~kaç bakalım~

60 8 2
                                    

Patenlerim pürüzsüz zeminde hızla dönerken kulaklığımla şarkı dinliyordum.Benim haricimde 4-5 kişi daha var ama onları pek görmüyordum  çünkü onlar benim gibi sadece hız yaparak kaymıyor,rampalarda kayıyor,hareket vb. şeyler çalışıyorlardı.
Ne kadar zamandır paten kaydığımı bilmesemde bana az bir süre gibi geliyordu.Patenimle hızlı , geniş turlar atarken hızımı alamıyordum.-şarkınında etkisi olabilirdi.-Bir anda şarkı kesildiğinde bende frenledim ve benim durmamı,yorulduğumu anlamamı sağlayan bildirimin ne olduğuna baktım.
Gizli numara:"Merhaba."
Muhtemelen birinin canı sıkılmıştı,numara sallayıp yazmıştı.
Bu yüzden umursamadan cebime koydum ve patenlerimi çıkartmadan parkın içinde olan küçük kafeden su aldım.
Bana en yakın, boş olan bir bank bulup oturdum ve patenlerimden kurtuldum. Çantamdan spor ayakkabılarımı alıp ayağıma geçirdikten sonra oturduğum banktan kalktım,patenlerimi çantasına koyup, omzuma attım.
Ayaklarım uzun süre tekerlek üstünde olduğundan,ayakkabıya alışması için biraz yürümeye karar verdim.
Oturduğum sitenin iyi bir rezidans olup geldiğim bu parkta olanların sitede de olmasına rağmen yakınında olan bu büyük  parkı daha çok tercih ediyor,seviyordum.
Basketbol,futbol,tenis,voleybol...sahası, kaykay pisti,çocuk parkı,minik kafeler,trambolin,yürüyüş parkurları...
bunların hepsini kapsayan bu büyük parka çok sık gelirdim özellikle de havanın güzel olduğu,cumartesi günlerinde.-bugünde olduğu gibi.-
Yürüyüş yaparken bir yandan da instagramda geziyordum.
Yanımda olan hareketlenmeden dolayı kafamı sola döndürdüm bir grup erkek basketbol oynuyordu.5 kişi olan bu erkek grubu mola vermiş şu içerken aralarından biri onlara baktığımı fark etti.
"Bizimle oynamak ister misin?"
Ortaokulda okulun basketbol takımındaydım fakat sonra devam etmedim uzun zamandır da oynamadığım,severek bıraktığım bu oyunu özlediğimden başımla onaylayıp sahaya girdim.
Çantamı yere bıraktıktan sonra saçımı açıp tepeden ve daha sıkı olacak şekilde bağladım.
"Bu arada ben,Sude."
Elimi karşımda dikilen kumral tenli çocuğa uzattığımda bir karşılık bekliyordum fakat o beni şaşırtıp sadece gözlerime bakmıştı.
Sanırım beni davet eden kıvırcık dışında kimse oynamamı istemiyordu.
"Peki.İstemezseniz oynamasamda olur yani."
İçimdeki Sude çocuğun beni geri çevirmemesi için dualar ediyordu.
Başını olumsuz anlamda salladı
O konuşacakken araya fazla kıvırcık ve saçları sarıya çalan çocuk girdi;
"Yo yoo oyna tabiki,Sude.Hadi gruplaşalım."
"Tamam.Teşekkürler. "
"Ha bu arada,bende Berk."
Berk,kumral çocuktan daha samimiydi.
En azından benimle konuşmuştu,adını söylemişti.
Grubu kurarken Berk ve kumral   farklı takım-rakip-olmuşlardı sıra sıra kişi alınırken ilk kumral seçmişti. Berk'in dışında bir tane daha kıvırcık saçlı vardı fakat ona kıvırcık dersem Berk'e büyük bir ihanet etmiş gibi hissederdim -lakin diyecektim,yani adını öğrenene kadar- çünkü Berk'in saçları aşırı kıvırcıktı.
Kumral çocuk, takımına ilk kıvırcık çocuğu alırken isminin Baran olduğunu da öğrenmiş oldum.içimden kesin ben en sona kalacağım diye geçirmeden edemedim.
Berk'te esmer olan,adının Semih olduğunu duyduğum çocuğu aldığında, içimden söylediğim şeyden artık emin olmuştum. Tekrar kumrala sıra geldiğinde tek tek ,sahibine kavuşmayı bekleyen kedi gibi bekleyen bizlere baktı.- daha doğrusu ben ve ismini Berk konuşurken anladığım Mert'e .-
Zaten kumralın da beni değil de Mert'i alacağından emindim çünkü yüksek ihtimalle kötü oynadığımı düşünüyordur. Fakat oynadığımda hepsi ne kadar iyi olduğumu göreceklerdi.-tabii hâlâ ortaokuldaki gibi iyiysem.
Kumralın bana bakıp "Mert"demesiyle benimde takımım belli olmuştu.Berk bana gülümserken, bende takımımdan memnundum.Fakat adını öğrenemediğim şu kumral çocuk nedense memnun değil gibiydi.
         . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Maçı 3-2 kumralın takımı kazanınca benimde yüzüm düşmüştü,biraz.Aslında bizde gayet iyiydik hatta biz kazanacaktık fakat Berk'in yaptığı faulden dolayı yenilmiştik. Berk takımının yenilmesine rağmen halâ bana bakıp sırıtırken bende suyumu kafama dikiyordum.
Bana sırıta sırıta bakan Berk'e döndüm.
"Ne?"
"Hiiç.O minicik boyunla bile iyiydin,şaşırdım."
Ona havalı olduğunu düşündüğüm bir sırıtmayla baktığımda kahkaha atmaya başladı.
"Aslında baya paslanmışım,daha iyiydim."
"Vaay ,miniğe bak sen?"
Söze atılıp bana minik dediği için ona güzel bir cevap verecektim fakat biri benden önce davrandı.
"Berk."
"Efendim,Duman?"
Sonunda suskun kumralımızın adını öğrenmiştim: Duman.Güzel isimdi aslında ama bana pek te iyi olmayan bir şeyleri hatırlattığı için sevmemiştim.
"Mertgilin yanına git.Ben biraz Sude'yle konuşacağım."
Berk onu ilk gördüğüm andan beri sırıtmasına rağmen şuan sanki o Berk bu Berk değilmiş gibi ciddi duruyordu.
"Hayır abi,biz bir şey konuşuyoruz.Beklemeyin siz beni,gidin."
Duman başını sabır diler gibi yukarı kaldırıp indirdiğinde,ben halâ anın gereksiz ciddiliğinden gergindim.
"Berk!Hadi,başka zaman konuşursunuz."
Berk bana döndüğünde çene kemiklerinin aşırı belli olmasından dişlerini sıktığını fark etmiştim.
"Sonra konuşalım olur mu?Bana sadece soy adını ver,bende instagramdan falan hesabını bulayım."
Onun gibi bende ona elimi uzattığımda elini sıkarken "Karaca" diyerek soy adımı söylemeyi de unutmadım.Aslında hesabımı onca Sudenaz Karaca arasından nasıl bulacaktı onu da bilmiyordum ya neyse.Elimi çekmeden önce kibarlık etmeyi de ihmal etmedim.
"Memnun oldum,Berk."
"Bende,minik."
Duman önce bana sonra da Berk'e baktı tekrar Bakışları beni bulduğunda dudağının sağ kenarı halinden memnumca kıvrıldı
"Berk'in sayesinde oyunu kaybetmenize rağmen memnunsun yani Sude? Ha pardon MİNİK."
Son kelimeye vurgu yapmıştı fakat ben kelimedeki vurguyu anlamamıştım.Aynı cümlede ne demek istediğini anlamadığım gibi.
"Efendim?"
Duman ağzını açmıştı ki Berk atıldı.
"Neyse.Sude,sonra görüşürüz."
"Hıhı."
Berk yanımızdan uzaklaştığında bende Duman'a döndüm.
"E ne konuşacağız?"
"Kaç yaşındasın?"
Sorumu duymazdan gelip soruyla karşılık verdiğinde sinirim bozulsada bir şey demedim.Sonuçta beni tanımıyordu,haliyle huylarımı da bilmiyordu.
"17,sen?"
"Hangi okuldasın?"
"2 oldu yalnız."
Kaşları çatılınca anlamadığını fark ederek devam ettim;"2dir soruma cevap vermeyip,soruyla karşılık veriyorsun."
Sakince omuz silkti.
"Evet.Şimdi cevap ver,hangi okuldasın?"
Bende en az onun kadar sakin olmaya çalışarak omuz silktim.
"Bilmem."
"Soru sordum!"
onun bana "soru sordum!"derken attığı adımı taklit ederek ona doğru bir adım atıp yaklaştım.
"Bende sormuştum ama soruyla cevap  aldım!"
"Çünkü,Sude.Burada soruları ben soruyorum,sende hepsinin cevabını biliyor ve söylüyorsun."
"Ya hepsinin cevabını bilmiyorsam veya söylemezsem?"
"Bilmek zorundasın!"
"Niye,ben google mıyım?"
Duman'ın kaşları daha da çatılırken ne kadar da yersiz bir zamanda espri yaptığımı fark ettim.iç sesim ah ulan Sude!bu anda espri mi yapılır diye beni azarlarken dış dünyaya dönüp kendime geldim.
"Yani..."
Ne yapacağımı bilmez halde son harfi uzatıp,düşünürken gözüm yerdeki çantama takıldı.O da benimle aynı yere baktığında aynı anda birbirimize döndük. Duman bana bakışlarıyla sakın derken bende ona olumsuz bir şekilde başımı salladım.
Çantamı kaptığım gibi hızla koşmaya başladım.
Bir anlığına dönüp arkama baktığımda peşimden gelmediğini görünce nefes nefese bağırdım.
"Adaletli bir millet olmalıyız."
Tekrar önüme dönüp koşarken arkamdan "Kaç bakalım,nereye kadar!"
diye seslenmişti.

• • • • • • • • • • • • •
Selamm😻
"ZAAF"adlı kitabımızın 2.bölümünde hikayemiz bir nevi asıl başlangıcını yapıyor.
Sizce Duman'ın arkadaş grubu nasıl?
Berk ile Duman arasındaki gerginliğin nedenini tahmin edebiliyor musunuz?
Lütfen düşünce ve fikirlerinizi benimle paylaşın.🙏🏻🥰
Biraz kısa ama uzayacak idare edin..💜
Bizimle kalın,satırlarda buluşalım.🧚🏻‍♀️

ZAAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin