Hayata yeni bir sayfa açmak kolay değil ama bu söz o kadar klasikleşti ki insanlar çok kolay sanıyor hayata yeni bir sayfa açmayı.
Biz de Kayla'yla gerçekten bu sefer hayatımıza YENİ BİR SAYFA AÇIYORDUK.
Otobüsümüzün durmasıyla beraber valizlerimizi aldık ve indik.
Gerçi bende bir hoşum sanki çok eşyamız varda valizlerimiz diyorum.
İkimizin eşyalarını toplayıp bir valize sığdırdık, gerçi onada valiz denirse.
Evimize gitmek için bir belediye arabasına atlayıp telefondan evin nerede olduğuna baktım.
Evimiz 3 durak uzaktaydı. 3 durağıda geçip eve geldik ev bomboştu.
Sadece Nazan teyzenin verdiği birkaç koltuk vardı.
Yazın o koltukları az mı getirmeye uğraşmamıştık.
Nazan teyze bize gidince yememiz için poğaça ve kek koymuştu.- Dora benim karnım acıktı hadi yemek yiyelim sonra temizleriz evi.
- Tamam kanka.
Kapları çantamdan çıkarıp kapaklarını açtım yaklaşık 15 dakikada hepsini bitirmiştik.
Sonra evi temizlemeye başladık. Daha önce getirdiğimiz vileda, süpürge,toz bezlerini ve deterjanları alıp evi köşe bucak bir güzel temizledik.
Yorulduk yorulduk ama değdi.
Normalde bugün ev için birkaç birşey alacaktık ama o kadar yorulmuştuk ki halimiz kalmamıştı.
İşin kötüsü yiyecek yemeğimizde yoktu paramızda yoktu işten çıktığımız için ikimizde beş parasızdık.
Yanlış anlamayın bizi tabiki yurtta çalıştırmıyorlar biz yazın yurttan ayrılıp Nazan Teyze'nin evinde kalıp, bir işe girdik buraya gelmeden 1 ay öncede işten ayrılıp aldığımız tazminatla bu evi tuttuk geri kalan parayla da otobüs bileti aldık.
İşte yazın yaptıklarımızın kısaca özeti.
Neyse bunları sonra anlatırım ben size şimdi ne diyordum?
Ha acıktık ama bizim hayırsever komşularımız bize bir tencere makarna, birazda yoğurt ve olmazsa olmaz egenin gözbebeği zeytinyağlı taze fasulye getirmişlerdi tabi bir tanede ekmek. Onlara minnettar kaldık ve hemen yedik.
Şimdi ise herkes bir kenara çekilmiş telefonla uğraşıyordu. Aa birde unutmadan buraya gelmeden önce işimizi ayarladık, yarın sabah ilk iş günümüzdü bir yerde daha doğrusu bir hamburgercide garson olarak işe başlayacaktık.
İkimizde aynı yerde aynı saatlerde çalışacaktık zaten hep hayatımız aynıydı sınav notlarımıza kadar. Zaten biz kardeştik ve hep kardeş kalacaktık.
Yani şimdilik, gelecekte hayat bizi farklı dünyalarda yaşamak zorunda bırakacaktı.
–———————————————
Selam canlarım hemen size küçücük bir İzmir Gece Deniz manzarasını buraya bırakmak istedim:)————————————————
Ertesi GünLanet alarmın çalmasıyla saat 6.30 kalktım ve lavoboya gittim klasik olarak soğuk suyla ayıldım. Hala derin bir uykuda olan Kayla'yı kaldırdım.
- Öf ne var ya, neden kaldırıyorsun beni bu saatte. Daha horozlar ötmedi.
- Kalk bakalım uyuyan güzel prensin seni öpmeye geldi.
- O anca masallar da olur canım. Benim bir prensim yok ki benim öpsün.
- Prensin yoksa ben varım canım.
Kayla'yı yanağından öptüm oda kalktı. Lavoboya gitti ve oda soğuk suyun verdiği ayılmayla kendine geldi.
Beraber mutfağa gittik. Buzdolabından zeytin, peynir, yumurta aldım ve telefonla uğraşmakta olan Kayla'yı dürterek:
- Canım yemek yemeğe niyetin yok galiba, bugün açlıktan ölmeyi planlıyorsun herhalde.
- Haaa ne demezsin.
Kayla bana yardıma geldi ve yeni hayatımızda ilk kez beraber gülüşerek kahvaltıyı hazırladık ve yedik.
Klasik olarak yine giyindik dişlerimizi falan fırçaladık derken saat 7 oldu. Birde Kayla'nın süslenip püslenmesi yok mu daha ilk günden işe geç kalacaktık.
Neyse bende hep Kayla'dan şikayet ediyorum.
İşe gelince hemen önlüklerimizi giydik ve garson olarak çalışmaya başladık.
Ama çok garip bir şey oldu. Hamburgerciye elinde çello olan bir çellist geldi.
Çellistle Kayla ilgilendi tamam buraya kadar bir şey yok ama işin ilginç kısmı normalde müşteriler bize kötü davranırlar ama o çellist Kayla'ya iyi davrandı. Pardon çok iyi davrandı.
Ama bu iyilik bir değişikti yani ne bileyim sanki Kayla'yı bir avmış gibi davrandı.
Bilirsiniz bir insanı tuzağa düşürmek için ona iyi davranırsınız ya o çellistte öyle davrandı.
Neyse belki bana daha önce biri böyle davranmadığı için bir garibime gitmiştir.
Kayla'da sürekli o adamla ilgilendi zaten.
Aslında yanılmamıştım ama bunu daha bilmiyordum.
Gelecekte o adamdan Kayla'yı koruyamadığım için kendime kızacaktım. Bunu sanki hissetmiştim...
Saat gece 10.00'a geliyordu. Çalışma saatimiz bitmişti.
Ama yarında öbür günde ondan sonraki günde iş vardı. İşin kötüsü 2 hafta sonra okullar başlıyordu.
Ve biz hala iş düzenemizi oturturmamıştık. Haftaya neler yapacaktık bilmiyorduk.
Kayla illa eve giderken sahilden yürümek istedi bende onu kıramadım tabi.
Nede olsa birbirimizden başka kimsemiz yoktu bu koskoca şehirde.
Sahilden yürürken arkamda hamburgercide gördüğüm çellisti gördüm.
Neden bizi takip ediyordu bu adam? Ne istiyordu bu adam Kayla'dan?
Yoksa gerçekten bu adam sapık mıydı?
Hemen Kayla'ya adamı gördüğümü ve hemen eve gitmemiz gerektiğini söyledim.
- Sende ne korkak çıktın be Dora.
- Sana birşey yaparsa görücem ben senin cesurluğunu.
Oradan hemen eve gittik. Kayla belli etmese de korktuğunu hissettim.
Bazen korkak olmak cesur olmaktan çok daha iyidir...
Kayla daha bunu bilmiyordu ama onun bu cesurluğu gelecekte başına bela açacaktı...
————————————————
Selam Canlarım;
Nasılsınız iyi misiniz? Dora ve Kayla'nın dostluğu seviyor musunuz? Dora'nın korkusunu Kayla'nın cesurluğunu seviyor musunuz? Bu arada hikayeyi oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hoşçakalın canlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ HAYATLAR
Teen FictionBundan yıllar yıllar önceydi, o zamanlar üniversitedeydik. Ben ve Kayla İzmir Ege Üniversitesinde okuyorduk. Aynı evi aynı hayatı paylaşıyorduk. İkimizinde annesi ve babası yoktu. Sizin anlayacağınız kimsesizdik ve yetimhanede kalıyorduk. Hayalimiz...