Part - 7

111 6 10
                                    

Önceki bölümden;

''Sorun yok Niall, sadece dinleyeceğim.'' Dediğimde tereddütle bileğimi bıraktı ve kafasını belli belirsiz tamam anlamında salladı. Kapının yanına gidip kulağımı dayamamla geriye fırlamam bir oldu. Duvara doğru savruldum ve sırtımı duvara sert bir şekilde çarptım. Ağzımdan boğuk bir inleme çıkmıştı. Kapıya doğru baktığımda, bir melek veya şeytan Niall'ın boğazından tutmuş ve havaya kaldırmışlardı. Ağzımdan fısıltıyla dökülen son kelimeler;

''Bırakın onu!'' olmuştu.

 Şimdi;

Mia'dan;

Gözlerimi etraftan gelen ayak sesleriyle açtım. Neredeydim ben? Kafamı kaldırıp nerede olduğumu anlamak için etrafa baktım. Nezarethane benzeri bir yerdeydim. Dışarıda birileri durmadan dolaşıyordu.

''Hey neredeyim ben?'' Diye bağırdığımda bir tanesi bana doğru gelmeye başladı. Demir kapının önüne geldi ve bana bakarak konuşmaya başladı.

''Biraz daha sessiz olmalısın canım.'' Dedi alaylı bir sesle. Daha sonra ise gözleri simsiyah oldu. Korkudan bir adım geriye gittim. Gözlerimde adımım ile yerinden çıkacakmış gibi büyümüşlerdi. Korkumu belli etmemeye çalışarak yeniden konuşmaya başladım.

''Siz şeytanların konuşabildiğini bilmiyordum.'' Dedim suratıma ciddi bir ifade yerleştirip.

''Bizim hakkımızda bilmediğin çok şey olmadığına eminim.'' Dedi ve gitti. O gittiğinde etrafa bakmaya devam etti. Yanımdaki mahzenden;

Mia...

Diye fısıltı ile gelen bir ses duydum. Bu sesi tanıyordum! 

''Niall, sen misin?''

''E-evet benim.'' Niall'ın iyi olduğunu duyduğumda, üzerimden koca bir yük kalkmış gibi oldum. Başımı yavaşça duvara dayadım ve rahatladığımı belli edecek şekilde nefesimi dışarıya üfledim. Birden aklıma bir şey tak etti. Eğer Niall ölmediyse Katheri ve Daniel...onlarda burada olmalıydılar. Hemen demir parmak kapıya gitti ve etrafa baktım. Tam karşımda Katherine, onun yanında Daniel vardı. İkiside baygındı. Ne yapacağımı bilmiyordum o yüzden duvara doğru gittim ve sırtımı duvara dayayıp beklemeye başladım.

Beklentim çok sürmemişti. Yakın zamanda lanet olası bir şeytan gelip Niall ve beni kaldığımız yerlerden çıkardı ve sadece kumdan olan çöl benzeri bir yere getirdi. Karanlıktı ve havayı aydınlatan şeyler ortada yanan büyük çember şeklindeki ateş ve aydı. Etrafta bir kaç şeytan ve melek vardı. Bir tanesi Niall'a yaklaştı ve başını -Niall'ın- ellerinin arasına alarak gözlerini kapatıp bir şeyler söylemeye başladı. Gözlerini açtı ama hiç bir şey olmamıştı. Ne Niall'a ne de ona. Bir süre Niall'a baktı ve konuşmaya başladı.

''Neden senin kafanın içine giremiyorum?'' Dedi sinirle ve yine aynı şekilde Niall'ın başını tuttu. Bir süre bekledi ve yeniden konuşmaya başladı.

''Çünkü kafanın içinde zaten biri var.'' Dedi ve geri çekildi ardından konuşmaya devam etti.

