🌿0'2

42 8 3
                                    

Sayın müdürümüz uzun uzun konuştuktan sonra İstiklal Marşı'mızı okuyup sırayla sınıflara yöneldik. Neyse ki Beliz ile aynı sınıftaydık. Sınıfa gidip yerime otururca soracaktım onu tanıyıp tanımadığını. Ta ki sınıfa o yabancı çocuk da girene kadar... Ben Beliz ile oturuyordum ve önümüzdeki sıra boştu. Resmen yeni çocuk önüme oturacaktı. Ama hâlâ sınıfın ortasında dikilmiş etrafı süzüyordu. Hâlâ Beliz'e sormaya fırsat bulamamışken Beliz birden ayağa kalktı ve o çocuğa seslendi:

"Hey Mete ne duruyorsun burası boş gelip otursana."

Adını bildiğine göre onu tanıyordu hatta konuşma tarzına bakılırsa yakın sayılırlardı. Ben iyice merak etmişim. Ne yapacağımı bilemezken yeni çocuk önümüzdeki sıraya oturmuştu bile. Hatta sohbet bile ediyorlardı.

" Hey Mete! Sizi tanıştırayım. Bu Melek ve Melek bu da Mete."
" Be ben memnun oldum."

Stresten kekeleyip çocuğa ilk dakikada rezil olmuştum.

"Ben de memnun oldum". dedi gülümseyerek.

Çok şükür ki Sevim Hoca gelmişti ki önüne döndü.

~

Ders bittiğinde Beliz bana dönüp,

"Kızım hadi kalk kantine sabah kahvemi içmem gerek."
"Tamam be ne bu acele" aslında neden acele ettiğini biliyordum. Yan sınıftan bir çocuğa aşıktı ve çocuk her gün ilk teneffüs kantine inip çay içerdi. Bizim kız çay sevmediği için kahve alırdı hep.
"Ben de sizinle gelebilir miyim? Henüz pek arkadaşım yok da."

Bunu beklemiyordum. Şaşırdım. Beliz'in cevap vermesini beklemekle yetindim. Ama Beliz çoktan sınıfın kapısına varmıştı.

"Tabi. Gel."

Beraber Beliz'in yanına gidip kantine indik. İyi birine benziyordu. Hakkını yemeyeyim yakışıklı çocuk.

"Yanlış anlamazsan senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Tabiki."
"Numaranı verir misin?"

Daha tanışalı 1 saat bile olmazken hemen numaramı istemesine şaşırmıştım. Aklımdan bir sürü şey geçerken dilim kilitlenmiş hiçbir şey söyleyememiştim. Suratımdaki ifadeden şaşırdığımı anlamış olacak ki,

"İşte bu yüzden yanlış anlama demiştim başta kusura bakma niyetim seni rahatsız etmek değil gerçekten. Sadece bu okulda yeniyim biliyorsun ve Beliz'den başka kimseyi tanımıyorum, arkadaş olmak istiyorum tabi sen de istersen. :)"
"İsterim tabiki :). Yanlış anlamadım merak etme sadece bunu demeni beklemiyordum ve şaşırdım."

Tam bu sırada Beliz elinde iki karton bardakta çay ile yanımıza geldi.

"Sen çay sevmezsin hayırdır? Hem de iki bardak.Bir anda çaya mı sevdalandın bebeğim?"
"He bebeğum ne demezsun çaya sevdalandum."

Hep beraber Beliz'in bu haline güldük. Ben hala çaylarla ne yapacağını merak ediyordum.

"Canım bunlar sizin. Yani size getirdim. İçin diye. Çay sevdiğini biliyorum umarım sen de seviyorsundur Mete."
"Severim tabi çayı kim sevmez."
"Ben."

Beliz'in çay sevmemesi garipti. Çünkü Rizeli. Ama ne yapalım kız sevmiyor zorla mı? Çayları bırakıp yanımızdan ayrıldığında Mete'ye numaramı verdim. O da bana numarasını verdikten sonra gülümsedi. Gerçekten gülüşü çık güzeldi. Ufacık bir gülümsemesinde bile iki yanağında kocaman gamzeler beliriyordu. Gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim. Beliz de kahvesini almış ve yanımıza oturmuştu.Hepimiz elimizdekileri bitirdikten 1-2 dakika sonra zil çaldı ve sınıfa doğru yol aldık. Tam kapıdan girerken sınıftan koşarak çıkan Arda bana çarpınca dengemi kaybetmiştim. Tam düşerken arkamda olan Mete beni belimden tutmuş ve tüm sınıfa rezil olmaktan kurtarmıştı. Ona en içten gülümsemem ile teşekkür ettikten sonra yerlerimize geçtik. Öğretmenimiz de gelince derse geçtik. Mete'nin arkasında oturduğumdan dolayı öğretmenimi dinlerken bazen gözüm ona çarpıyor ve bir süre çocuğu süzüyordum. Her detayı o kadar güzeldi ki...

İLK MESAJI KİM ATACAK ACABA?

23.4.20

Gökyüzüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin