2.0

355 24 15
                                    

Hemşirenin koluma taktığı serumla sıkıntıyla kafamı odaya giren cılız sokak ışığına çevirdim.

"Ne zaman evime gidebilirim? Sevgilimi  özledim."

Hemşire bir şey demeden odadan çıktığında Sena ve Ecem yan yana karşımdaki koltukta oturuyordu.

Serumun etkisiyle gözlerim kapanmaya başladığında kendimi uykuya bıraktım.

Gözlerimi açtığımda Sena'nın evindeydik. Koltukta dikleştiğimde Heja gülümseyerek bana bakıyordu.

"Günaydın..."

"Günaydın." dedim duvardaki saate bakarken. "Kızlar nerede?"

"Balkondalar." Ayaklandı. "Bekle, uyandığını söyleyeyim."

Yattığım yerden kalkıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Odaya döndüğümde herkes bir koltukta oturuyordu.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın..." Etrafa bakınıp telefonumu aradım. "Telefonum nerede?"

Ecem cebinden telefonumu çıkartıp uzattı. 

"Berk merak etmiştir. Arayıp haber vereyim..."

"İrem..."

"Efendim?" dedim Berk'i ararken. "Ulaşılamıyor."

"İrem..."

"Ben eve gideyim."

"İrem!" Can omzumdan tutup sarstığında gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. "Kendine gel!"

Kafamı iki yana salladım.

"Eve gitmem gerek. Berk merak ediyordur."

Çıkışa doğru yürüdüğümde Can önüme geçti. "Gidemezsin İrem."

"Nedenmiş o? Çekil Can!"

"İrem kaçma artık gerçeklerden! Kabullen artık. Bir hafta oldu, kabullen artık! Hepimizi en çok da kendini üzüyorsun."

"Hayır..." dedim dudaklarımın titremesine engel olamazken. "Gerçek değil. Berk evde beni bekliyor."

"Can!" Can tam ağzını açmış konuşacaktı ki Heja araya girdi. "Hadi gel, beraber gidelim."

Koluma girdiğinde Sena hızla ayağa kalkıp itiraz etti. "Saçmalama Heja."

"Elinde sonunda yüzleşmesi gerek. Bırakın." 

Heja ile evden çıktığımızda eve doğru yürümeye başladık. Berk'le benim evime doğru...

"Sigaran var mı?" dedim yavaşça. 

Heja cebinden paketi çıkartıp bir dal çıkarttı. Çakmağı da uzattığında sigaramı yaktım.

"Neden kendine bunu yapıyorsun İrem?" Dediğine cevap vermeden sigaramdan büyük bir nefes aldım. "Neden kabullenmiyorsun artık?"

Binanın önüne geldiğimizde apartman kapısına baktım. Hala çevrede polis şeritlerinin çöpleri duruyordu. Yerde kırık cam parçaları...

Korkak adımlarla apartmana doğru yürüyüp içeri girdim. Kapkara olmuş duvar ve kırık kapı gözyaşlarımı tutmama engel olmuştu. 

Kapının eşiğine ellerimi koyduğumda hıçkırıklarıma engel olamadım.

"Berk..." İçeri girip odamıza doğru yürüdüm. Camı hafif kırılmış kapıdan içerisi gayet net gözüküyordu. Yatak örtüsü Bursa'ya giderken bıraktığımız gibi dümdüzdü. Kapıyı açıp odaya girdim.

"Dikkat et her yer cam."

"Dışarıda beklesene Heja."

Heja bir şey demeden evden çıktığında odaya girip yatağa uzandım.

"İyi uykular deniz kızım."

"İyi uykular sevgilim."

"İyi uykular sevgilim." dedim mırıldanarak. Heja haklıydı. Yüzleşmem için bu eve gelmem şarttı. Kabullenmen gerekiyordu. Berk'in gittiğini... 

Gözyaşlarımı silerken yatakta dikleştim. Komidinin üzerindeki siyah yüzüğü aldım. 

"Bursa'ya giderken almayı unuttun diye çok üzülmüştün sevgilim..."

Yüzüğü cebime cebime koyarken karşıdaki aynada olan nota doğru yürüdüm. Çirkin el yazısından notun kime ait olduğunu hemen anlamıştım.

Ah deniz kızı yine çok şanslısın. Babamın yarım bıraktığı işi tamamlamak istedikçe bir şekilde kurtuluyorsun... Ama böylesi daha iyi oldu. İlk önce anne-babanı kaybettin, şimdi de o büyük aşkını. Hatırlar mısın küçükken seninle gizlice kış bahçesine girmiştik. Orada kurumuş çiçekler arasındaki mor çiçek çok dikkatini çekmişti. Kurtboğan otu... Çevresindeki tüm çiçekleri kuruturken hala büyüleyici şekilde insanları kendine çekiyordu. İşte sen o güzel mor çiçeksin deniz kızı. Çevresindeki herkesi kuruturken kendisi parlamaya devam eden bir kurtboğan otusun. Belki babamın yarım bıraktığı işi tamamlayamadım, seni öldüremedim ama ölmekten betersin artık. Berk'siz hayatında sana mutluluklar güzelim.

Kağıdı gözyaşları arasında okurken çığlık atıp elimdeki kağıdı buruşturdum. Heja koşarak odaya dalarken gözlerim bir anlığına karardı. Belimde hissettiğim el ile ayaklarım havalandı. Düşmemek için elimi Heja'nın boynuna dolarken konuştum.

"Ailem öldürülmüş Heja... Orkun'un babası ailemi öldürmüş. Şimdi diğer ailem öldü Heja... Hayatımın aşkı, sevgilim öldürüldü. Berk... Berk gitti Heja."

Acıyla yanan gözlerimi açtım. Sena koşarak yanıma geldi.

"İyi misin?"

Bir şey demeden başımı ovuşturarak kalktım. 

"Su getirir misin?"

Ecem koşarak su getirdiğinde suyu içtim. 

"Can?"

"Efendim?" 

Can'a elimle gel gel yaptığımda yavaş adımlarla yanıma geldi. Eğilmesini sağlayıp kulağına yaklaştım.

"Beni Berk'e götürür müsün?"

Her şey üstüne gelse de devam | MAESTROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin