Ben,hayatımda çok az şeyden korkmuşumdur.Birincisi, yalnız ölmek... İkincisi,çok zor durumdayken sevdiğim bütün insanların yanımda olmamasıydı...
Evet...Şuan çok zor durumdayım fakat yanımda hiç kimsem yok...Bağırsam sesimi kimse duymaz,kaçsam hiçbir yere kaçamam.Ağlamaktan ve ölümümü izlemekten başka yapacak hiçbir şeyim yok..
Ailemin bana bunları anlattığı gün rüyamda gördüğüm, beni öldürmeye çalışan Gordion denilen yaratık, şu an tam karşımdaydı... Bu sefer rüya değildi, hatta rüya olmasını dileyerekten kendimi bile çimdiklemiştim.Ama rüya değildi..Çok korkuyordum.. şimdi ne olacaktı bana..
Elim kolum titriyordu fakat yine de korkusuz bir şekilde gordion'un gözlerinin içine bakıyordum. Kıpkırmızıydı gözleri.. yatağımın tam karşısında dikilmişti ve gözleri benim üzerimdeydi. Zor da olsa, titreyerek konuşmaya çalıştım...
"Se sen..Kimsin?.. " kendi dediğimi ben bile duymamıştım. Fakat o yaratık bana daha da yaklaştı. Başını bana doğru eğerek"Sen benim kim olduğumu iyi biliyorsun...Ayperi..." Sesi ürpertmişti beni. Çaresizdim, şu an çok yalnız ve kimsesizdim..
"Ba bana ne yapacaksın..Yalvarırım bana bir şey yapma,ne olur..." Ağlıyordum..Ağlamamın sebebi,ölümden korkmam değildi.. Yalnız başına ölmek ve görevimi yerine getirememekti beni korkutan..
Gordion denilen yaratık bana doğru biraz daha eğildi."Korkma küçük kız...Sana zarar vermeyeceğim.Ne de olsa sen bize lazımsın" dedi yüzünde pis bir sırıtışla.. Merak etmiştim doğrusu,ben neden onlara lazımdım ki.. "Ben size neden lazımım.."dedim.Sesim titrek ve ürkekçe çıkmıştı.. Gordion'sa bu sözlerime göz devirerek "Çok soru soruyorsun küçük.."cevabını vermişti.. Hadi ama..Bu yaratığın göz devirmesi beni güldürmüştü.Gözlerimde yaş,yüzümde garip bir gülümseme...Ben gerçekten delirmenin eşiğindeydim..
Ne yapmam gerekiyordu bilmiyorum.Aklım doğru dürüst çalışmıyordu ve benim aklımda sadece avazım çıktığı kadar bağırmaktan başka carem yoktu.Ama ya kimse beni duymazsa?..
O zaman ben ne yapardım.. asıl soru Gordion ne yapardı.. beni öldürmeyecekti, fakat öldürmeyecekse bana ne yapacaktı?..
Beynimi istila eden binlerce sorunun ardında tek bir gerçek vardı, o da.. tek başıma olduğum..* * *
Gözlerimi hafifçe araladım. Işık gözlerimi yakıyordu.. Elimi yüzüme siper ettim. Ve sonra, bulunduğum odaya göz gezdirdim. Ama, bu oda dün akşam uyuduğum oda değildi. Bu oda başka bir odaydı.
Evet! Şimdi hatırladım, dün akşam Gordion denilen yaratık benim odamdaydı.. gece hakkında tek hatırlayabildiğim ağlamam ve titremelerimdi.. Ve sonra,sonra büyük bir çığlık...
Sonrasını nedense hatırlamıyordum. Yattığım yataktan iyice doğrulduğumda, başımda büyük bir ağrı oluştu.Ahh,çok kötü sızlıyordu.Elimi kafama götürdüğümde,Alnımın yan tarafında bir yara vardı.Yarabandıyla tutturulmuş bu yara,ne zaman oluşmuştu ki...
O sırada kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Odaya Kimin girdiğini görmek için başımı kapıya doğru çevirdim. O'ydu gelen.. ilk gördüğüm andan beri, ona karşı güven duyduğum tek insan..
Yalım'la gözlerimiz birleştiğinde; yüzündeki endişeli ve korkmuş ifade, bir anda yerini huzurlu bir tebessüme bıraktı.. Yalım, hızla bana doğru geldi. Ve ben daha ne olduğunu bile anlamadan bir anda sarıldı.. Sımsıkı sarılmıştı.. elleri sarı saçlarımda gezinirken, O kısık sesiyle bir şeyler mırıldanıyordu."Ayperi..Ayperi beni çok korkuttun..Eğer sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim.. Ah Ayperi.. Ailen seni bana, bize, emanet etti.. ama biz ne yaptık! Seni, seni sürekli takip eden düşmanlarından koruyamadık. Seni yalnız bıraktık! "
Bana sarılan Yalım,yüzünü benim yüzümü görmek için kaldırdı. İşte yine, muhteşem elalarıyla buluştu gözlerim..İçimde garip bir his var.. Anlamdıramadım, bir türlü sebebini bulamadığım bir his.. ve bunun sebebi, O..
* * *
Karşımda duran adam;kırklı yaşlarda, hafif kirli sakalları olan, saçlarında tek bir beyazı bile olmayan, gözlüklü ve yakışıklı bir beyefendi. Evet, bu adam Barlas amcanın arkadaşı, benim yeni müdürüm.. isminin,Yavuz olduğunu öğrendiğim müdürüm, güler yüzlü bir adamdı. Hattâ ilk gördüğümde, içimde bu adama karşı bir sempati duymuştum.Müdürümle, benim durumumu konuşan, ve ondan burada okumam için onay isteyen Barlas amcayı kırmayıp, beni okuluna kayıt ettirmişti Yavuz müdürüm. Yalnız, bir sorun vardı.. oda yalım'ın da benimle beraber okula yazılmak gibi bir şansı yoktu. Ah lanet olası yaşı tutmuyordu.. Bu yüzden, ne yapacağımız hakkında Barlas amca Yalım ve ben, küçük bir toplantı yaptık. Ve sonunda aklımıza güzel bir fikir geldi. Yalım, uzun yıllardır beri savaşta görev yapan biriydi. Yavuz müdürümle konuşup, okulda bir kurs düzenlenip, dövüş sanatlarına ilgisi olanlara yalım'ın öğretmenlik yapmasını teklif ettik.. Yavuz müdürüm, bu konu hakkında düşüneceğini söyledi. Aslında güzel olurdu.. hem bana, hem okuldaki diğer arkadaşlara bu hayatta kendilerini korumaları için yardım ederdik. Bu fikir çok hoşuma gitmişti.Ayy umarım Yavuz müdürüm kabul ederdi bu fikri..
Yavuz bey ile görüştükten sonra, Barlas amca dünkü geceden sonra kaldığımız otele geri gitmememiz ve başka bir otele gitmemiz gerektiğini söyledi. Dün akşam olan biten her şeyi, yani hatırlayamadıklarımı, bana anlattılar. Ben tek çarem olanı yaparak, avazım çıktığı kadar bağırmışım. Yan odada olan Yalım, sesimi duyup hemen yanıma koşmuştu. Kapımı hızla kırmış, ve beni yatağımda başımda kanlar akarken bulmuş. O yaratık, Gordion.. nereye gittiğini, nasıl bu kadar hızlı gittiğini bilmiyordum. Barlas amca, bana daha bilmediğim pek çok şey olduğunu söyledi. Misal, bir kolye varmış. Ve bu kolye sayesinde Gordion'lar insana dönüşüp, insan gibi yaşayabiliyorlarmış. Ben ilk duyduğumda çok şaşırdım ve korktum. Bu Gordion denilen yaratıklar gerçekten çok tehlikeliydi. Benim çok dikkatli olmam ve yabancı hiçbir kimseyle konuşmamam gerektiğini söylediler bana..Bu iş, sanıldığından daha da tehlikeliydi..
* * *
Dün kaldığımız otele gidip, eşyalarımızı aldıktan sonra, Barlas amcanın önerisi ile, Yavuz müdürümün bir tanıdığı olan, yaşlı bir çiftin evinde misafir olarak kalacaktık. Kapıda bizi karşılayan bu tatlı ve iyi yaşlı çift, bizi evlerine büyük bir mutlulukla kabul ettiler. Evleri tek katlı, geniş odaları olan küçük ve şirin bir evdi. Bu yaşlı çift, bize güzel yemekler ikram ettiler. İsminin Efsun olduğunu öğrendiğim yaşlı ve sevimli teyze ile çok iyi anlaşmıştık. Bana geldiğimiz andan beri gençliğinde yaşadığı anıları anlatıyor, Bana sürekli öğütler veriyordu. Ben de anlattıklarını Can kulağı ile dinliyordum. Çünkü gerçekten, bu Efsun teyzecik çok anlamlı konuşuyordu.
