Kübra'nın Fanfic'i

815 28 19
                                    

Salona giderken tek düşündüğüm bugün bu evin ne kadar dağılabileceği ve toplatmak için Yekta'ya hangi yöntemi uygulayacağımdı. Bugün fenerbahçe-galatasaray maçı vardı! Aklıma geldikçe sabırsızlanıyordum maç için. Akşama Hazeller, Tamer ve sevgilisi gelecekti, hep birlikte maç izleyecektik. Oğlum ve babası sağolsun akşam için her türlü hazırlığı yapmışlardı. Biri galatasaraylı biri benim gibi fenerbahçeli olmasına rağmen el ele verip hazırlık yapıyorlardı. Ne sandınız tabii ki oğluşumda annesinin tuttuğu takımı tutacaktı. Babasına karşı olması küçüklüğünden belliydi zaten.

Eski anılar aklıma gelince yüzümde tebessüm oluştu. Yektayı bana yaklaştırmamak için yapmadığı şey kalmamıştı. Bu konuda babamla iyi anlaşıyorlardı. Söylediği ilk kelimenin de "yeyda" olması sonucu Yekta Efkanın Canerle oynamasını yasaklamak istemişti ama Caner karşı çıkıp konuşmaya başlayınca Yekta dayanamayıp 'kendine benzetmediğin sürece oynayabilirsin' demişti.

"Neye gülüyorsun hayatım?" Yektanın sesiyle kendime geldim.

"Efkanın küçüklüğü geldi aklıma. Yeyda demesi.." sesli bir şekilde güldüm.

" Canerle oynarsa olacağı buydu zaten. Kendi çocuğunun ilk söylediği kelime Canan olsunda görsün o zaman." söylediği cümle üzerine kahkahamı tutamadım. Dayanamayıp Yektada benimle birlikte gülmeye başlamıştı. Onunda aklına Canerin sırf kısır yemek için kadın kılığına girip yaptıkları gelmişti anlaşılan. O gün şişman kadına karşı yaptıkları gelince aklıma gelince kahkaham daha da arttı.


Zümra'nın - Hazelle Caner'in kızı- ilk söyleyeceği kelimeyi daha çok merak ettim. Caner baba demesi için elinden geleni yapıyordur şimdi. Hazele de acımıyor değilim hani, canım arkadaşım iki bebekle birden ilgileniyordu. Gerçi Yektanında bebekten bir farkı yoktu. Efkanla bazen anlaşıyor gibi oluyorlar bazen Efkan ters davranıyor bazen de gözlerimi yaşartacak derecede baba-oğul ilişkisi oluyordu aralarında. Değişik hallerini ben bile anlayamıyordum.

Çerezler, içecekler, maç ortamı, hepsi tamamdı. Kapının çalmasıyla açmak için kapıya ilerledim. Hazeller gelmişti.

"Hoşgeldiniz." diyerek Zümra'yı kucağıma alıp onların geçmesi için kenara çekildim. Onlar salona geçerken bende Zümra'yı öpüp kokluyordum. Çok güzel kokuyordu ve ben bebek kokusuna bayılıyordum. Bebek kokusu deyince aklıma adaşım geldi, aksen bebek. Yektayla çekindiğimiz fotoğraf hala duruyordu aile albümümüzde.

"Ee konuştu mu hiç Zümra?" Yekta'nın sorusuyla Caner'in yüzü düştü birden.

"Hayır. Hala baba demedi."

Çocuk bir yaşına geldi neredeyse ama hala anlayabileceğimiz tek kelime etmemişti. Anlayamadığımız sesler çıkarıyordu sadece.

"Babaaa! Hadi maç başlayacak!" Efkanın seslenmesiyle neredeyse duvarın yarısını kaplayan televizyonu maçı izleyebileceğimiz şekilde ayarladılar. Yekta Caner ve Efkan televizyonun karşısındaki büyük koltukta, bende Hazel'le yan taraftaki ikili koltukta oturup sohbet ediyorduk. Zümra da kucağımda sakin sakin bizi dinliyordu. Kapı çalınca açması için Efkana seslendim.

"Efkaan! Tamer amcanlar geldi, kapıyı açar mısın?" Kapıdan Tamer'le Nisa el ele girince gülümsedim. Sonunda Tamer de bulmuştu kendine göre birini.

"Selam millet. Biz geldik." Caner Tamer'in sesini duyunca "Kardeşim!" diyerek üstüne atladı. Kaç yıl geçerse geçsin Caner yine aynı Canerdi.

Hepimizle sırayla selamlaştıktan sonra onlarda yerine geçti ve maç başladı. Hepimiz pür dikkat maçı izliyorduk.

***

Maçın bitmesiyle evde çığlıklarla sevinç dansı yapmaya başladık. Yekta ve Tamer de kenarda yenilmişlik duygusuyla bizi izliyorlardı. Tabii ki Fenerbahçe almıştı maçı. Tezahüratlarımızla evi ayağa kaldırmıştık resmen. Fenerbahçe kazanınca içim ayrı bir mutlulukla doluyordu.

Biz böyle sevinirken "Ahh!" sesiyle gözlerimizi Caner'e çevirdik. Sevinçten takla atarken kafasını çarpmıştı. Olayın şokunu atlatamamış olsa gerek garip garip bakışlar atıyordu etrafa. Yekta ve Tamer kahkahalarla gülüyorlardı Caner'in bu haline. Sevinebilecek bir şey bulmaları ne hoş.

Biz böyle gülerken Tamer bizi susturup bir şey açıklayacağını söyledi. Nisa'nın yanına gidip elini tuttu. Ortam sessizleşti, hepimiz Tamer'in konuşmasını bekliyorduk.

"Biliyorsunuz Nisa'yla uzun süredir birlikteyiz ve birbirimizi çok seviyoruz." diyerek Nisa'nın gözlerine baktı. Nisa da ona gülümseyerek bakıyordu. Evet anlamında kafa salladık. Bunu hepimiz biliyorduk. Konuşmanın devamını merak ettiğimizden dinlemeye devam ettik.

"Biz... Evlenmeye karar verdik!" diyerek elindeki davetiyeyi havaya kaldırdı. Hepimiz sevinçten çığlık atıyorduk evde. Demek tarih bile almışlar hemde davetiye bastırmışlar! Çok mutlu olmuştum!

Tamer ve Nisa'yla tek tek sarıldık ve tebrik ettik. Sonunda Tamer de evleniyordu. Herkes mutlu bir yuvaya sahip olmuştu artık.

Kucağımda Zümra'yla geri yerime oturduğumda Zümra'nın konuşmaya çalışıp garip garip sesler çıkardığını farkettim.

"Sshh sessiz olun. Zümra konuşacak sanırım." söylediğim cümle üzerine Caner koşarak yanıma gelip benin kucağımdan kendi kucağına aldı Zümra'yı.

"Hadi meleğim baba de. Baba diyeceksin bak ba-ba. " Caner baba demesi için Zümra'ya heceleyerek söylüyordu. Heyecanla konuşmasını bekliyordu.

"Baa.." Zümra ilk heceyi söyleyince hepimiz etrafına toplanmış merakla devam etmesini bekliyorduk. Caner de sürekli heceliyordu baba kelimesini.

Zümra bir süre durdu, hepimize göz gezdirdikten sonra babasına baktı bir süre. Konuşmak için ağzını araladı ve

"kısıy"

dedi. Caner ve Hazel şok olmuş bir şekilde bebeklerine bakarken biz kahkahalara boğulmuştuk bile.

Annemin Gelini Olur Musun? (Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin