↓↓↓
Sabahleyin erkenden kalkmaktan nefret ediyorum. Okula gitmekten nefret ediyorum . Okuldan nefret ediyorum. Zaten okula da bir tek Uçhan için gidiyorum Ah Uçan . Bi koyucam Uçucan . Uçan demişken , ah Uçhan seni seviyorum. .Aslında Yekta ile problem yaşamasan ve Aksen’de gönlün olmasa iyi çocuksun. Ama Yekta ile problem de yaşıyosun Aksen’i de seviyosun. Gerizekalı çocuk seni.
Yataktan kalkarak tuvalete doğru yürüdüm. Aynadaki yansımam pek iç açıcı değildi. Karmakarışık saçlarım , morarmış gözlerim ve salyalı ağzım. Ben şimdi Uçhan’a kızıyorum beni beğenmediği için falan da çocuk haklıymış yani. Bu tipe hangi gerzek bakar ? Çocuğun karşısına bakımlı bir şey olarak çıkıyorum ama evlendiğimiz ilk sabah direk boşar beni çocuk haklı olaraktan.
Tipimi biraz da olsa düzelterek aşağıya indim , kıyafetlerimi giydim , yemeğimi yedim ve çantamı hazırlamak üzere odama geri çıktım. Çantamın içine kitaplarımı koyduktan sonra yanına iki tane oklava koydum. Evet oklava. Biri benim diğeri Aksen’in. O Yekta’ya ben Uçhan’a fırlatır dururuz. Ve bir okul günü oklavalar havada geçer gider.
Telefonumun zil sesi ile hemen mesaj bölümünü açtım. Uçhan mesaj atmıştı. Gülümsedim ve yazdığı mesajı okumaya başladım.
“Seni seviyorum sen hayatımın aşkısın. Bunu yüzüne söyleyemediğim için mesaj olarak yazdım ah tanrım sen çok güzelsin ve ben seni seviyorum . Ne Aksen’miş sen varsın benim yanımda. Herkes gitsin sen kal yeter bana. Seni gerçekten çok se…” Cidden hala okuyor musunuz? Uçhan böyle bir şey yazar mı? Öküz , hayvan , mal , odun .
“Bugün birlikte gideriz. Arabam aşağıda seni bekliyorum . 5 dakikaya inmezsen giderim. Hadi süren başladı . Bide saçını başını düzelt yanımda orangutan gibi kalma.”
İşte Uçhan’ın mesajı . Ben boşuna sövmüyorum bu hayvana.
Hızlıca ayağıma babetlerimi geçirdim ve aşağıya indim. İşte o lüks arabasıyla oradaydı. Hızlıca kapıyı açıp aynı bir hayvan gibi içine girdikten sonra kapıyı bir dana gibi kapadım.
Uçhan’ın kaşları çatılmıştı . “Ne oldu?” diye sordum ona. “Seni arabamla bırakma inceliğini gösteriyorum ama sen hızlıca kapıyı açıp , hayvan gibi içeriye girip bir dana gibi kapıyı kapatıyorsun. Bumudur inceliğimin karşılığı?” diye sorduğunda “Evet.” Diyip iyice arkama yaslandım.
Uçhan oflayarak arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Radyoyu açtıktan sonra “Bu şarkı sana gelsin yarim!” diye bağırdı . Gülümseyerk şarkıyı beklemeye koyuldum . Ah çok romantik ban ithaf etti şarkıyı resmen . Bana bana Yarenine. Sanırım oda benden hoş…
Acayip hayvanlara benziyirsen.
Acayip hayvanlara benziyirsen.
…
Gerçekten mi? Ciddi misiniz? Bu şarkı mı? Çıka çıka bu şarkı mı çıktı?
Uçhan’ın kahkahaları arabayı sararaken suratımı astım . Şarkının bitimine yakın “Sırada’ki şarkıda sana girsin Uçhan!” diye bağırdım .
İsmail Yk’dan Allah belanı versin sesleri yükselirken hafifçe kahkaha attım . Açıkçası anırdım . Herneyse…
“İyide ben sana ithaf edicektim o kadar ayarlamıştım şarkı…” Sözünü bitirmeden “Ne yani sen bu şarkıları kendin mi ayarladın? Beni sinir etmek için?” diye sordum tekrar kaşlarımı çatarken. Uçhan dudağını ısırıp bir küfür mırıldanınca çantamdaki oklavayı bir hamlede çıkarıp Uçhan’ın kafasına vurdum. “Hey araba kullanıyorum!” diye bağırdı Uçhan. Bende ona karşı “Sağa çek!” diye bağırdım.
Uçhan arabayı sağa çeker çekmez yine kafasına üst üste oklava darbeleriyle vurmaya başladım.
Arabadan kendini zorla atan Uçhan gibi bende arabadan çıktım ve oklava fırlatma işlemini dışarıda devam ettirdim.
Bir anda etrafı magazinciler sardı işte şimdi karizman çizilecek Uçhan Onat.
Bu halimiz televizyona çıkınca nasıl hissedeksin bakalım?
Kafasına birkaç tane daha darbe indirdikten sonra sinirim bittiği için arabaya geri bindim.
Uçhan ise yolun ortasında magazinciler tarafından sorguya çekilmişti.
Etrafı izliyor gibi görünsemde aslında bir kulağım da Uçhan’daydı. Yaptığı açıklamayı merak ediyordum.
“Uçhan bey sizi oklavayla kovalayan hanım efendi sevgiliniz miydi? Oklavalara nasıl dayandınız çok sert vuruyordu?”
diye gelen soruların cevabını onlardan çok ben merak ediyordum o yüzden etrafı izlemeyi kesip Uçhan’a döndüm. Araba çok uzakta olmadığı için sesleri geliyordu.
“Hayır sevgilim değil. Ama bu çatlak kızı seviyorum galiba. Oklavalar acıtmadı . Çok sert vurmadı . Bana kıyamadı.” Diyerek yanıma gelirken gözlerime bakıyordu. Ne kadar vursamda kıyamadığım doğruydu. Ne olursa olsun sevdiğim.
10 YIL SONRA
“Anne babama vurduğun oklava çok güzelmiş.” Dedi Eylül. Babası ile eski anıları konuşurken bulmuştuk birbirimizi yine . Evet Uçhan ile evlenmiştim. Aksen’i seviyor gibi gözükse de bana duygu besliyormuş kerata. Hiçte belli etmiyordu. Taki o günden sonra. Haberlere sevgilim olarak çıkmıştı Uçhan. Bu durumdan şikayetçi miydim ? Tabiki de hayır. Tabi Uçhan oklava kısmını saymadan daha fazla seviyordu bu hikayeyi ama ben her türlü seviyordum. O oklavayı hatıra olarak saklamam ise başka bir tuhafık. Ama bizim normal olduğumuzu söyleyen de kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annemin Gelini Olur Musun? (Fanfic)
FanfictionBiricik Özlemciğimizin yazdığı AGOM?un hayranları tarafından yazılmıştır. Keyifli okumalar...