4. Bölüm

106 27 7
                                    

Kulağımdaki Müzik
"Bu yol nereye gider bilmiyorum ama yürüyorum işte..." bende öyleydim yolun nereye gittiğini bilmeden yürüyordum. Hayatta öyle değil miydi? Yolun bizi nereye götürdüğünü bilmeden yürüyorduk. Geleceğe dair plan yaptığımızda ise hayat bu planları bozuyordu.

  Kafamı kaldırıp ayaklarımın beni getirdiği yere baktım. Kordon sahiline gelmiştim. Denizin kenarındaki banka ağır adımlarla gidip oturdum.

   Karşımdaki manzara çok güzeldi. Gün batımı yaşanıyordu ve batan güneşin yansıması denizin üzerindeydi. Keşke fotoğraf makinemi getirseydim. Kendi kendime kızarak telefonumu çıkarıp manzaranın fotoğrafını çektim.

   Tam çantama koyuyordum telefonum titredi. Açıp ekrana baktım. Yine o gereksiz mesaj atmış. Bu çocuğun derdini hala anlamadım. Ne istiyordu ve kimdi. Bir türlü bu sorularıma cevap alamıyordum.

"Manzara çok güzel."

   Ne! Manzara mı güzel. Bu benim burada olduğumu nereden biliyordu. Şu an kesinlikle izleniyordum bunun başka cevabı olamazdı.

   Etrafıma bakındım, şağ tarafımda iki tane genç çift vardı onlar olamazdı. Dol tarafımda ise bir tane yaşlı amca var o da olmamaz adamın işi gücü yok bana şaka yapacaktı.

   Titreyen parmaklarımla yazmaya başladım
"Sen beni mi takip ediyorsun!" Benimki de soru! Adam iki gün önce mektupla bunu söylemişti zaten.

"Evet. İki gün öncede sana bunu açık açık söylemiştim ne çabuk unuttun." Adam iyice bebi salak yerine koyuyordu.

" Peki ben seni neden göremiyorum. Takip ettiğini söylüyorsun ama etrafımda sadece bir kaç kişi var ve onların sen olma ihtimali yok."

" Etrafındakilerden biri değilim . Yanında da değilim ama attığın her adımdan, gittiğin her yerden haberim var. Sen beni ne kadar göremesen de"

  Bu iş artık korkutu bir hâl alıyordu. Resmen sürekli beni takip ediyordu.

"Bani ne kadar süredir takip ediyorsun?"

"Üç yıldır"

  gözlerim kocaman açılmıştı elim istemsizce ağzıma gitmişti. Kos koca üç yıldır takip ediliyorum üç yıldır. Her gün okula giderken,  okuldan gelirken, arkadaşlarımla buluşurken her gün takip ediliyordum. Öfkeme yenik düşüp onu aradım. Bir kere çaldı, iki kere çaldı, üç kere, dört kere an sonunda açmayacağını anlayarak elimi kapatma tuşuna doğru götürdüm o an telefon açıldı. Hırsla konuşmaya başladım

" Üç yıl ne demek ya! Üç yıldır beni takip mi ediyorsun sen psikopat sadist manyak! Sen beni nasıl takip edersin. Yoksa sapığım falan mısın? Amacın ne senin? Beni neden takip ediyorsun? Konuşsana be! Bir dakika sen beni üç yıldır takip ediyorsun o zaman yaşadıklarımı da biliyorsun."

   Susmuştum her şeyi biliyordu o olanları ailem ve Cemal dışında kimse bilmiyor sanıyordum. Hal bu ki bir sapıkta biliyormuş bunları. O yüzden soyadım Erdinç dedi beni korkutmak için.

  Karşıdan bir iç çekiş sesi geldi ardında ise telefon kapandı. Sonra bir mesaj daha

"Biliyorum. En başından beri" artık onunla mesajlaşmak istemiyordum. Her ne kadar beni takip ettiğini bilsemde. Onunla konuşmak artık beni korkutuyordu. Üç yıldır beni takip etmesi, bu yaşadıklarımı bilmesi, ve beni korkutmak için soyasının Erdinç olduğunu söylemesi korkunçtu.

  Önce engelledim, her yerden sonra numarasını sildim. Belki şu an takip ediliyordum ama umrumda değildi en azından bana mesaj atamıyordu ayrıca üç yıldır beni takip edip bana zarar vermemiş şimdide zarar veremez. Kulaklığımı tekrar takıp bildiğim bir fotoğrafçının dükkanına doğru yürüdüm çektiğim fotoğrafı çıkarttırmak için. Bir tutkum vardı fotoğrafçılık bunu meslek olarak yapmıyordum. Çektiğim fotoğrafları çıkarttırıp odamdaki led ışıkların arasına mandalla tutturuyordum.

  Eve geldiğimde kapının önünde annemin ayakkabısını gördüm. Bu günlerde sürekli geç geliyordu ama bu sefer erken gelmişti. Kapıyı açıp anahtarımı anahtarlığa astım ve odama geçtim. Galiba şu sıralar bana iyi gelebilcek tek şey duştu.
  Soğuk bir duşun ardından üzerimi giyinip salona geçtim. Annem ve babam masada oturmuş beni bekliyorlardı.
" Gel kızım hadi yemek yiyelim uzun süredir ailecek beraber yemek yiyemiyoruz" doğru hep öyleydi ya annem geç gelirdi yada babam. Gülümseyerek masaya oturdum. Annem tabağıma yemek koyup konuşmaya başladı.
"Yzun süredir düşünüyoruz Beren. Hani senin bir isteğin vardı Türkiyeyi gezmek." Parlayan gözlerimle anneme baktım o da gülümseyerek konuşmasına devam etti.
" Bu yaz o istediğin yolculuğa çıkabilirsin okul açılmadan geleceksin. Üniversite sınavına girdikten sonra çıkacaksın yolculuğa. Zaten okulların kapanmasına az kaldı"
 
Bir  yandan korkuyordum ama kimse benim oraya gitmemi engelleyemezdi küçüklüğümden beri kurduğum hayalim şimdi ayaklarımın ucuna gelmişti bir sapık yüzünden geri tepemezdim.

Selam:) uzun bir süre ardından yb geldi. Ben bunu karşılık bekleyerek yapmıyoruma ama hakkım varsa verin lütfen. Sağlıkla kalın.<3

Gamzeli Bey| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin