3.Bölüm

157 7 0
                                    

Yağmur

Oğuzhan ve Eser'in yanından ayrıldım ve evime girdim evimin her köşesinde açılmayı bekleyen koliler vardı ama benim üstümü değiştirip yanlarına gitmem gerekiyor. Aslında arayıp söyleye bilirdim evi toplamam gerektiğini söyleye bilirdim ama nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı hemen gitmek istiyordum. O yüzden üstümü değiştirip evden çıktım. Sokak kapısına gelince Oğuzhan'ın dediği geldi aklıma bende sağıma ve soluma bakıp karşıya geçtim ama yüzümde garip bir sırıtmayla.

Kapı ziline basıp beklemeye başladım ve hemen kapı açıldı sanki beni bekliyormuş gibi kapıda Oğuzhan'ı görünce gülümsedim o da gülümsedi ve birlikte içeriye geçtik.

Oğuzhan

Eser ile eve girdik. İlk işimiz üstümüzü değiştirmekti. Benim evimde İbrahim'in ve Eser'in de kıyafetleri var çünkü sürekli bir aradayız. Giyindikten sonra etrafı toplamaya başladık doğrusu başladım.

Oğuzhan: Eser, abi yardım etsene ya.

Eser: Ben de burada boş durmuyorum herhalde Oğuz.

Oğuzhan: Öyle mi ne yapıyosun Eser.

Eser: Düşünüyorum.

Oğuzhan: Düşünüyorsun öyle mi ne düşünüyorsun?

Eser: Yağmur'u nasıl uyutmayız onu düşünüyorum.

Oğuzhan: Buldun mu bari?

Eser: Buldum, tabu oynamak çok iyi bir fikir hem uzun zamandır oynamıyorduk nasıl fikir ama.

Oğuzhan: Bütün gece boyunca sadece tabu mu çok güzel bulmuşsun aferin, bravo.

Eser: Daha iyi bir fikrin varsa söyle onu yapalım kardeşim var mı?

Oğuzhan: ...

Eser: Bu durumda tabu oynamak en iyi fikir sayıldı.

Eser ile salonu toplamak ölüm gibiydi. Hiçbirşeye yardım etmedi. Bütün evi tek başıma toplamak zorunda kaldım. Kapı'nın zilini duymamla gereksiz bir hızla kapıya koştum niye koştum ben ya. Kapı'nın açılması ile gülen yüzlü bir Yağmur karşıladı beni onu öyle görünce bende gülümsedim.

Oğuzhan: Hoşgeldin

Yağmur: Hoşbuldum.

Oğuzhan: Gel geç.

Yağmur yine gülümseyerek içeri geçti salonun yerini gösterdim o içeri geçerken kapının önünde düşündüm. Beni görünce niye sürekli gülümsüyor? Yoksa, saçmalama Oğuz. Aklımdaki düşüceler ile içeri geçtim gerçekten böyle birşey olabilir miydi?

Eser: Nasılsın güzellik iyi misin?

Yağmur: İyiyim.

Eser: Oğuz ben acıktım yemek yapsana be.

Oğuzhan: Oğlum bi dur hemen acıkıyorsun sende be.

Eser: Ne yapıyım aç mı kalam iyi tamam ben aç kalam ölem tamam peki sen bilirsin tamam.

Oğuzhan: Bak bak bak triplere bak triplere kal kendin yap yemeğini be.

Eser: Gel taş-kağıt-makas kaybeden yapar yemekleri.

Oğuzhan: 3 olan kazanır.

Eser: Tamam.

Eser       Oğuzhan
  1                  0
  1                  1
  2                  1
  3                  1

Eser: Yes bee hadi Oğuzcum yürü bakalım doğru mutfağa yap bi makarna bakalım.

Yağmur: Bende yardım ediyim bari.

Oğuzhan: Olur mu öyle şey otur sen.

Ne kadar desemde ikna edemedim. Birlikte mutfağa geçtik.

Yağmur: Makarna nerede?

Oğuzhan:  Şu dolapta.

Dolap biraz yukarıdaydı. Kettle su koyarken Yağmur almaya çalışıyordu ama fazla yüksek geldi sanırım. Yanına gidiyordum ki zeminden dolayı Yağmur'un ayağı kaydı ve ufak bir çığlık attı. Son anda belinden yakaladım. Burun buruna gelmiştik. Gözleri o kadar güzeldi ki sabaha kadar bakabilirdim. O sırada içeri Eser geldi.

Eser: Hobaa yanlış bir zamanlamaydı sanırım.

Hemen toparlandık.

Oğuzhan: Eser yürü İbo'yu ara nerde kaldı bu.

Eser: Yoldaymış ama arayayım da gelmesin bari.

Oğuzhan: Eser kendine sövdürtmeden git şurdan.

Eser: Aman tamam be.

Eser içeri gitti. Biz Yağmur ile hâla burdaydık. Göz göze gelemiyorduk sanki göz göze geldiğimizde bazen gözlerimizi kaçırıyorduk bazen de gülümsüyorduk. Kapı çaldı ve Yağmur açmaya gitti.

Yağmur: Hoşgeldin İbo.

İbrahim: Hoşbuldum sen de hoş geldin bu arada.

İbrahim mutfağa yanıma geldi ve tokalaştık. Eser içerden bağırdı.

Eser: İbow gel gel mutfak çok sıcak sen buraya gel.

İbrahim: Ne diyo olum bu burası hiç sıcak değil ki.

Oğuzhan: Açlıktan kafayı yedi sonunda.

İbrahim: Neyse ben içerdeyim.

İbrahim yanımızdan gitti. Zaten makarnalar da pişti. Tabak almak üzereydim ki Yağmur da benimle aynı anda hamle yapınca ellerimiz üst üste geldi. Birbirimize bakıp utanarak elimizi çektik. Tabakları ben aldım ve içeri geçtik. Kapıdan girdigimizde ikiside bize bakarak sırıtıyorlardı. Yağmur lavobaya gitti.

Oğuzhan: Abi ne sırıtıyonuz ya.

İbrahim: Hayırlı olsun kardeşim.

Eser: Nasıl yakaladım ama sizi.

Oğuzhan: Abi kesin şunu yok öyle birşey.

Yağmur lavobadan gelince yemek yedik. Eser ve İbrahim bize sırıtmaya devam ediyorlardı. Karşımda İbrahim oturduğu için bacağına vurdum bi tane. Yağ tulumu mübarek hiçbirşey hissetmedi. Yemek yedikten sonra Yağmur ile masayı topladık. Tabikide yardım etmediler.




Bir aşk meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin