Sahile vardığımız da boş şezlonglara doğru ilerlemeye başladık. Denize girmeye niyetimiz yoktu. Zaten hava da denize girebilecek kadar sıcak değildi. Gerçi ben istesem de giremezdim. Şezlonglara gelince Hoseok'un yardımıyla şezlonga oturdum. Taehyung tam da yanımda ki şezlonga oturmuştu. Ben ondan kaçmaya çalıştıkça dibim de bitiyor gibiydi. Herkes şezlonglara kurulunca ne yapıcağımızı konuşmaya başladık.
"Bence içecek alıp sohpet edelim."
Hoseok'un fikrine karşı sadece "eh, tamam" gibi sesler çıkınca beğenilmediği anlaşıldı. Jungkook gözlerinin içi parlıyan bir şekilde ortaya atıldı.
"Bence ayaklarımızı suya sokalım, biraz suda zaman geçirelim. Sonra da dondurma alır ve güneşin batışını izleriz."
Fikir güzeldi. Akşama kadar bu şezlongta uyuyabilirdim. Başka fikir olmadığı için Jungkook'un dediğini yapmaya karar verdik. Herkes suya girmek için ayaklandığı sırada Hoseok ve Taehyung hiçbir şey yapmadan oturdular. Hoseok'un neden oturduğunu biliyordum. Beni yalnız bırakmak istemiyordu. Ona doğru döndüm.
"Hoseok sakın benim için burda oturmaya kalkma. Kalk git denize bende kafamı dinliyim."
Sözlerim üzerine Jimin biraz güldü. Hoseok itiraz etmek için ağzını açmıştı ki Taehyung konuştu.
"Merak etme Hoseok hyung ben burdayım. Bugün hiç denize girmek istemiyorum Yoongi hyung ile burda dururuz"
Adımı söylediğin de biraz garip hissetmiştim. İsmim ilk defa bu kadar güzel gelmişti kulağıma.
"Hmm, peki madem. Sen burdaysan gidebilirim."
Onlar denize doğru ilerlerken bende arkama yaslandım. Sürekli ona bakmak istiyordum. Bu isteğimi bastırmak ister gibi kapattım gözlerimi. Biraz uzansam çok iyi olurdu. Şezlonga biraz daha yayıldım ve gözlerimi kapattım. İkimizde sessizdik. 20-25 dakika sonra tam uykuya dalıcaktım ki sessizliğini bozdu.
"Ne zamandır böylesin?"
Sorduğu soru ile gözlerimi açtım. Ona bakmak istemiyordum ama gözlerim bana inat eder gibi sürekli ona kayıyordu. Gözlerime karşı direkmekten vazgeçtim ve ona döndüm. Kahveleri yine parlıyordu.
"2 aydan beri. Bir kavga da bıçaklandım ve sonra da böyle oldum."
Tepkisini merak ettiğim için gözlerimi yüzünde gezdirdim. Ağzı hafif aralandı sonra da gözleri biraz büyüdü. Benden böyle bir şey beklemiyordu. O beni piyano çalan çok iyi yetiştirilmiş zengin çocuklardan biri sanıyordu. Boş gözlerle ona baktığımı görünce yüzünde ki şaşkın ifadeyi yok etmek için gülümsedi. Bu gülüş içinden gelmemişti samimi değildi. Bir konuda yanılmışım. Ona tebessümün her şekli yakışmıyordu. Ona içten gelen tebbesümün her şekli yakışıyordu. Tam önüme dönüceğim sırada gülümsemesi içten bir hal aldı. İşte bu gülümseme ona çok yakışmıştı diğerinin aksine.
"Peki düzelme ihtimalin yok mu?"
Tam cevap vericeğim sırada bizimkiler geldi. Elleri dondurma doluydu. Kesin Jungkook gitmişti almaya. Ondan başkası bu kadar abartamazdı.
"Taehyung-ah senin için full kakaolu aldım."
Jimin'in heycanla söylediği sözler üzerine Taehyung tebessüm etti. Gözlerimin hâlâ onda olduğunu fark edince önüme döndüm.
"Teşekkür ederim."
Hoseok bana karışık bir külah uzatınca bende ona gülümseyip teşşekkür ettim. Jimin şezlonga oturunca Jungkook hemen yanına oturdu ve elini beline doladı. Birbirlerine bakınca hafifçe güldüler. Jungkook ona kendi dondurmasını uzattı. Tam birbirlerini bulmuşlardı. İkisi de birbirine benziyordu. Onları izlediğimi fark edince biraz utandılar. Hafifçe gülümsedim. Daha fazla utanmasınlar diye önüme döndüm. Herkes dondurma yemeye dalmıştı. Ortam sessizdi. Sessizliği bozan Hoseok oldu.
"Taehyung ile nasıl tanıştınız?"
Jimin gözlerini Jungkook'tan çekti ve Hoseok'a döndü.
"Çok afili bir tanışma değil. Orta okuldan beri aynı sınıftaydık. Öylece en yakın arkadaş olduk."
Hoseok anladım dercesine kafa salladı. Bu sefer soru soran taraf Jimin oldu.
" Peki siz nasıl tanıştınız?"
Hoseok cevap veriyordu ki bizim heycanlı Jungkook'umuz atladı.
" Hoseok ve Yoongi hyung aynı mahallede kalıyorlardı ordan tanışıyorlar. Ben ise Yoongi hyung ile şans eseri tanıştım. Bir kavga da dayak yiyordum. Sonra Yoongi hyung geldi ve beni kurtardı. Tıpkı bir kahraman gibiydi."
Jimin duyduklarına karşı biraz şaşırdı. Gözlerim Taehyung'a kaydı. Onun yüzün de şaşkınlıktan çok merak vardı. Neyi merak etmişti ki? Taehyung bana baktı. Hâlâ merak vardı suratında. Kulağıma doğru eğildi.
"Jungkook'u kurtardığın kavgada mı bacaklarını kaybettin?"
Kulağıma çarpan nefesine karşı koymak çok zordu. Kalın ses tonu fısıldarken tapılası bir hâl alıyordu. Hâlâ meraklı gözleri üzerimde dolanıyordu. Kafamı sağa sola salladım. Yüzünde ki merak gitti. Rahatlamış bir hâli vardı. Sesi sayesin de yeterince hipnotize olmuştum. Dahasına gerek yoktu. Bu yüzden gözlerimi gözlerinden çektim ve önüme döndüm.
3 saat civarında sohpet etmiştik. Daha doğrusu etmişlerdi. Ben arada katılıyordum o kadar. Önümde ki koladan bir yudum daha aldım. Dondurmalar bittiği için içecek almıştık. Yavaş yavaş güneş batmaya başlamıştı. Konuşmayı bırakıp güneşi izlemeye başladık. Jungkook ayaklandı ve Jimin'e elini uzattı.
"Suda yürüyerek bu anı izlemek ister misin?"
Jungkook'un kibar sorusuna karşı Jimin güldü ve ayaklandılar. Jimin bize doğru döndü.
"Siz de gelebilirsiniz."
Gitmek gibi bir niyetim yoktu. Zaten istesem de gidemezdim. Şezlonga iyice kuruldum ve güneşi izlemeye başladım. Hoseok ayaklandı.
"Taehyung burda olduğuna göre gelebilirim. Hem size resim çekerim. Güzel resim çekerim."
Diyip göz kırptı. Jungkook yalnız olamadıkları için biraz bozulmuştu. Belli etmemeye çalışıyordu ama ben anlamıştım. Onlar uzaklaşırken göz ucuyla Taehyung'a baktım. O da benim gibi yayılmıştı.
"Bence yok."
Beklenmedik anda söylediğim sözleri anlamamıştı.
"Efendim?"
Kahve gözleri batan güneşin ışığı altında çok güzeldi. Gözlerimi gözlerinden kaçırdım.
"Yürüme ihtimalim bence yok. Doktor yürüyebilirsin dedi ama yürüyebileceğimi sanmıyorum. Jungkook çok inanıyor buna ama sonunda üzülsün istemiyorum."
Tekrar ona döndüm gözleri hariç yüzünün her yerinde geziyordu gözlerim. Yavaşça kafasını salladı. Sonra önüme döndüm. Güneşi izliycektim ama dikkatimi el ele suda yürüyen ikili çekti. Birbirlerine yakışıyorlardı. Jungkook mutluydu onun yanında. Hoseok'a onları çekerken poz vermeden sadece yürüyorlardı. Güneş üzerlerine vuruyordu.
"Biliyor musun?"
Kafamı Taehyung'a çevirdim. O da onları izliyordu. Ona baktığımı fark edince gözlerini onlardan çekip bana döndü. Boş gözlerle ona baktığını görünce gülümsedi.
"Bir gün seninle aynı bu şekil de yürüyeceğiz"
Dedi suda el ele yürüyen Jimin Jungkook ikilisini göstererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Sehnsucht'
Fanfiction'Sehnsucht' Min Yoongi ve Kim Taehyung'un kusursuzluğu. İyi okumalar. Umarım seversiniz. Taegi' BoyxBoy Ara verildi.