''Ama içindekinin ne olduğunu bilmiyorum. En iyisi seni öldürmek.'' Dedi ve sinsice güldü. Adamlara işaret ederek onu yaklamalarını söyledi. Niall korku içinde bana bakarken sadece onu gözlerimin önünden alıp götürdüklerini görüyordum. Gerisini görmeme lanet olası göz yaşlarım engel oluyordu. Birden ayağımın yerden kesildiğini hissettim. Ellerim ise gevşediğinde, meleğin ellerimi bıraktığını anladım. Hemen göz yaşlarımı silerek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bütün melek ve şeytanlar havadaydı ve bunu yapan Niall'dı! Yavaşça yere indiğimi hissettim. Diğerleri ise hala havadaydı. Niall, yanıma gelip bana sarıldı ve bir şeyler söyledi. Gözlerimi açtığımda kilise benzeri bir yerde olduğumuzu gördüm. Niall hemen bana sarılmayı bıraktı ve yeniden ortadan kayboldu. Ben daha neler olduğunu anlamadan Niall'ın Katherine ve Daniel ile geri döndüğünü gördüm. Onları fazla umursamadan koşup Niall'a sarılacaktım ki, Niall'ın geri çekilmesiyle olduğum yerde kalakaldım.

''Niall, sorun ne?'' Dedim.

''Üzgünüm canım ama Niall burada değil.'' Ne dediğini anlamaya çalışırken Katherine konuşmaya başladı.

''Kimsin sen?'' Dedi yavaşça olduğu yerden kalkarak.

''Bilmem güzellik sence?'' Dedi ve Katherine'a yaklaştı. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Katherine şaşırmış bir şekilde ona bakarken Niall, Katherine'ın yanağını avucunun içine aldı ve baş parmağıyla yanağını ovaladı. Katherine, korkmuş bir şekilde geri çekildi.

''Lanet olsun! Burada ne işin var?'' Diyerek geri adım attı Katherine.

''Senin için buradayım canım.'' Dedi Niall olmadığını düşündüğüm kişi veya şey.

''Uzun zaman önce öldüğünü sanıyordum.'' Dedi Katherine soğukkanlı davranmaya çalışarak.

''Ben kolay kolay ölmem canım. Unutma, ben hayatta kalanım.'' Dedi ve tatlı bir gülüş yaptı. Bu Niall için geçerliydi onun içindeki kişi için değil. Niall'ın gözleri birden simsiyah oldu ve eski haline döndü. Etrafa tuhaf tuhaf bakıyordu. Bu Niall'dı. Bu korku dolu bakışı tanırdım. Hemen ona koştum ve ona sarıldım. Niall'da bana sımsıkı sarılmıştı. Yüzümün ellerinin arasına alarak konuştu.

''İyisin, değil mi? Sana bir şey yaptılar mı?'' Dedi korkuyla. Az önce bedenini başkası kontrol etmişti ve hala beni düşünüyor. Bu çocuk bazen çok korumacı olabiliyor.

''İyiyim, merak etme.'' Dedim ve ona geri sarıldım. Ihım ıhım diye bir ses duyduğumuzda ayrıldık ve sesin Katherine'dan geldiğini düşünerek ona döndük. Birini unutmuyor musunuz? şeklinde baktığında ikimizde güldük ve kollarımızı ona açarak onunda bizimle sarılmasına izin verdik. Her ne kadar kötü şeyler yapmış olsa da o iyi bir kızdı.

Selam hepinize. Bölümü yazabildiğim kadar uzun yazmaya çalıştım ama morelim bozuktu. Çünkü vote sayısı çok düşük. Çok ama çok. O yüzden bu hikayeyi çok uzatmadan final yapacağım ama eğer yorum ve voterler artarsa hikayeyi devam ettireceğim. Hatta belki ikinci kitap bile çıkar :) Neyse ekmediğimiz tohumun meyvesini şimdiden düşünmeyelim. Niall'ın içindeki tür sizce ne olabilir ? Yorumda belirtin lütfen :) Vote ve yorumları okumayın.

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin