~bir gece gel kapıma. ellerinde o çok sevdiğim papatyalarla. ellerinin teması ile kutsanan o papatyaları alayım, odamın bi kenarına, kalbimin de bi köşesindeki mezarlığa bırakayım onları.. bizim sevgimizin mezarı başında ağlayalım yaşayamadığımız güzel günlerin hatrına.
~~~~
Taehyung kapını kilitlemiş, evin girişinde volta atıyordu. Tamam, az önce yazdıkları istem dışı olmuş şeylerdi ama bu onun yazdıklarını yapmak istediği gerçeğini değiştirmiyordu. Tanrım, hatta deliriyordu bile diye biliriz.
Tırnaklarını yarıya kadar yemiş, doymamış, diğer yarısını yemeye koyulmuşdu. Fazla stresliydi. Yoksa buna heyecanlı mı demek gerekiyordu? Neyse ne işte, tüm bedeni alev alevdi, buz tutmuş ellerinin aksine.
Dışarıdan gelen araba sesiyle Taehyung sonunda ayaklarını durdurmuş ve birazdan açılacak olan kapıya gözlerini dikmişti. Fakat kapı onun bu düşüncelerine inat açılmak istemiyor gibiydi sanki. Gözlerini dikdiği kapı kulubu hareket dahi etmediğinde kaşları çatıldı.
Esmer çocuk sonunda dayanamayıp kapının üzerindeki küçük delikden dışarını izlemeye başladı fakat dışarıda sinek dahi uçmuyor ama Seokjinin arabası tüm heybetiyle sokakda park edilmiş şekilde duruyordu.
Biraz daha izlemeye başlamışdı ki tam arkasından bir tıkırtı ve ardından da ensesine temas eden ıslak dudaklar..
Nefesi içinde bir yere kaçmış gibi tutulduğunda elleri ve tüm bedeni titremeye başladı. Dudaklar durmadan ensesine öpücükler diziyor, eller ise iki yanından kapıya yaslı durmakla Taehyung'un orda kalan küçük boşluğa sıkışmasını sağlıyordu.
Ellerden biri esmer olanın beline değdiğinde irkilmeden edemedi. Yutkunarak arkasını döndüğünde tam dibinde duran bir adet Seokjin vardı karşısında. Bakışları bi farklı bakıyordu, koyuydu irisleri. Sanki o koyuluklarda boğmak istercesine yoğundu bakışları.
Nefesini Taehyungun tenine kazımak istiyormuş gibi bir daha yaklaşdı ve kafasını tek sığınağı oraymış gibi esmerin boyununa gömdü. Kolları onun belini bulduğunda aralarında kalan boşluk da bedenlerinin teması ile dolmuşdu.
Sadece sarılıb ikisi de bir birinin kokusunu içine çekdikleri zaman Seokjin geldiğinden daha farklı duygularla burda durduğunu farketti. Ona sarılıb kokusu ile uyumak da istiyordu ama parmaklarını da teninde gezdirmek istiyordu bi tarafdan.
İkilemde kaldığını hissettiğinde Taehyung yardımına gelmişdi onun. Esmer olan teni gecedeki bi ay misali parlayan beyaz tenli çocuğun sırtında gezdirdiği ellerini omuzuna çıkardı, ve deminden beri sık sık nefesler alarak kokusunu yoğunca içine çekdiği boyuna dudağını değdirdi. Ardından uzaklaşdı ordan. Bakışları yine birleşdiğinde bunu ilk kesen Taehyung olmuşdu.
Pembeliği gözüne takılan dudağa kaydırdı bakışlarını, ardından istemsiz bir şekilde kendisi kapılıb gitmişdi zaten.
Dudakları yavaşca dokunduğunda ikisinin de gözleri kapanmışdı. İkisi de biliyordu ya hani en güzel şeyleri görmek mümkün değildir, his edersin onu. Olay görmek değildir, göz önüne sunulan herşeyi görür fakat olay kalbinle hissetmekdedir.
Kalplerinde hissettikleri o yoğunlukla esmer olan diğerinin ensesine atarken ellerini bay omuz ise beline sarmalamışdı kollarını.
Dudakları bir birlerinin baskısı ile ezilmeye başladığında artık küçük aralarla dudaklarından ayrılıyor, ciğerlerine yetmeyen oksijeni kısa sürede içlerine çekmeye çalışıyor, ardından yine dudaklarını buluşturuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Foolish||Taejin|Texting
Fanfiction~|Tamamlandı|~ kimtata: ~tüm yıldızları sığdırmışdık kalbimize, ve gözlerimiz içimize sığan yıldızlar yüzünden parlıyordu bakışlarımızın kesiştiği her an. ve şimdi her günüme herkese umut olan güneşin beni sinir eden ışıkları ile uyanıyorum. geceler...