Ne kadar az yazmak istesem de 1000 kelimeden fazla oldu. Umarım sıkılmazsınız♡
Kayalıklara ulaşmamla rüzgarın getirmiş olduğu havanı içime çektim. Nemli hava ciğerlerime ulaşmasıyla tüm hücrelerime acını yaymışdı.
3 yıl sonra onu canlı görmek, nefesini yanımda hissetmek, tenini belki de tenimde hissede bilmek o kadar garip geliyordu ki bana. Aklım almıyordu. Rüya sanıyordum ama rüzgarın soğuğu tenimin buz tutmasına neden olunca anlıyordum, rüya değildi.
Kayalıklara oturarak ayaklarımı salladım denize doğru. Bakışlarım denize sabitlendi.
Burda yaşadığımız onca anı gözlerim önüne geldikce buğulanıyordu bakışlarım. Birlikte burdan denize bile atlamışdık su soğuk olmasına rağmen.
Yaşlar süzülmesine rağmen gülümsedim anılar beynime yansımaya devam ederken.
Ellerim titriyordu hiç durmadan. Gerçi bunu rüzgara bağlamak istedim bir kaç saniye ama bedenimi avucuna alan heyecan dalgasını görmezden gelmek mümkün değildi.
"Taehyung?"
Bakışlarım hemen ellerimden denize doğru çekildi.
İsmimi birileri söylüyor ve onu rüzgar kulaklarıma kadar getiriyor ola bilir miydi?
Ama ismim sadece birilerinin dilinden süzülerken hiç bir zaman bu kadar güzel seslenemezdi. Ardı ardına yaşlar süzüldü gözlerimden.
Arkamı döndüm daha fazla dayanamayarak. Yüzü.. Hiç değişmemişdi. Hala daha hiç bıkmadan hergün ezberlemek istercesine okşadığım yüzüydü.
Ayağa kalktım hızla. İkimizin de daha şimdiden kızarmış ve dolu dolu olan gözlerini birleştirdim. Ağlıyorduk sadece. Kimse bir şey demiyordu. Sessizce. Sessiz ama bir o kadar da gürültülü. Bir kaç saniye sessizlikde bile dastanlar anlatdık bir birimize.
Göz yaşlarım çeneme kadar yol çizerlerken korkakca bir adım attım ona. Titriyordum resmen ve inanın bana böyleyken değil adım atmak nefes almak bile zor gelirdi insana.
O da bana bir adım attı. Sesli bir şekilde yutkundu ardından.
'Sen bana bir adım atsan kollarına koşarak gelirim sevgilim..'
Tutamadım kendimi. Belki rahatsız olur, belki gerçekten de nefret ediyordu benden diye düşünmedim, düşünemedim. Çünkü eğer öyle bir şey yaparsam biliyordum ki koşmak bi kenara, gözlerine dahi bakamazdım ben.
Bedenlerimizi birleştirdim. Kollarım bedenini sararken göz yaşlarımın üzerindeki gömleği ıslatmasına izin verdim.
Düşündüm ya hani. O an.
Bir özlem bu kadar canını yakar mıydı insanın? Deli olacak kadar sever miydi insan? Kokusunu dahi unutamaz mıydı?
Derince kokusunu içime çektim. Çekmez olaydım.
Gözlerim doldu. Şiddetlendi ağlamam. Okyanus kokulumun sularında boğuldum defalarca kez. Nasıl anlatayım size şimdi o hissi? Boğazınızdaki yumrunu, hiç bir şey göremeyen gözlerinizi, nefes almayı unutan ciğerlerinizi nasıl anlatayım?
Sardı kollarını bedenime. Rüzgar hıçkırıklarını dudaklarından çaldı, kalbime misafir getirdi. Nefret ettim kendime. Onu böyle yaraladığım için.
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Gözlerimi kapatıp derinden nefes aldım, yine ve yine. Denize karşı oturmamızdan bu yana yaptığım tek şey buydu. Çünkü bu kadar havada bile ciğerlerime yetecek oksijeni bulamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Foolish||Taejin|Texting
Fanfiction~|Tamamlandı|~ kimtata: ~tüm yıldızları sığdırmışdık kalbimize, ve gözlerimiz içimize sığan yıldızlar yüzünden parlıyordu bakışlarımızın kesiştiği her an. ve şimdi her günüme herkese umut olan güneşin beni sinir eden ışıkları ile uyanıyorum. geceler...