Multimedia Duru.
*Mezuniyetten 3 ay sonra.*
Sınav sonuçları açıklandı. İstediğim üniversiteyi kazandım. Beykent Üniversitesi Mimarlık Bölümü. Gerçekten çok mutluyum. Gecemi gündüzüme katıp ders çalıştığım günler, kendimden ödün verip sadece özel derslere ve okula koşturduğum günlerin karşılığını aldım. Bundan daha güzel ne olabilir ki? Aslında aynı okula hiç çalışmadan ailemin parasıyla da gidebilirdim. Bütün arkadaşlarım hatta babam bile çok yorulduğumu buna gerek olmadığını kolaylıkla iyi bir üniversiteye yerleşeceğimi söyleyip durdular. Bunu hep reddettim. İnsanın emeğinin ve hakkının karşılığını alması gerekir. Sonuçları ne olursa olsun insan kendisiyle gurur duyar çünkü. Ben bunları düşünürken kapı çaldı. Suzi annem ve babamın beni yemekte beklediğini söyledi. Biraz daha oyalanıp yanlarına indim. Hep birlikte başladık yemeğe. Çok geçmeden babam konuştu.
-Sınav sonuçları açıklandı. Eee sizde durum ne küçük hanım?. Dedi düz bir sesle
-Beykent Üniversitesi Mimarlık. Dedim tüm soğukluğumla
- Tebrikler bitanem.
- Teşekkür ederim anne
- Güzel, tebrik ederim. Ne istersin bu başarının karşısında?
Keşke sarılsan baba, başka hiçbir şey istemem. Sadece sarılsan tüm içtenliğinle.
-Teşekkür ederim, derslerimin karşılığında hediye sevmediğimi biliyorsunuz.
Burda da bitti işte.. Ne olabilirdi ki? Öpmediler bile. Ama alıştım artık, bu durum beni üzmüyor. İçimde koca bir boşluk var. Annem ve babamın açtığı kocaman bir çukur. Bu zamana kadar kapatmak yerine daha da büyüttüler. Hissizleştim bende. Bana samimiyetini gösteren bir tek Suzi vardı. Sonucu gördüğümde onunla dans bile ettim. Anne şefkatinden mahrum etmedi beni, her üzüldüğümde ona sığındım. Biraz da telefonla oyalandıktan sonra uyudum.
-------
*Pazartesi okul sabahı*
Sabah erkenden kalkıp duş aldım. Üstümü giyinip kahvaltıya indim. Suzi yine harika bir kahvaltı sofrası hazırlamış. Genelde kahvaltıyı ya tek başıma ya da Suzi ile yaparım. Annem ve babam erkenden evden çıkıp iş yerine gider. Kahvaltımı bitirdikten sonra Suzi'nin bol bol öpücüklerini alıp evden çıktım. Arabama binip derin bir nefes aldım. Başlasın üniversite!
-----
Okula geldiğimde gerçekten çok heyecanlıydım. Bahçenin tam ortasında durup okula baktım. Dizi,film klasikleri, ben yapmasam olmazdı. Sırıtıp okula doğru yürüdüm. Dersin başlamasına 15 dakika vardı bende biraz kantinde oyalanmaya karar verdim. Etrafı inceliyordum. Üniversite hayatı çok farklı gerçekten. Her ne kadar özel liseden mezun olsam da benim de okulumda değişik tipler vardı. Kantinde sıkıldım ve dışarı çıktım. Basketbol oynayan grubu izlemeye başladım. Oldukça iyi oynayan kişiler vardı. Refleksleri o kadar hızlıydı ki takip etmekte güçlük çekiyordum. Ders saati geldiğini fark ettiğimde yerimden kalkıp sınıfa doğru yürümeye başladım. Boş bir yer bulup yerleştim. Öğretmen içeriye girdi ve kendini tanıtmaya başladı. Orta yaşlı, oldukça karizmatik adamı herkes dikkatle dinliyordu. Derste bulunduğumuza dair imzaları attıktan sonra aynı maraton sürdü ve günün sonunda eve geldim. Üstümü değiştirip, makyajımı temizledim. Yemeğimi yiyip Suzi'yle bu gün biraz muhabbet ettikten sonra odama çıktım. Kızlarla konuşurken saatin epey geç olduğunu fark ettim ve uyumaya karar verdim.
-----
Alarmın sesini duyduğumda yüzümü buruşturdum. Pencereden sızan güneş gözlerimi alıyordu. Ayağa kalkıp pencereden dışarıya baktım. Bahçemizde tanımadığım biri vardı. Uzun boylu, oldukça yakışıklı buğday tenli biri. Belki de bu zamana kadar gördüğüm yüzlerden en güzeliydi. Erkeksi bir masumluğu vardı. Bir anda göz göze geldik ve kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Utanmıştım. Neden utandım bilmiyorum. Hemen pencerenin önünden ayrılıp yatağın içine girdim. Uyanmıştım. Sebebini bilmediğim bir şekilde hayal kırıklığı hissettim.