Beyaz olan elbise Duru'nun, kırmızı olan elbise Nihal'in. :))
Bu gün yılbaşı. Kaan'la kahvaltımızın üzerinden tam bir hafta geçti. Bu bir hafta içerisinde Kaan gerçekten çok farklıydı. Resmen bana kırk yıllık askerlik arkadaşıymışım gibi davranıyordu. İlk başlarda güldüm ciddiye almadım ama sonra sonra sinirlerimi bozmaya başladı bu durum. Hatta bir keresinde birden gelip kolunu omzuma attı. Sonra ne yapıyoruz diye sordu. Gerçekten çok garip bir haftaydı. Pek olaylı geçmedi aslında hatta iyi bile diyebilirdim. Nihal'le bayağı samimi olduk. Sevgilisi Koray'la da tanıştırdı beni ve Koray aynı zamanda Kaan'ın da yakın arkadaşı. Nihal'de Kaan'ın bu davranışlarını fark etti tabii ve her dakika bana bununla ilgili şeyler söyledi. Yok efendim neymiş, Kaan benden hoşlanıyormuş. Ne alakası var ya? Resmen kankasıymışım gibi davranıyor bana. Çocuk gibi hatta. Bir keresinde saçımı çektiğinde bunun benden hoşlandığı anlamına geldiğini söyledi. Bende Nihal'in kafasına yapıştırdım bir tane, hak etti. Bu günde yılbaşı ve bilin bakalım ben nerdeyim? Kaan,Koray ve Nihal üçlüsüyle birlikte yemekte. Pek hoşlanmasam da bu zamana kadar hep ailemle davetlere katıldım. Sırf onlarla beraber sıkıcı davetlere katılmamak için de Nihal'in ısrarlarını kabul ettim. Bu günde Nihal bize gelecek ve ne giyeceğimize karar vereceğiz. Normalde heyecanlanırdım ama bu sefer gideceğim yerde Kaan'da olacağı için pek umursamıyordum. İçimden gelmiyor diyebilirdim. Nihal'in gelmesine bir saat vardı bende aşağıya Suzi'nin yanına indim. Yine mis gibi kokular vardı. Suzi geldiğimi fark edince hemen gülümsedi, bu kadını gerçekten seviyordum.
- Kuzum? hoşgeldin. Dedi sıcak bir sesle.
- Hoşbulduk sultanım. Yine döktürmüşsün ve ben bu nimetlerin tadına bakamayacağım!
- Ayırırım sana kuzum benim her zaman yaparım. Ee arkadaşın gelecekti seninde ne oldu?
- Gelir bir saate kadar. Ne giyeceğimize karar verecekmişiz.
- Hmm. Ben Kaan'la gideceğinizi duydum, arkadaşsınız sanırım.
- Yaa öyle olacak. Koray'da var Nihal'in sevgilisi Kaan'ı da çağırmasak ayıp olacağını düşündüler. Saçmalık yani o olmasa da olurdu bence.
- Sen pek hoşlanmıyosun sanırım?
Dedi imalı bir ses tonuyla. Sorması bile kabahat tabii ki de hoşlanmıyorum ondan.
- Tabii ki de hoşlanmıyorum Suzi aşk olsun. Daha kaç aydır tanıyorum ki hem?
- Canım sen yanlış anladın beni, arkadaş olarak demiştim ama neyse.
Yine bir ima. Bende arkadaş olarak söyledim zaten.
- Bende arkadaş olarak söyledim zaten.
- Anlıyorum.
Dedi ve güldü.
Tam ağzımı açmış cevap verecekken kapı çaldı. Yardımcılardan biri kapıya doğru yönelince onu durdurup kendim kapıyı açmaya yöneldim. Kapıyı açtığımda sadece Nihal'i görmeyi beklerken bir tane küçük zayıf narin bir genç kız, bir tane normal standartlarda narin kızın elini tutmuş genç çocuk, onların yanında da öküz mü öküz, kalas mı kalas bir ayı vardı.
- Ay canım, al şu poşetleri elimden ne bakıyorsun öyle? Duru sana diyorum öldüm yaa.
Nihal bir anda bağırınca ürktüm tabii. Ne var sanki ne bağırıyorsun? Bu kızın içinde bir cadı yattığını düşünüyorum.
- Ha? Ya pardon tamam ver. Bu arada beyler, siz neden burasınız?
Soruma direk Kaan atladı. Sen her şeye karışmasan keşke.