"Ah kızım, Ben senin gibi gençken çok mutlu ve huzurlu bir geleceğim olsun istiyordum. Benim gençliğim, öyle rahat ve güzel geçmedi. Ailemle ben çok zor zamanlar geçirdik. Kimi zaman oldu, annem babam sırf biz doyalım diye aç yattılar. Ben onların hakkını asla ödeyemem kızım. Ah kızım.. Senin yaşındayken ben, daha önce hiç tatmadığım bir duygu ile karşılaştım. Ah öyle bir duyguydu ki o.. İnsanı;yaşarken öldüren, ölürken yeniden dirilten, kalbinin taa derinliklerinde bir alev yükselten, ve her gün alevini biraz daha büyüten..
Aşktı Bu kızım.. Ben yıllardır beri aradığım mutluluğu, huzuru, onun yanında buldum kızım.. beni hayatın sadece acı yönlerin olmadığına, hayatın güzel ve mutlu yönlerinin de olduğuna inandırdı aşk..
Peki kızım,sen hiç aşık oldun mu?"
Efsun teyzenin bu sorusundan sonra bir garip olmuştum. Ben, hayatım boyunca normal bir insan değildim..
Yıllar önce sevdiğim insanlarda, beni sevmemişlerdi.. Aşk, bana uzak bir şeydi..
Aşkın bana yakın olmasını istiyor muydum peki?.. Bilmiyorum..
Birbirini çok seven bu yaşlı çift, bizlere çok iyi baktılar. Sabah erkenden Barlas amca bizi uyandırıp, okula gitmemiz gerektiğini söyledi..
Normalde okul sevmeyen bir insanımdır, kalabalık olduğu için, fakat bu okula gitmeyi çok istiyordum..Okul için hazırlandıktan sonra, Barlas amca beni ve yalım'ı arabasına bindirip okula götürdü.
Evet... Yeni yaşamımın, yeni hayatımın ve bilmediğim birçok şeyi öğreneceğim bu okulun tam karşısındaydım şimdi..
Okul, internette gördüğüm resimlerden daha da güzel ve büyüktü. Fakat bu zamana kadar gittiğim hiçbir okula benzemiyordu. Daha çok bir saraya benzeyen bu okul, eski bir mimariye sahipti..
Büyük kapısından içeri girdiğimde, bahçesinde farklı farklı insanların olduğunu gördüm. Ben etrafı meraklı gözlerle izlerken, Yalım ve Barlas amca da içeri girdiler.Tam 'burası çok güzelmiş' diyecektim ki, aniden kalabalığın ortasında bir gürültü koptu. Herkes oraya merakla koştururken, ben ve Yalım'da kalabalığa doğru yaklaştık.
Kalabalığa iyice yaklaşıp, bu gürültüye sebep olanı görmek için birkaç insanı bana yol vermeleri için elimle ittirdim. Ve, gördüğüm manzarayla adeta bütün bedenim kaskatı kesilmişti...
Merhabalar..Bunca zaman düşündüm ve bir karara vardım.Artık,pazartesi ve cuma günleri bölüm atacağım,arayı fazla açmayacağım.Kitabımı okuyanlara ve yıldızlarla süsleyenlere teşekkür ederim.Sizce Ayperi ne görmüş olabilir?
Yeni bölümde muhteşem şeyler olacak..Kitabımı okuma listenize eklemeyi unutmayın..Kendinize iyi bakın 😊♥️♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİHİRLİ SAVAŞÇI
Bí ẩn / Giật gânKayıp ülkenin prensesi.. Ve ona yardım eden Barlas bey ve Yalım.. Bu savaşta,Gordionlar mı galip gelecek, yoksa Prenses ve arkadaşları mı?.. 'Okuyup görelim' diyor ve kitapla sizi başbaşa bırakıyorum.. Kitap kapağını tasarlayan @CrystalSpark...