"Emir! Lütfen saçmalamayı kesip gider misin!" Ben her an biri uyanacak korkusuyla tir tir titrerken beyfendi rahat bir şekilde perdemi açıp camdan balkonuma bakıyordu.
"Anlattığından daha güzelmiş." Yanına gidip perdeyi kapattım. Ulan mahalleden biri görse yine sıçtım.
"Emir! Ödüm bokumda zaten, lütfen gider misin?" Yandan bir bakış atıp gülümsedi.
"Bir şartla." Bu sefer yatağıma geçip oturdu. Hızlı bir şekilde kapımı kilitleyip karşısına dikildim. Sessizce konuşmaya devam ederek "Ne istiyorsun?" dedim. Yine gülümsedi. Normalde dudaklarının bu şekli beni mutlu ederdi ama şuan mutlu olamayacak kadar stresliyim.
"Benden kaçmayacaksın."
"Tamam" lafını bitirir bitirmez kabul ettim. Şuan benimle çık dese çıkarım. O derece bir korku var içimde.
"Güzel, o zaman öğlen buluşuyoruz." Yataktan kalkıp kapıya yöneldi. Kilidi açıp kapının kulpunu tuttuktan sonra bekledi. Adamın gitmesi bile stres ya. Ya biri görürse?
"Neyi bek.."
"Şşş!" Emir gözü kapalı kapıda beklemeye devam etti. Yine konuşacakken elini kaldırıp susmamı işaret etti. Mecbur sessizce bekledim.
Yaklaşık beş dakika kapıda gözü kapalı bekledi. Yere çökmüş sabırsızca kimseye yakalanmaması için dua ederek bekledim.
Eğilip yerdeki ayakkabılarını aldı. Sonra rahat bir şekilde kapıyı açıp dış kapıya yöneldi. Ecel terleri dökerek peşinden gittim. Dışarda gülümseyerek ayakkabılarını giydi. "Görüşürüz" diyerek göz kırpıp merdivenlerden indi.
Rahat bir nefes alıp sessizce kapıyı kapattım. Dizlerimin titremesi yürümemi engelleyecekti neredeyse. Yakalansaydık mahvolmuştum.
Gamze mutfak kapısına omzunu dayamış bana bakıyordu. Sinirle gözlerine bakıp "Kızım sizin amacınız ne? Kalpten öldürmek mi istiyorsunuz?" Gülümseyip yanıma geldi. Benim gibi kapının oraya çöküp ellerimi tuttu.
"Neden kendine eziyet ediyorsun?"
"Ne eziyeti?" Ne demek istediğini anladım ama salağa yatacağım. O da zaten çok üstelemedi bu konuyu.
"Kalk hadi, açım ben." Dedi. Kalkmama yardım etti ve beraber mutfağa geçtik. Yemeğimizi yerken gözlerini üstümden çekmedi. Yüzümü inceleyip durdu.
"Bok gibi görünüyorsun"
"Sağol ya! Valla iyi geldin bana." Yalandan gülümseyip yemeğimden bir lokma daha aldım. Gamze gülümseyip yüzüme bakmaya devam etti.
"Ne konuştunuz içerde?"
"Ondan kaçmamamı söyledi." Umursamaz bir tavır takınarak kolamdan içtim. "Ben de tamam dedim ve gitti."
"Hmm. Ne çabuk kabul ettin öyle " Gözlerimi diktiğimde pis pis sırıtıyordu. "Ne yapsaydım? İnatlaşıp gitmesini mi geciktireydim? Zaten yakalanacağım korkusuyla ölecektim. Hemen gitsin diye kabul ettim."
"Öylesine söyledin ve kaçmaya devam edeceksin yani?" Elimdeki yemeği tabağa bırakıp uzunca Gamzenin yüzüne baktım. "Seni verdiğim sözlerin teyidi için mi getirdi buraya?"
"Hayır, o zaten emin olmasaydı bu kadar çabuk gitmezdi. Sadece ben onun neyden emin olduğunu anlamaya çalışıyorum." Gözlerimi devirip ekmeğimi geri aldım. "Şu dolaylı konuşmaları sevmediğim gibi bu konuyu da uzatmak istemiyorum." Diyerek ekmeğe tekrar gömüldüm.
"Pekala öyle olsun bakalım."
Yemeği yedikten sonra Gamzeyle çay içerken başka konulardan konuştuk. Ağabeyimle ilişkisi hakkında pek konuşmuyordu ama konu her açıldığında gözlerinin içi parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA MİSAFİRİ.
Literatura KobiecaHer şey çok sıradandı. Ailesiyle yaşayan Melisanın tek derdi bir türlü geçemediği dersi ve çocukluktan beri ondan vazgeçmeyen belalısı Halil idi. Karşı binaya taşınan yeni adam ile tek bir elektrik çarpması sonucu hayatının hiç ummadığı kadar değişi...