Part - 13

71 7 2
                                    

Önceki bölümden;

''Ne o? Nefes alamıyor musun? Üzgünüm tatlım seni duyamıyorum.'' Diyip onu yere sert bir şekilde bıraktım. Yerdeyken boğazını sıkmaya devam ediyordum. Devam etmek istiyordum, onu öldürmek istiyordum. Tam öldürecekken, Niall gelip beni geriye çekti. Elimi yumruk yapıp bir anda Niall'ın suratına vurmuştum. Lanet olsun!

Şimdi;

Mia'dan;

Niall, hızlıca yere düştü ve elini kanadığını düşündüğüm burnuna götürdü. Elini yavaşça burnundan çekip eline baktı. Burnu kanadığını için ilk iki parmağı kan olmuştu. Tam ona yaklaşacaktım ki, geri çekilince bende olduğum yerde durdum. Yüzüm eski halini aldığında, Miley'e döndüm. Sinirli bir şekilde konuşmaya başlamıştım.

''Nesiniz siz!?'' Diye gürledim. Miley, hafifçe sırıtmıştı. Bu beni iyice deli ediyordu.

''Ben mi, o mu?'' Diyerek ilk önce kendini ardından işaret parmağıyla Paul'u gösterdi. Daha sonra ise devam etti.

''Çünkü ikimiz farklı şeyleriz. Bilmek istiyorsan bir sandalye çek.'' Niall, burnuna peçete tıkıştırdı ve koltuğa oturdu. Bende gidip yanına oturduğumda, Miley konuşmaya başladı.

''Ben jaguar adam'ım. Ya da diğer ismiyle ve benim tercih ettiğimle, La Loba. Paul ise kurt adam. Aslında benim de kurt adam olmam gerekiyordu ama..'' Diyip duraksadı ve devam etti.

''Bir söz vardır bilir misin? Bazen dönüştüğün şey kişiliğini yansıtır. Benimki de öyle işte. Doğuştan kurt adamlarda böyle bir durum pek fazla gözükmez ki o ben oluyorum. Paul'da öyle. Genelde ısırılan bir kurt adam için geçerli bir sözdür.'' Kaşlarımı çattım ve konuşmaya başladım.

''Bekle bir dakika Daniel, bize kurt adamların sadece efsane olduğunu söylemişti.'' Hafifçe sırıtıp konuşmuştu.

''Sadece sizi korumak için söylenmiş bir yalan. Her neyse, ben işimi hallettim. Diğerleri buraya gelmeden gitsem iyi olacak.'' Dediğinde ayağa kalktı. Bende onunla birlikte kalktım ve bileğinden tutup durdurdum.

''Peki ya ben?'' Dediğimde kafasını sen ne? anlamında sallamıştı.

''Yani benim sorunum ney biliyor musun? Nasıl başkalarının gücünden faydalanabiliyorum?'' Bana doğru dönüp konuşmaya başladı.

''Sen, sihir gücü olmayan bir druidsin. Sihir gücün yok fakat, daha farklı bir şey var. Sen başkalarının gücünden yararlanabiliyorsun. Tıpkı bir wendigo gibi ama onların yemesi gerekiyor. Her neyse kendini fazla yormasan iyi olur.'' Dedi ve arkasını dönüp Paul'uda alıp gitti. Daniel ve Katherine, bana içimde bir cisim olduğunu söylemişlerdi. Ve wendigo mu? Sanırım alışmaz zor olacak. Hem bilmediğimiz çok tür var hemde Daniel'ın yalanları. Tamam ölenin arkasından konuşulmaz ama bu kadar yalanı neden söyledi ki? 

-Müziği açın.- Niall'a döndüğümde olduğu yerde oturmuş, bana bakıyordu. Yanına yaklaştım ve yanına oturup ona sarıldım. Oda kollarını bana sardı. Ardından sessiz bir şekilde konuşmaya başladı.

''Geçecek hayatım, hepsi geçecek. Sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun, kim olursa olsun kimse senin kılına bile zarar veremeyecek.'' Gözümden bir damla yaş yavaşça Niall'ın t-shirtüne düştü. Yavaşça kafamı kaldırdım ve Niall'ın yüzüyle aynı hizaya getirdim.

''Beni gerçekten bu kadar seviyor musun? Sende duydun, ben bir druidim. Bir canavarım işte.'' Dediğimde Niall'ın kaşları yavaşça çatılmıştı.

''Bir daha sakın böyle şeyler söyleme. Sen bir canavar değilsin. Sen gelecekteki bayan Horan'sın.'' Dediğinde ikimizde gülmüştük. Bana bayan Horan demesi hoşuma gitmişti. Bana doğru yaklaştı ve dudaklarımızı birbirine mühürledi. Öpücük iyice derinleşince kalkıp Niall'ın kucağına oturmuştum. Hadi ama ilk defa böyle bir şey yapıyorum. Heyecandan yapmış olabilirim ama devamını getirmem gerekiyor diye düşündüğüm için t-shirtümün eteklerinden tuttum ve havaya kaldırarak üzerimden çıkarttım. Ardından Niall aynısını yapmıştı. Öpüşmeye devam ederken Niall, boynumdan göğüslerime doğru inmişti. Ardından beni kalçalarımdan tuttu ve havaya kaldırıp merdivenleri çıkmaya başladı. Odamızın önüne geldiğimizde Niall, kapıyı ayağıyla ittirdi ve beni yatağa sırt üstü yatırıp üzerime çıktı. Bunun sonunun nereye varacağını biliyordum ama durmak istemiyordum. Niall, elini sütyenimin kopçasını açmak için sırtıma attığını sırada aşağıdan gelen kapı sesi ile ikimizde hızlıca olduğumuz yerden kalktık ve aşağıya inmeye başladık. Bu anı bozan kim ise umarım tanımadığım biridir. Aşağıya indiğimizde, gözleri kehribar rengine dönmüş ve göz altlarındaki damarlar kanlanarak belirginleşmiş Miley'i gördüğümüzde bir şeylerin ters gittiğini anlamıştık. İçeriye Paul, girmişti. Onunda gözleri mavi olmuş ve göz altındaki damarları belirginleşmişti. İkisininde alt ve üst çenesindeki köpek dişleri sivrileşmiş ve tırnakları siyahımsı ve uzun olmuştu. Bu halleri Niall ve beni korkutmuştu. Miley, bize dönerek bağırdı.

''Kaçın!''

Selam size :D Yeni yılın ilk bölümü ve yeni yılınız kutlu olsunnn :) İyi okumalar. 

Yorum ve votelerinizi unutmayın!!!

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin