Bir doktor ciddi olmalı diyorlar, bu doğru mu? Bana sorarsanız, hiç değil.
Bir doktor, eğlenceli komik yeri geldiğinde ise ciddi olmalı.
Burası İstanbul Üniversitesi. Tıp fakültesi. Biz burada çok eğleniyoruz...eğleniyorduk.
Ben kendimi tanıtmam gerekiyor ilk önce. Ben Ulya, 20 yaşında bir tıp fakültesi öğrencisiyim. Doktor olmak istedim ve oldum. Ama akrabalarım bunu güzel görmedi. Siz benim nasıl köpek gibi çalıştığımı biliyor musunuz acaba?
Annem doktor diye sırf bu yüzden doktor olduğumu düşündüler. Ama bu benim çocukluk hayalimdi.
" Bitanem, sen sırf annen yüzünden doktor olmak istedin. Neden? Annen mi zorladı yoksa? Tuana? Sen mi zorladın kızı ?"
Canım teyzem, ben zorla doktor olmak isteseydim, o kadar ay boyunca köpek gibi çalışıp tam puan mı alırdım?
"Ne alaka Nesrin teyze? Ben asla böyle bişey yapmam."
" Nesrin, sende küçükken sırf sevdiğin çocuk yüzünden mi öğretmen oldun?" diyince annem gülme tutuyor beni Nesrin teyzemde kalıyor öyle. Kapak olsun sana Nesrin teyze. Cevap ver bakalım! Ver cevap verebilirsen.
"Ya, abla. Sen nereden çıkarıyorsun bunları ? "
"Ya, ben çıkarırım. Bulaşma benim kızıma Nesrin. " diyerek güler benim yüzüme annem.
Anneme bulaşılmaz, bunu bil koca dünya!
Sonra fakülteye başladım. Ve dünyanın en iyi arkadaşıyla tanıştım.
O kişi Nefes. Aynı zamanda bir sevgilisi var. Erdem. O da harika bir çocuk ve çok şakacı. Aynı zamanda Nefes'i çok seviyor. Onu hiçbir zaman üzmedi. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor bizim.
Ama bir gün...
O kız yüzünden...
Neler gelmediki başımıza...
Nefret ediyorum senden Azra ATALAY! Her şeye maydonoz oluyorsun. Hangi bahçenin maydonuzusun? Karar veremiyorum hâlâ.
İlk geldiğinde masum kız gibi düşündük ama öyle değil tabi ki. Herkesin yüzünden kişilik özellikleri okunmuyor ne yazık ki...
Bana geldi ve "Senden hiç hoşlanmadım. Bunu bil küçük hanım, senin yerin ben varsam yok burada. " dedi. Erdem'e ve Nefes'e aynı şeyleri söylemiş. Aslında tüm sınıfa söylemiş desem yalan değil. Tüm sınıf Azra'dan nefret ediyor.
Kız sevgili meraklısı. Sınıftaki dedikoducu kızlarla arkadaşlık yapıyor. Ve o kızlarda buldukları erkekleri Azra'ya sevgili yapmaya çalışıyor. Erkekler bu durumdan çok rahatsız.
Aynı durumu Erdem yaşadı.
Umay ve Melda geldi ve Erdem'i kantinin oraya götürdü. Azra'nın olmadığı düşündüğüm güzel kişilik özelliklerinden bahsettiler. Ve Azra'nın güzel bir patner olabileceğini söylediler. Halbuki bu doğru bişey değil. Erdem hiç istemedi ve ordan çekip gitti.
Azra'nın babasının mafya olduğunu Kuzey'in olayından sonra öğrendim. Kuzey'in sevgilisi vardı. Ece. Kızlar yine aynı şeyi yapınca, Kuzey düşünceğini söylemiş.
Ece'ye bundan bahsetmiş. Ece ona kızmış bağırmış. Sonunda Kuzey'den ayrılmış. Kuzey ise salak gibi düşünerek Azra ile birlikte olmaya başlamış.
Sonra Kuzey Azra'yı çekmeye başlamış. Ama sonunda Kuzey dayanamayıp Azra'ya bağırmış çağırmış.
"Ya, yeter artık ben senden bıktım. Senden nefret ediyorum ben. Senle neden sevgili oldum ki ? Hangi kafayla? "
" Ne demek istiyorsun sen? Demek sen bunu seçiyorsun? İyi , olacakları gör Kuzey. "
"Çokta götüm Azra. Senden neden korkayım? Bana ne yapabilirsin ki?"
Diyip gitti Kuzey. Azra sinsi sinsi gülüyordu. O zamanki aklımla Neden bu kadar sinsi gülüyor ki? Yiyecek sanki Kuzey'i. diye düşünüyordum. Azra geldi yarım saat sonra. Yanında, mafya görünümlü adam vardı. O kimdi?
Diğer bir sınıflardan kızın kolunu tuttu ve "Beni okul müdürüne götür." dedi. Kız şaşkın şaşkın halde adama bakıyordu. Azra kollarını göğüsünde birleştirmiş sinsi sinsi gülüyordu. "Kızım söylesene , anlamıyor musun?" dedi yine. Azra gülerek bakıyordu kıza.
"Ya, bu diğer sınıflardan Belis. Çok utangaçtır o. Azra'nın ki ise tam adamını buldu. " dedi Nefes bana. Ben hâlâ olaya karışsam mı, karışmasam mı diye düşünüyordum.
" Yav söylesene, tamam o zaman şimdi dedirttiririm sana." diye bağırdı adam. Ve kabanından silahını çıkardı. Tüm okul olanları korkuyla izliyordu. Sonunda bende dayanamayıp "İndir şu silahı. Ayağını denk al. Burası bir okul." diye bağırdım. Adam direk bana baktı. Belis'in kolunu bıraktı. Silahı bana doğrulttu. Bir gram bile korkmadım. Bu kendini beğenmiş mafya bana bir gıdım bile birşey yapamazdı. Herkes korkuyla bana bakmaya başladı.
" Defol git ve bana müdürünü getir."
"Benle düzgün konuşsana sen" dedim. Bana kızgınlıkla bakıyordu.
Hemen müdürün yanına gittim.
"Hamza hocam, Azra ATALAY'IN babası tehlike saçıyor. Hem sizide çağırıyor."
" Tamam. Zaten bu Azra'dan hiç tatmin olmamıştım." dedi ve odadan çıktık.
Geldiğim zaman, büyük bir korkuya kapıldım. Çünkü şimdi Nefes'i rehin almıştı.
" Mesut bey lütfen öğrencimizi bırakın. Ne istiyorsanız yapacağız." dedi Hamza hoca.
"İyi. Kızımın bütün istediklerini yapacaksınız. Eğer yapmazsınız kendinizi ölmüş bilin. Şimdi, Kuzey denilen çocuk nerede? Eğer bu çocuğu bulamazsanız, bu kız ölür." diyince herkesin korkusu büyüdü. Ben herhalde çok sinirlendiğim için kıpkırmızı olmuştum ki, Yaren hoca beni tuvalete götürüp yüzümü yıkattırdı.
Ben bu olanları asla anneme söylemeyecektim. Çünkü annem o kadar insanla uğraşıyordu. Şimdi benle uğraşamazdı ya.
"Kızım halledeceğiz. Merak etme sen. Panik yapma." dedi bana Yaren hoca. Sırf en sevdiğim hoca olduğu için sakin kalmak zorunda kaldım. Nefes'i kurtarmanın tek yolu, Kuzey'i bulmaktı. Hemen merdivenlere doğru yöneldim. Telefonumu çıkardım ve hemen Kuzey'i aradım.
"Kuzey sen nerdesin?"
"Bu seni ilgilendirmez Uli. "
Uli...
Bu benim takma adımdı...
Neyse bi olaya dönelim...
"Ya seni mahfederim Kuzey. Sen ne diyorsun. Nefes rehin halde. Ya bana yerini söylersin ya söylersin."
"Olmaz Uli, ben uzak bir yerdeyim."
"Nerede? Oraya geleceğim. "
" Tamam, ben oraya geliyorum. Bir erkeliğimizi gösterelim. "
" Seni mahfederim Kuzey. Buraya sorunu halletmek için geliyorsun!"
dedim ve telefonu kapattım. Hemen olay yerine gittim ve adama "Kuzey geliyor. Şimdi bırak kızı." dedim.
Sinsi sinsi gülerek Nefes'i bıraktı. Nefes direk Erdem'e ve bana sarıldı. Ağlıyordu.
O sırada Kuzey geldi. Adam hemen
" Demek Kuzey sensin ha? " dedi.
Kuzey'in yüzünde dehşete uğramış gibi bir yüz göründü.
