Şantaj

159 8 2
                                    

Nazlı kaşlarını çatmış öfkeyle bize bakıyordu. Ben hala yaşadığım şoku atlatamamıştım. Kaan bana odaklanmış bakarken, ben Nazlı'ya bakıyordum. Kaan orada biri olduğunu fark etmemişti bile. Ellerimi sımsıkı tutuyordu. Bakışlarımı ona çevirdim, gözleri sadece bana kenetlenmişti. Ağzımı açıp tek kelime edecek gücüm yoktu, aval aval bir Kaan'a, bir Nazlı'ya bakıyordum. Bakışlarımı Kaan'dan ayırıp Nazlı'nın olduğu yöne çevirdiğimde orada olmadığını gördüm. Nazlı'yı pek umursadığım söylenemezdi, fakat bizi bu şekilde görmesi bir yandan garip hissettiriyordu. Bir yandan da hoşuma gidiyordu. Yeni yıla Kaan'ın sürpriz öpücüğü ve Nazlı'nın öfke dolu bakışlarıyla girmiştim. Kaan'dan birkaç adım uzaklaştım. Yüzünde benim kadar olmasa da şaşkın bir ifade vardı. Tabii her ne kadar şaşkın dursa da kendinden emin halini bozmuyordu. Yavaşça ellerimi ondan ayırmaya çalıştım ama daha fazla sıkarak buna müsade etmedi. Konuşacak gibi olduğunda tüm gücümle ellerimi ellerinden ayırdım. Tek bir elimi kaldırıp dudağına koydum konuşmasını engellemek için. Konuşmayacağını anladığımda elimi çekip, tüm cesaretimi topladım ve konuşmaya başladım.

"Lütfen Kaan, en azından şimdilik konuşmayalım. Sana net bir şey söyleyemem, olumsuz bir şey de söyleyemem. Bu çok güzeldi, ama şimdilik konuşmasak iyi olur."

Dikkatle dinledi beni. En azından olumsuz bir şey söylemediğim için rahat görünüyordu. Anlayışla başını salladığında tebessüm ettim.

* * * * * *

Eve geldim. Gelene kadar da ömrümden ömür gitti. Kaan'la terasta daha fazla konuşmamıştık. En son söylediğim şeyle bitmişti konuşmamız. Birlikte aşağıya indiğimizde Nihal ve Koray'ın dans ettiğini gördük. Bir kaç saat daha oyalanıp eve gelmiştik. Yine Kaan bırakmıştı beni eve. Yolculuk boyunca müzik dinlemiştik, daha sonra da vedalaştık. Günün yorgunluğunu atmak zorundaydım. Sıcak bir suyla duş aldım. Bedenimin yorgunluğu gitmişe benziyordu, ama içimde hala garip, isimlendiremediğim bir duygu vardı. İlk defa biri tarafından öpülmüştüm. Evet daha önce kimseyle öpüşmemiştim, her ne kadar insanlara tuhaf gelsede. Sevgilim oldu ama kimseyi öpmek isteği gelmedi içimden, geri çevirdim hep. Ama Kaan'ın öpmesi, nedense kızamıyordum ona. Teslim olmuştum, ondan öte yol bulamıyordum. Nazlı'nın bizi görmesi aklıma geldikçe huzursuzluğum bin kat artıyordu. Saçlarımı kuruttum, pijamalarımı giyindim ve adeta süper kahraman hızıyla yatağıma yüz üstü atladım. Biraz o şekilde durduktan sonra yorganın altına girdim. Kaan aklımdan çıkmıyordu, nasıl bir ironi bu? Rüyamda doğru dürüst yüzünü hatırlamadığım birini görüyordum, daha sonra onunla tanışıyordum ve öpüşecek bir boyuta geliyorduk. Düşüncelerimin arasında uykumun geldiğini hissettim. Göz kapaklarım ağırlaşmış, kendimi uykunun kollarına bırakacakken telefonumun mesaj sesiyle irkildim. Saat gece yarısını geçmişti ve hangi densiz bu saatte mesaj atar bilmiyordum. Telefonu elime aldığımda Kaan'dan mesaj geldiğini görmüştüm. İlk bir kaç saniye zombi görmüş uzaylı gibi ekrana baksam da mesajı açmayı akıl ettim. Kalp atışlarım bütün odayı doldurmuştu.

"İyi geceler, sevmeyi öğreten kız. Rüyanda beni gör ;)"

Bu çocuk ne ara bu kadar romantik olmuştu? Mesajı tekrar tekrar okumuştum. Sevinmediğim söylenemezdi, özellikle Kaan'dan gelmesi hayli hayli heyecanlanmamı sağlıyordu. Ona cevap vermem lazımdı, açıkçası ne diyeceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. "Sevmeyi öğreten kız." "Rüyanda beni gör ;)" göz kırpma emojisi bile kırpmış. "Ben seni çoktan rüyamda gördüm yavrum ;)" diye mesaj atmak istesem de kendimi tuttum. Sırıtıyordum, bazen kahkaha atıp bazen duruyordum.  İçim içime sığmıyordu. Kaan'a karşı ne zaman bu kadar şeyi hissettiğimi de hiç bilmiyordum. Daha fazla beklemeden cevap verdim.

"İyi geceler."

Bunca dakikadan sonra sadece bu mesajı yazmıştım. Çok soğuk bir mesajdı ama hissettiklerimi dile getirmek, şu an için kolay değildi. Telefon elimde hala ekrana bakıyordum. Her ne kadar Kaan'dan mesaj gelmesini beklesem de konuşmanın daha fazla uzamayacağının farkındaydım. Sosyal ağdaki profiline girip fotoğrafını incelemeye koyuldum. Fotoğrafı yakınlaştırıp yüzünün her ayrıntısını izlemeye başladım. Telefonun ışığı gözlerimi acıtmaya başlamıştı. Unutmadan Kaan'ın fotoğrafını telefonuma kaydettim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin