Ve sonra nihayet kendime gelmeye başladım. Aradan 5 dakika geçti. Son bir umut Kayla'yı aramak istedim, benim telefonumda kontör olmadığı için Barış'tan rica edip telefonunu istedim.
- Barış. Senden bir şey rica edebilir miyim? Benim telefonumda kontör yok. Son bir şans olarak Kayla'yı aramak istedim. İzin verirsen senin telefonundan Kayla'yı arayabilir miyim?
- Tabiki, arayabilirsin.
Barış telefonunu cebinden çıkardığı gibi bana uzatı.
- Teşekkür ederim.
Hemen kendi telefonumu çıkarıp, Kayla'nın numarasını Barış'ın telefonuna yazdım ve son bir umutla aradım. Dünden beri sadece gelen ses "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz."
Sinirlenip telefonu yere atacaktım ki telefonun Barış'ın olduğunu hatırladım ve Barış'a geri uzattım.
- Noldu, açtı mı?
- Hayır.Tekrar teşekkür ederim.
- Rica ederim.
Dakikalar sonra Barış'ın evine geldik. Ev çok lükstü. Hemde baya yani şöyle diyim evin içinde asansör var. Evin havuzu var, kış bahçesi var var da var.
- Eveet burasıda benim tımarhanem.
- Evin çok güzelmiş hemde baya. En güzel tımarhaneden bile daha güzel.
- Çok beğendiysen senin olsun.
- Çok komik.
Barış bana bakıp göz kırptı ve asansöre binmek için bana öncelik verdi. Bindim ve dakikalar sonra Barış'ın hayatımda gördüğüm en lüks odasına geldik.
O kadar uykum vardı ki hemen koltuğa uzandım. Daha sonra bütün günün verdiği yorgunlukla uyuyakalmışım.
Sabah kendime geldiğimde saat 11'di. Kendimi Barış'ın yatağında buldum. Barış ise koltukta uzanmış yatıyordu. Kalya'dan bir haber var mı diye telefonumu elime aldım ve yine sonuç hüsrandı. Yoktu yine hiç bir haber yoktu.Kayla'nın Ağzından
Alkın'ın arabasında nereye gittiğimi bilmeden yolları bir bir geçiyorduk. Sonra Alkın bir ormanlıkta durdu. Ne oluyor diye soracaktım ki birden burnuma gelen eter kokusuyla neye uğradığımı şaşırıp bayıldım. Gözlerimi açtığımda ne telefonum yanımdaydı nede en son hatırladığım yer aynıydı. Yumuşacık bir yatağın üzerinde duruyordum. Etrafımda ise sanki zengin bir kız çocuğunun odasında bulunan birbirinden güzel nesneler vardı. O sırada odaya Alkın girdi.– Neredeyim ben? Söylesene beni kaçırdın mı?
Deyip çirkef bir sesle bir daha söylesene diye bağırdım.– Bak Kayla sana hiç bir şey söyleyemem. Şimdi benimle birlikte bir yere geleceksin.
– Ben seninle hiç bir yere gelmiyorum. Ben sana güvendim ya sen bana bunu nasıl yaparsın. Yazıklar olsun sana.
– Kayla'cım bak bana güvenmek yada güvenmemek senin kararını ve sende güvendin. Ama bak eğer bana güvendiysen sana kötü bir şey yapmadım.
– Defol git şuradan. Keşke sana güvenmeseydim.
Lanet olsun seni tanıdığıma.– Kayla benimle gelmek zorundasın.
– Seninle asla gelmeyeceğim.
Derken Alkın bana zarar vermek istemeyerek ama her ne kadar zarar vermek istemezse de canımı acıtarak beni kolumdan tutup bir adamın karşısına götürdü.– Bırak benim kolumu. Kimsiniz siz ne istiyorsunuz benden?
Karşımdaki adam yeşil gözlerimi dikkatlice incelerken konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ HAYATLAR
Подростковая литератураBundan yıllar yıllar önceydi, o zamanlar üniversitedeydik. Ben ve Kayla İzmir Ege Üniversitesinde okuyorduk. Aynı evi aynı hayatı paylaşıyorduk. İkimizinde annesi ve babası yoktu. Sizin anlayacağınız kimsesizdik ve yetimhanede kalıyorduk. Hayalimiz...