" Ne kadar korkttun değil mi? Bak şimdi, şu kızımla birlikte olmaya devam edeceksin."
" Ya amca, ben senin kızınla olmak zorunda mıyım? "
"Ya, o zaman kendin seçtin!" diyerek silahı doğrulttu Kuzey'e. Kuzey 2 elinide yukarıya kaldırdı.
" Tamam, zaten ben ezikle hiçbir şey olmam. Bu okul benim istediklerimi yapacak. En ufak dahi bu olay kimseye anlatılmayacak. Polisin bile haberi olmayacak. " dedi Azra. Hocalar dahil herkes "Anlaşıldı." dedi. Neden herkesin bir cesareti kalmamış? Herkes olay yerinden ayrıldı. Sırf bu yüzden herkes erken çıktı okuldan. Herkes korkuyla gidiyordu. Kimse söylemezdi asla. Ben zaten söyleyemezdim. Çünkü hem ben bu adam için çok göze batıyordu hemde annem panik olurdu.
Eve geldiğimde annem mutluydu. Bende elbette onun mutluluğunu bozamazdım.
1 hafta boyunca Azra okula gelmedi sebebini kimse bilmiyordu. Sonra geldi. Yüzünde yine gülümseme vardı ama bu sinsi sinsi değil , hüzünlü olan bir gülümseme...
Sonra yine gitti. Yine 1 hafta boyunca gelmedi. Hem annemde tuhaf bir şekilde mesai saatlerini geçmiş zamanlarda geliyordu. Yorgundu, bıkkındı ve mutsuzdu.
Sonunda dayanamayıp anneme sordum. Mutfakta yemek hazırlıyordu. Hadi bakalım anne. Neden bu kadar üzgünsün? Şimdi seni anlayacağız. Bir hastanı mı kaybettin yoksa?
"Anne? Senle konuşabilir miyiz? "
"Elbette. Ne oldu? "
" Anne, bu kadar üzgün yorgun ve bıkkınsın?"
Bana hüzünle baktı. Hoops! Amacım bu değildi anne ama. Bunu bilmek ve senin mutlu etmek zorundayım.
"Bir hastam vardı tatlım. Çok kötü duruma geliyor bazen, bazende çok harika duruma geliyor. O yüzden böyleyim. Sen beni düşünme doktor kızım benim." dedim burnumu sıkarak. Bende onu gıdıklamaya başladım. Sen üzülme anne, biz beraberiz ya o bana yeter. Biz beraber hallediriz o hastayı.
Hemen odama geçtim. Sevinçle müzik dinlemeye başladım.
Ya beni as tavana, ya urganımı at...
Geçmem bu davadan...
Bir gün annem hiç gelmedi eve. Snapchat'tan onun konumunu bulup oraya gittim. Bir malikaneydi. Görevliye annemin adını ve soyadını söyledim. Hemen girdim. Karanlık bir odada buldum annemi. Elleri kolları bağlı. Şok halimde annemin yanına gidip kollarını çözmeye başladım. Ne oluyordu anne ? Senin bir malikanede ne işin var anne?
"Senin burada ne işin var ? "
O sırada tanıdık 2 ses...
Adam ve silah sesi...
"Karım öldüyse, bay bay Tuana Yüzgeş. "
O adam, benim annemi öldürmüştü. Ve ardından yine tanımaya çalıştığım kız geldi. Tanıdığım şekilde sinsi sinsi güldü."Anne,lütfen gitme. Sana çok ihtiyacım var."
"Zorundayım. Hayat bu kadarmış."
"Anne...gitme. Sana çok ihtiyacım var..."
"Hayat, bu kadar kızım beni unutma. Beni soran herkese melek olup gitti dersin. "
" Anne... lütfen gitme. Yalvarıyorum."
" Son sözüm...herkes yaptığı birşeylerin cezasını çekecektir...elvada zalım dünya...elveda..."
"Anne..."Anne, sana çok ihtiyacım varken, sen terkettin bu dünyayı...
Anne sana bunu yapan kimse o kişiyi bulacağım...
Sana yemin ediyorum...
Anne...
Seni asla unutmayacağım...
Sen bir melek oldun şimdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya ve Doktor
RomanceHerşey masal gibiydi, ama mutlu sonla bitmedi... Kitap kapağı tasarımcısı: @matmaxelhanim 'a aittir. Kendisine çok teşekkür ederim.😀💫