~Quattro~

312 23 4
                                    

Andrew bana patronuyla konuşacağını ve daha sonra bana haber vereceğini söyledikden sonra bana ve Deni'ye birer kahve almış sınıfına gitmişti. Bizse kahvelerimizi içtikten sonra kafeteryadan çıkıp sınıfımıza yürüyorduk. Sessizliği bozan tabiki de Deni oldu.

"Senin adına çok mutluyum. Asma şu güzel üzünü. Umarım annen sana karşı çıkmaz."

"Umarım. Deni sana bir şey soracağım ama lütfen darlanma tamam mı?" kafeteryadan beri aklımda kalan soruyu ona sormam gerek.

"Tamam?" Deni'nin karşısına geçip yüzüne baktım.

"Sen Andrew'ın seni değil de beni seçmesine darlandın mı? Hani ne bileyim belki de sen isterdin o işe gitmek?"

Deni'nin yüzü birden şaşkın ifade aldı. "Öyle şey olur mu? Tabii ki de hayır. Sen benim arkadaşımsın seni kıskanıcak değilim ya? Hem o benim adımı verseydi bile ben seni yollardım. Senin hayallerini çok iyi biliyorum. Hem bende o cesaret nerden şimdiden popomu kaldırıpta çalışayım?" son söylediğine kendisi kahkaha atarken benim gözlerim dolmaya başlamıştı.

Bir şey söylemeden ona sıkıca sarıldım. Anında o da kollarını bana sardı. Yeniden nasıl iyi bir arkadaşa sahip olduğumu aklımdan geçirdim.

"İyi ki varsın canım arkadaşım. Sen olmasaydın ben ne yapardım?" gözlerimin dolduğunu fark etmemesi için kafamı kaldırıp tavana baktım.

"Asıl ben sen olmasaydın ne yapardım? Kim benim gibi çenesi düşükle arkadaşlık eder ki? Bazen bana nasıl katlandığını düşünmüyor değilim. Hem gözünün dolduğunu da fark etmemiş değilim benimkilerin de dolmasına az kaldı o yüzden hemen modumuzu yükseltiyoruz. "

"Şapşal mısın kızım sen? Sen hayatta gördüğüm en iyi arkadaşsın. "birden ikimizde kahkaha atmağa başladık. Aklıma gelen şeyle Deni'den ayrılıp ona sinsi bir bakış attım. O da bunu fark edip kaşının birini kaldırıp 'ne' der gibi bir surat aldı.

"Asıl konuya gelelim. "

"Hangi konu? "

"Andy konusu ve ya el konusu mesela?" tek kaşımı alayla kaldırıp Deni'nin gözlerinin içine baktım. Dediklerime göz devirip yürümeye başladığında kolundan tutup onu durdurdum.

"Hop hop kaçmak yok. Nereye?"

"Ya içimden geldi dedim. Ne olmuş yani?"

"Ne mi olmuş? Ne olmamış ki? Kızım sen onun elini tutunca nasıl heyecanlandığını görmedin mi? Hem sonra o da elini seninkine koydu."

"Of ya bana umut verip durma lütfen. Zaten yaptığıma pişmanım. Onun asla bana karşı bir şeyler beslemeyeceğini sen daha iyi biliyorsun."

"Mesajda söylemiştin de ağzından duymak çok başka bir şey. Ağzınla da itiraf ettin. Artık rahat ölebilirim." kahkaha attım.

"Nasıl anlarsan anla. Amma o shipin gerçekleşmiyeceğini de bilmeni isterim."

"Sen öyle san. " sinsi bir şekilde kıkırdadım ve koluna girip sınıfımıza irerledik. Sınıfa girip kendi yerlerimize geçdik.

Ders bittikten sonra kafeteryaya indik ve yerimize oturduk. Çok geçmeden Andrew da yanımıza geldi ve Deni'nin yanına oturdu. Yüzünde büyük bir tebessüm vardı. Deni ile bir-birlerine bakıştıktan sonra Andrew'ın yüzü bir şey hatırlarmış gibi bana döndü.

"Müjdemi isterim. Yarın için iş randevu aldım."

Deni ile ikimiz de mutluluktan çığlık atdığımızda kafeteryadaki bazı insanların bize ters bir bakış atmasına sebep olmuştuk. Ama bu bizim umrumuzda mıydı? TABİİ Kİ HAYIR.

Steps To Happiness | Shawn Mendes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin