Mavi gözleri denize bakarken ben deniz olarak onun mavilerine bakmayı tercih ettim.
Aklımdan geçenler ise mavişimi çok sevdiğim,bende olan paha biçilmez değeriydi.
Onunla her şey çok zevkliydi;ağlamak,gülmek.Her zaman yanımda olurdu.
Oturduğumuz betondan bacaklarımızı sarkıttığımız denize eğdim başımı.Deniz hırsla dalgalanırken sinirli sular arada bir ayakkabımızın tabanına değecek kadar yükseliyor, arada bir de değiyordu fakat bu durum anlaşılan benim gibi Yankı'nın da umrunda değildi.Yankı,Ömer ve Yağmur'u annemde tanır.Ailelerimiz de uzun zamandır tanışan yakın aile dostlarıdır.
Çoğumuzun maddi durumunun iyi hatta Ömer,Yankı'nın bizimkinden daha iyi olmasına rağmen hepimiz aynı devlet okuluna gidiyoruz.
Daha 2 ders fizik olduğu için biraz burada saat öldürmek istedik.Aslında Yankı'ya o kadar konuşan kişi içerisinde bizde konuşurken bir şekilde dikkat çekip bizi cırtlak sesli Aysel Hoca'nın diline düşürüldüğü için ona sinirliydim.
Fizik dersimizin hocası Aysel Suskun soy isminin tersine konuşmayı pek bir severdi.Çoğu öğrenciler gibi bizim de ondan pek haz ettiğimiz söyleyemezdi.
Dersinde işlememiz gereken konuyu anlatması lazımken o ders anlatmak yerine bir şekilde konumuzu kendi hayatıyla bağdaştırır,o gün ne kadar dersi varsa hiç birinde ders işlemeden bize kendi problem,iyi anılarını anlatır.Bazen arkadaşı yoktur diye düşünüp ona acısam bile ders anlatmadığı halde en kazık soruları önümüze katıp sınav yapınca sağolsun dediklerim,düşündüklerimin arkasındayım.
İkimizde dersten atılma nedenimizin biraz bugün konuşmamızdan biraz da yaşanmışlık birikiminden olduğunun farkındaydık.Sahile gelmeyi seçtiğinizden ve yakın olduğundan buraya sık gelirdik.
"Deniz az daha yükselse ayakkabılarımıza gelecek."
Bir kaç saniye önce bende onunla aynı şeyleri düşünüyordum.
Yanımda oturan hayranı olduğum mavi elmaslarını üzerime dikip uzunca yüzüme baktı.
"Ne?"
"Ya,sözümü tutamazsam?"
Ne sözünden bahsediyor bu çocuk?
"Ne?"
"Ne!Ne! deyip durma Su.Sanki ben bin tane söz veriyormuşum gibi..."
Yankı gözlerini benden çekip cesur dalgalara döndü.
"Tamam ya sinirlenme hemen.""Dondurma!Dondurmacı!vanilyalı,çilekli,çikolatalı,fıstıklı..."
Arkamdan bağıran dondurmacıya döndüm.Bayağı fazlavar gibiydi.
"Yankıı."
"Efendim?"
"Dondurma alalım hadi kalk!"
Oturduğum yerden kalkıp pantolonumun arkasını çırptıktan sonra hızla elini tutup onu dondurmacıya doğru çekiştirmeye çalıştım."Abi bana 2 top çikolatalı ,1 top ta vanilyalı."
Yankı dondurmasını alınca bende seçmek için çabalıyordum.
" Bu kıza da 1top fıstıklı,1top karamelli,1top ta çikolatalı."
Yankı benim yerime seçtiğinde kalkmış kaşlarımla ona döndüm.
"Ciddi olamazsın?"
Ben bile kendimden emin değilken Yankı'nın benim sevdiklerimi bilmesi gülümsememi sağlamıştı.
"Gayet ciddiyim."
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
"Sen kime ne diyorsun lan şerefsiz!"
Sınıfımızın olduğu koridordan gelen Ömer'in sesini duyunca koridora daha da hızlı vardık.
Ömer Yağmur'un eski sevgilisi olan Alp'i yumruklarıyla baş başa bırakırken ağzım açık elim ağzımı kapatır halde donup kalmıştım.
Kim bilir Alp pisliği yine ne yaptı?
Kendime gelmem gerektiğinden Yağmur beni dürterken hızla silkelendim.Yankı da Ömer'e katılmıştı.
Resmen bizimkiler ve Alp'in çetesi koridorda kan döküyordu.
Okul da okul ya kimseler hocalara haber vermiyor ,ayırmak için de uğraşmıyordu."Yapıştır Yankı!"
...
"Arkanda Ömer!Arkanda."
...
Aksine bazıları tezahürat bile yapıyor.Bu büyük kalabalığın içinde Yankı'yı Cem'den ayırmak çok zordu,ikimizde çekiştiriyor olsak ta bir türlü Yankı'yı Cem'in üstünden alamıyorduk.
"Ahhh!"
Karmaşanın içerisinde bir yarım akıllı saçıma yapışmıştı ama kim olduğunu eğilmiş olan başımdan dolayı göremiyordum.
Kızın bacağını kavrayıp sert,hızla kendime doğru çekerek mermerde ayağı kayarak düşmesini sağladım.
Kızla boğuşurken fark ettim ki saçıma yapışma meraklısı kız Elif'miş
Elif Alp'in çevresinden,Cem'le de aynı sınıfta.Bir ara okulda Cem ile aralarında bir şey olduğu haberi dönse de ben hiç onları o şekilde görmemiştim.
Elif ile bir iki kere sohbetimiz olsa da tavırları,bakışları dolayısıyla ondan hiç haz etmezdim.Ben Elif ile boğuşurken kısa bir an etrafa bakayım diye elimi hızla kendime çekerken istemeden sert bir şekilde birine vurmuştum.
Kim olduğunu öğrenmek için döndüğümde saçıma bir el yapışması ve nöbetçi hocanın bağırması bir oldu.
Saçlarımı Elif'in elinden kurtardıktan sonra minik bir hamleyle koluna tırnağımı batırıp çektim.Yanımda duran nöbetçi hocaya bakmak için ona döndüğümde yüzümü yerden kaldıramadan "pardon..."diye mırıldandım. Allah kahretmesin hocaya tokat atmak nedir ya!
Nöbetçi hoca tam ağızını açmıştı ki,Yağmur'un tiz çığlığı benim işime geldi.
Yağmur Sina'nın tırnaklarını kolundan ayırmak için çırpınırken hoca da bir yandan ona yardım etmek için çabalayıp diğer yandan Yağmur'un eline dolanmış olan Sina'nın saçlarını kurtarmaya çalışıyordu.
Sina'nın artık gözlerinden yaş gelmeye başladığını görünce içimdeki melek taraf ona acısa da onun dışında bütün bir şekilde biz haklı olduğumuzdan ona acımıyordu bile.Fırsat bu fırsatken yanımdaki çakma sarı,dip boyası gelmiş kızın o pis saçlarını ellerime dolayıp kafasının hakimiyetini kazandım.
Başını hızla ve sinirle sallarken Elif'in çığlıkları hiç durmuyordu.
Bir kaç saniye sonra Elif hıçkırarak ağlıyor,onu elimden almaya çalışan hocaya yalvarıyordu.Yankı ve Ömer ise morarmış gözleri,patlamış dudaklarıyla rehberlik hocasıyla birlikte rehperlik odasına gitti.
Elif'i elimden kurtaran hoca onu çay ocağına götürürken benimle ilgilenmesi için de başıma başka bir öğretmen göndermişti .• • • • • • • • • • •
Merhabalaar 🛸
Nasıl buldunuz bu bölümü?
Sizce müdür ceza verir mi? Veya ceza verirse ne cezası verir dersiniz?🔫
Heppppiniz öpücüklendiniz😽
Bizimle kalın, satırlarda buluşalım.🌫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
ChickLitSude, sırların ortasında doğmuş ve büyümüş bir kızdı. Hatıraları onun peşini bırakmazken o umursamamakta kararlıydı. Fakat ne kadar başarılı olmuştu? Duman , Sude'nin hayatının en zor zamanında varken Sude bunun farkında bile değildi. Sude'yi tüm bi...