Hayatım boyunca insanlara güvenmemiştim, bu içinde yaşadığım ruh hali ya da korkuyla alakalıydı, biliyordum. Bunu defalarca kırmaya çalıştım ama karşımdaki duvar çok büyüktü. Birine güvenemiyorum, o endişe içime bulaştığı an birinin bana iyi geleceği fikri hiç mantıklı gelmiyordu ve etrafımda yabancıların oluşu beni hep korkutmuştu. Babam dışında beynim kimseye güvenmem gerektiğini emrediyordu, babamın beni heryerden kurtarabileceğini düşünüyor, beni korkutan şeylerin onu korkutmayacağını ve babamın onları yenebileceğini düşünüyordum. Panik olsam babam beni sakinleştirebilirdi, bir tek ona kalkıyordu duvarlarım. Annem daha güçlü gözüküyordu ama onu babamdan korkarken gördükçe aslında gücünün sadece beni korkutan su tabancası olduğunu algıladı beynim ve gözlerimin önünde babam hep taramalıyla varoluyordu.Babam her anımı görmüş, her anımda yanımda olmuştu. Her şeyimi biliyor, her şeyimle yakından ilgileniyordu. Çaresiz kalmışsam ilk o koşuyordu ve bu ona güvenmem için yeterliydi.
Bir yabancıyı babam yerine koyamazdım, panik atağım geldiğinde ona güvenemeyecektim.
Derin bir nefes alıp aklımdaki düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştım,
"Ne yapacaksın?"
"Gel dedim."
"Ne yapacaksın dedim mankafa!"
"Şiişt." kaşlarını hava kaldırıp ellerini bana doğru uzattı, o ellerin bana dokunma düşüncesi bile geriyordu bedenimdeki tüm kasları. "Bir adım at hadi, bak ben hiçbir şey yapmıyorum."
Sinirle kafamı kaşıdım, ne yapmanız gerektiğini bilmiyorken biri sürekli size yapmanız gereken şeyi söylüyorsa bu çok sinir bozucu olmuyor mu? Lanet olsun, bir adım attım. Gözlerimin, yüzündeki iğrenç şeyleri görmemesi için üzerindeki kıyafetleri inceliyordum.
"Evet kızım, bir adım daha gelmek ister misin?" başımı iki yana salladığımda kahkaha attı, "Gel buraya, seni korkutmayacağım."
Hiç şüphem yok!
Ne yapmaya çalıştığını cümlelerinden, ses tonundan hatta ellerinin duruşundan ayaklarının temkinli hizasından anlıyordum, dersini çalışıp gelmişti. Bu yaptığı cismin ya da beni korkutan ortamın aslında tehlikeli olmadığı yönünde zihinsel olarak düşünce biçimini değiştirme tekniğiydi. Çok yaygın bir teknikti ve fobik bireyler üzerinde uygulandığında etkili olmuştu. Bunu araştırmadan bilmesi ya da böyle davranması mümkün değildi, kimdi bu çocuk?
"Boynumu sağa sola kıtlatıp yutkundum ve bir adım daha attım, "Sen kimsin bilmiyorum ama böyle etkili konuşma ve ses tonunu böyle kullanma üzerine ders aldığına eminim." kaşlarımı çattım. Bu çocuktan nefret etmeye başlayacaktım, ben fobilerinin üzerine gerekmedikçe gitmeyen tiplerdendim. Eğer sakaldan korkuyorsam onu kestirirdim ya da asansörden korkuyorsam elli kat merdiven de olsa çıkardım. Böyle aksiyonlara hayatımda yer yoktu.
Tekrar güldüğünde ellerimi ona vurmak istercesine savurdum ama bu gülmesini daha da şiddetlendirdi.
"Nasıl da kaynaştık hemen." sesindeki alay uzaydan duyuluyor mankafa!
Sonunda bir adım daha attım ve ayakkabıları görüş alanıma girdiğinde bekledim, burada olmaktan nefret ediyorum ve boynum biraz daha aşağıda durursa ayaklarımın ucuna düşecek gibi hissediyorum.
"Sakallar korkunç değil, bunu tekrarlar mısın."
"Sakallar dünyadaki en korkunç şeylerden, sende bunu tekrar mısın?"
"Sakallar korkunç değil ve bana zarar veremezler."
"Siktiğimin sakalları korkunç ve bana zarar verebilirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVNİ
General FictionÇocuk yaşlarından itibaren onlarca fobiye sahip olan Levni için hayat, anne babasının kollarının altından ibaretti. 19 senenin sonunda genç kadın bu durumun içinden kendi öz anne babası tarafından çekip çıkarıldığında olaylar ön gördüğünden daha far...