0.6

1K 178 139
                                    

vote&yorum yapmayı unutmayın lütfen her biri benim için çok değerli💗

Yaşadığım şokla olduğum yerde donmuş gibi kalakaldım. İstesem de bir adım bile atamayacağımın farkındaydım, bütün vücudum kaskatı kesilmişti.

Alissa ile ilgili bir olay olduğunu zannetmiştim, veya bir hırsız. Birilerinin içeri girip eşyaları çaldığını falan düşünmüştüm. Asla düşünmediğim şey ise bana mesajlar atan bu ruh hastasının gelip evin camlarını tuzla buz etmesiydi.

Böylesine aleni ve işin içine polisin karışacağı bir harekette bulunacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Belki de bu kadar hasta biri olduğunun henüz farkına varamamıştım.

Camları parçalanmış eve baktım. Nasıl biri başının belaya gireceğini çok iyi bilmesine rağmen bunu yapardı ki?

Bunun benden hoşlanması veya söylediği tüm o aşk cümleleriyle alakası yoktu, her kimse bu kişi ciddi sıkıntıları olan bir hastaydı. Artık birine bundan bahsetmem gerekiyordu, bugün bunu yapan bir ruh hastası yarın daha da ileriye gidebilirdi.

Saçlarımı sıkıntıyla geriye atıp eve doğru ilerledim. Çok büyük bir zarar yoktu, sadece yeni camlar ve temizlik gerekiyordu. Başına bunu açan ben olduğum için Alissa'ya fırsat tanımadan hepsini ben yapmalıydım.

Yerdeki cam kırıklarına dikkat ederek içeriye girdim. Ne kadar dikkat etmeye çalışsam da her adımımda ayakkabımın altında çatırdadıklarını duyabiliyordum.

Alissa beraber içeriye girdikleri polis memuruyla konuşuyordu, söylediğine göre hiçbir şey çalınmamıştı. Her şeyin yerli yerinde durduğundan bahsederken ortada bir hırsızlık olmadığı için yaşananlara daha da anlam veremiyor gibiydi.

Elimde tuttuğum telefonu iyice sıktım, gidip polise gelen mesajları göstermek istiyordum. Böylelikle bir şekilde bu sapığın kim olduğunu bulup beni ondan kurtarabilirlerdi.

Ama orada öylece durdum ve ayaklarım polise doğru tek bir adım bile atamadı.

"Ester."

Drew'nun sesini duyduğumda bakışlarımı zorlukla ona doğru çevirdim. Kucağında Mia ile karşımda gördüğümde uzun süredir tuttuğum göz yaşlarım birden yanaklarımdan aşağıya süzüldü.

Mia'yı tamamen unutmuştum.

"Tezgahın altında saklanmış halde buldum onu," dedi Drew. Mia'yı kafasının üzerinden öpüp benim kollarımın arasına bıraktı. Kedime sıkıca sarılıp yüzümü tüylerinin arasına gömerken onu unuttuğum için kendimi berbat hissettim. "Ağlama Ester, bak o çok iyi."

Gerçekten çok iyiydi, şimdiden onu tuttuğum elimi ısırmaya başlamıştı bile. Yine de onu kucağımdan indirmedim çünkü etraf cam kırıklarıyla doluydu.

"Şuranın haline bak," dedi Drew etrafa bakıp. "Kim böyle bir şeyi yapar ki?"

Hiçbir şey söylemeden Mia'nın tüylerini okşamaya devam ettim. Sanki ses çıkarma yetimi kaybetmiştim.

Polisler evi terk edip kalabalıkta yavaş yavaş dağıldığında Alissa yanımıza geldi. "Bunu kimin yaptığına dair bize yakında haber vereceklermiş," dedi. "Kafayı yiyeceğim, bir kişi bile kimseyi görmemiş."

"Hiç güvenlik kamerası yok mu buralarda?" diye sordu Drew. Bir eli beni sakinleştirmek için omzumun üzerindeydi, ayakta durmak zorlayıcı olmaya başladığı için hafifçe ona doğru yaslanmıştım.

"Bilmiyorum, araştıracaklarmış," dedi Alissa. Bütün bu olanlardan yorgun düşmüş gibi sırtını duvara yasladığında onun için çok kötü hissettim.

set it on fireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin