. Tuvalete götürdüm onu. Depodan hemen ped getirdim. Takmasında yardımcı oldum.
"Teşekkür ederim. Biraz terlemeye başladım. Yorgunum da..." dedi. Bende gülümsedim. Onu koltuğa oturtturdum. Temizlik görevlilerini çağırıp, odalarını değiştirmesini istedim. Onlarda bebeği ve anneyi rahatsız etmeden odayı temizlediler, yorganı yastığı değiştirdiler. Sonra da geçmiş olsun şeklinde kafalarını sallayarak gittiler.
Bende annesinin yatmasına yardımcı oldum. Anneyi ve bebeği hemşirelere bıraktım.
Hemen dinlenme yerine gittim. Koltuğa uzandım. Şimdiden yorulmuştum.

"Anne!"
"Kızım..."
"Vuruldum!"
"Ulya!"
Ulya annesine tam kavuşcak iken, onların kavuşmalarını engelleyecek birşey olmuştu. Mesut Ulya'yı vurmuştu. Kutay'da yanlarındaydı. Kutay Ulya'ya sesleniyor, ancak Ulya cevap veremiyordu. Çünkü Ulya'nın bilinci kaybolmuştu cevap veremiyordu.
Birden polis ve ambulans sesi geldi. Ulya'yı hastaneye, Mesut'u ve adamlarını hapse ve Azra'yı Yaman'ı bilinmeze yollamışlardı. Ama Ulya, yaşacak mıydı?

"Anne!" diye bağırdım uyandığımda. Küçücük bir şekerleme yapmak istemiştim. Ancak kabus görmüştüm. O sırada yine beni Yaman arıyordu.
"Aferin uyu." dedi ciddice. Ne diyordu bu ya? Ben onun köpeği miydim? Sinirlendim. Gaza gelmiştim. Ondan ayrılacağımı söyleyecektim.
"Senden ayrılıyorum Yaman! Nasıl davranıyorsun bana?" dedim. Birden sanki yanımda bağırıyormuş gibi telefondan bağırmaya başladı bana:
"Yiyorsan ayrıl! Hadi lan ayrıl! Hayatını, herşeyini mahfederim! Bunları yaşamak istemiyorsan ayrılmayacaksın! Yemin ediyorum, ayrılırsan benimle, delik deşik ederim seni!" dedi ve kapattı. Çok korkmuştum. Bu kadar iyi bir çocuk neden bir canavara dönmüştü.
Hemen bizimkilerin yanına gittim. Konuşuyorlardı. Üzgün olduğumu farkedince bana şüphecice baktılar.
"Yaman..." dedim. Nefes hemen anlayıvermişti.
"Yine delirdi mi?" dedi.
"Aynen. Yine..." dedim ve ağlamaya başladım. Nefes bana sarıldı.
"Uli ağlama. Herşey geçecek...sen neden böyle üzülüp kendini mahfediyorsun?"
"Ya Nefes...keşke seni dinleseydim..." dedim. Sonra Selda'da geldi yanımıza ve Emir'de...hepsi beni teselli etmeye çalıştılar.
Bende gülümsedim zorla.
"İyiki varsınız..." dedim. Onlarda gülümsediler. Selda bana sarıldı.
"Herşeyi boşver...geçecek..." dedi Selda. Bende gülümsemekle yetindim.
"Üzülme be baldız..." dedi Emir. Sonra çak bi beşlik işareti yaptı. Bende çaktım.
"Kralsın baldız." dedi ve kahkaha attı. Bende gülümsedim. Sevinmeye başlamıştım.
Hemşire hanım geldi birden...üzgündü. Ben şimdiden korkmaya başlamıştım.
"Nefes hanım sonuçlar..." dedi ve sonuçları Nefes'e verdi. Bende korkuyla Nefes'e baktım.
Sonuca bakınca birden yüzü düştü. Bana baktı. Sonra Emir'e baktı ve Selda'ya...
"Nefes sonuç ne?" dedim. Ağlamaya başlamıştım. Korkuyordum...
"Sonuç pozitif..."

Hayat şaşırtır hep zaten...

Mafya ve DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin