Dinner

501 35 54
                                    

Ertesi gün Tony öğlene doğru uyanmış ve kendini mutfakta bulmuştu. Masa yine kurulmuş ve bir sürü şey hazırlanmıştı.

Stephen koltukta oturmuş kitap okuyordu. Gözlerini kitaptan ayırmadan Tony'e seslendi.

"Onları yemen için hazırladım Tony. Yemezsen zorla yediririm."

Tony buna göz devirip duyduğu sesin sahibine doğru ilerledi, karşısına oturdu.

"Ne okuyorsun?"

Stephen yine gözlerini kitaptan ayırmadan konuştu.

"Büyü ile alakalı şeyler."

Tony anladığını belli eder şekilde başını salladı.

"Ben de büyü öğrenebilir miyim?"

Gelen ani soruyla Stephen sonunda kafasını kitaptan kaldırmış ve Tony'e bakmıştı.

"Neden sordun? Büyü yapmayı öğrenmek mi istiyorsun?"

"Yiiooo hayır. Sadece merak ettim. Yani sadece seçilmiş kişiler mi yoksa herkes mi büyü öğrenebiliyor?"

"İsteyen herkes öğrenebilir ama isteyen herkese büyü öğretemeyiz Tony. İnsanlar gücü severler güce sahip olup yönetmek isterler. En iyisi olduklarını zannederler ve birçok kötü şeyler yaparlar."

"İyi insanlar?"

"İyi insan diye bir şey yok Tony. Sadece iradesine sahip olabilen insanlar var. Herkesin içinde hem kötülük hem iyilik var sonuçta. Yani kimse tamamen ne iyi ne de kötüdür."

"Sen böyle zeki zeki anlatınca ben bir hayran oldum sana ha. Zeki insanları çok seviyorum."

"O zaman neden kendini sevmiyorsun Tony?"

"Ne?"

Aralarında bir süre sessizlik olmuştu.

"Bu dünyada beni kendimden çok seven yoktur Strange." dedi gülmeye çalışırken.

"Hayır öyle değil. Kendini beğenmiş gibi davranıyorsun herkes seni egolu olarak görüyor böylece sen kendine olan nefretini ve özgüvensizliğini saklıyorsun, değil mi?"

Tony başını eğdi. "Büyücüler beyin okuyabiliyor mu?" diye mızmızlandı.

"Hayır Tony okuyamıyoruz. Sadece seni tanıyorum. O gün 14.000.605 olasılık gördüğümde hepsinde seni de izledim. Nasıl biri olduğunu anlamam için emin ol ki yeteri kadar şey gördüm."

Tony bu konuşmadan rahatsız olduğunu belli edercesine oturduğu yerde kıpırdadı. Ardından gülerek kalktı.

"Pekala! Ben senin hazırladığın şeyleri yiyip biraz çalışayım."

Ardından hızla mutfağa gidip derin derin nefes aldı ve masaya oturup bir şeyler atıştırdı. Yemeyi bıraktığında -ki bu 5 dk falan sürmüştü- kalkıp masadan birkaç şeyi kaldırdı ve laboratuvarına doğru ilerlemeye başladı.

"Hey Tony! Üzgünüm... Seni üzmek istemedim."

Tony içten bir şekilde gülümseyerek cevap verdi karşısında duran uzun adama.

"Sorun değil, Strange. İlk başta bu garip hissettirse de sanırım iyi bir şey. Beni gerçekten iyi tanıyan birinin benim yanımda olması. Teşekkür ederim."

"Bu arada Peter'a okuldan sonra buraya çağırdım sorun olur mu?"

"Tabiki olmaz. Çok sevindim! Özlemiştim onu da."

"O gelene kadar bir şeyler yapmaya ne dersin? Gelmesine birkaç saat kaldı belki yiyecek bir şeyler hazırlarız?"

Tony gözlerini kocaman açtı ve işaret parmağıyla kendini işaret etti.

"Benimle birlikte yemek hazırlamak mı? Kafayı sıyırmışsın sen... Ben 3 saatte bir yumurtayı anca bitirebilen bir insanım..."

Stephen onun tepkilerine ve söylediği şeylere gülüp elinden tutmuş ve onu mutfağa götürmüştü. Etrafı büyü ile topladıktan sonra Tony'e dönmüştü.

"Ne yapalım istersin?"

"Kararı ben mi veriyorum? Eğer öyleyse kesinlikle mutfakta sex yapmam Strange."

Stephen gözlerini kocaman açıp Tony'e bakmıştı.

"Yemek olarak diyordum... Aklından neler geçiyor öyle..."

"Ha ş-şey bilmem."

Stephen kahkaha atmış ve onu sandalyeye oturtmuştu.

"Pekala sen burada oturuyorsun ben de yemek hazırlıyorum."

Tony kafasını aşağı yukarı "tamam" dediğini anlatmaya çalışırcasına salladı.

O orada yaklaşık iki buçuk - üç saattir yemek yapan adamı öylece izledi ve canı da hiç sıkılmadı.

Yemekler hazır olduğunda Tony kalktı ve Stephen'a masayı hazırlamasında yardım etti.

Çok da geçmeden cama vurma sesi geldi. Tony gülerek sese doğru gitti ve Stephen da onu takip etti.

Tony'nin de tahmin ettiği gibi Peter gelmişti. Camı açtı ve içeri girmesine izin verdi. Peter onlara selam verip hızlıca tuvalete gitti ve üstünü değiştirip onların yanına döndü.

"Neden tanıdığım hiç kimse normal değil?" diye isyan edercesine konuştu Stephen.

Peter ve Tony onun bu haline gülmüştü.

"Üzgünüm çantamda kıyafetlerim vardı ben de hemen üstünü değiştireyim diye hızlı selam verip kaçtım."

"Sorun değil evlat." dedi ve güldü Tony.

Stephen olumsuzca kafasını sallayıp "hadi masaya" dedi.

Üçü de masaya oturdu, sohbet etmeye başladı.

"... ve böyle işte. Flash artık benimle uğraşmıyor."

"Aferin evlat!"

Stephen onların bu halini gülerek izliyordu.

"Şey Mr. Stark ayrıca ben May halamdan burada kalmak için izin almıştım. Belki sizinle birlikte çalışmalarınızı incelerim diye. Çok merak ediyorum da nasıl çalıştığınızı... Burada kalabilir miyim?"

Tony de bu teklifi tabiki seve seve kabul etmişti.

Neden bilmiyorum ama bu bölümü sevdim eheheh. Umarım siz de seversiniz 💕

Diğer bölüm ilhamım ne zaman döner bilmediğim için erken de gelebilir geç de. Eğer geç gelecek olursa şimdiden özür dilerim.

When I Close My Eyes || •Ironstrange•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin