Gördüğü bu bakışı her yerde anlardı Osman. Bir erkek, başka bir erkeğe nasıl aşık olabilirdi? Osman bunu sadece sosyal medya üzerinden bazı güvendiği kişilere demişti ve babasına. Babası da böyle bakmıştı. Genelde filmler ve dizilerde de, yabancılar bile dahil, bu bakışı görüyordu.
Boynuna doladığı eli birden buz gibi olmuştu ama yanmış gibi çekti elini Osman. Ne beklemeşti ki? Keşke hiç söylemeseydi. Boğazını temizleyerek bu gergin atmosferi yok etmek istedi, "Geç oldu, gidelim artık."
Sinan ne olduğunu anlamamıştı, konuşmak istiyordu hala. "Kız değil yani, anlamadım Osman?"
"Erkeklerden hoşlanıyorum, Sinan. Oldu mu?"
Sinan afallasa da hemen toparladı kendini. "Oldu. Sorun yok, ben seni olduğun gibi seviyorum."
Osman yürümeye başladığında Sinan onu usulca takip etti. Osman'ın şuan ona çok önemli bir bilginin paylaştığının farkındaydı, incecik bir ip üzerinde yürüyordu. En ufak bir hata yapsaydı, Osman onu o ipin üstünden atardı, güvenini kaybederdi. Bu yüzden Sinan birşey demeden cümleleri kafasında üç kere kurmuştu.
Ayrıca bilmediği bir nedenden dolayı Osman'ın erkeklerden hoşlanması onu mutlu bile etmişti.
Gerçekten anlamıyor muydu yoksa anlamıyormuş gibi mi yapıyordu?
"İğrenç değil miyim şimdi gözünde?"
Sinan sinirlenmeye başlıyordu, Osman'a değil ama onu böyle düşündüren insanlara.
"Saçmalama. Seni bu konuda yargılayacak en son insanım, ki kimsenin haddine değil. Bu senin hayatın ve senin elinde olmadığını da biliyorum."
Osman yolda birden durduğunda Sinan nerdeyse sırtına çarpıyordu. Arkasına döndü, sokak lambası yüzüne vurduğunda yeşil gözleri iyice parıldıyordu. İçinde yıldızlar vardı sanki.
"Senin kararın demediğin için şuan seni öpebilirim."
Öpsene, demek istiyordu Sinan ama dilini yutmuş gibiydi. Çok korkuyordu bu duygularından. Kaçmak istiyordu, korkaktı çünkü.
Osman birşey demeden ona sarıldığında Sinan biraz bocalasa da sarılışına karşılık verdi. Kokusunu içine çekerek, parmaklarıyla ceketini sıkıyordu.
Osman ise ilk defa aşık olduğu kişiye sarılmanın mutluluğunu yaşıyordu. Kafasını boynuna gömüp bu anın sonsuza kadar sürmesini diledi.
İkiside gözlerini kapatarak, o sokak lambasının altında gerektiğinden çok birbirine sarıldılar.
🌰
"Osman, sana birşey olacak diye çok korktum."
Sinan parmak uçlarını Osman'ın yanağında gezdirdiğinde Osman gülümsedi.
"Yanımda olduğun sürece ben hep iyi olacağım, canımın içi. Merak etme."
Dudağının yarasından öpmek isterken Sinan, nefesi kesilmiş ve ter içinde kalarak birden uyanmıştı.
Uyandıktan sonra tam yirmi dakika boyunca ne olduğunu idrak etmeye çalıştı, yatağında öylece duruyordu. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, bir türlü sakinleşemiyordu.
Bu bir rüya mıydı, yoksa kabus mu?
Sinan yatağından bir ölüden farksız çıktığında Osman'dan hoşlanmaya başladığını fark etti.
🌰
Sinan okulun girişine yaklaştığında Osman'ı görünce yüzünde kocaman bir gülümsemesi oldu. Birinden, bu sefer gerçekten, hoşlandığı için korksa da kaçmayacaktı. Daha ona karşı açılmak istemiyordu ama bunu en kısa zamanda yapacaktı. Şimdilik bu güzel ilişkilerinden gayet memnundu, büyük bir risk alıp bunu kaybetmek istemiyordu. Henüz değil.
Osman gülüşüne karşılık vererek kolunu omzuna attı ve birlikte okula yürüdüler. Osman her zamanki gibi güvenliğe fındıklarından verip, "Bilmem gereken birşey var mı?" diye sorduğunda Sinan gülümsedi.
Güvenlik ise kafasını kaşıyarak fındıkları aldı, gülümsemesini zor tutuyor gibiydi. "Size tuhaf tuhaf bakanlar hariç birşey yok sanırım."
"Aman, çokta sikimde." derken Osman yürümeye devam etti, Sinan ise yoluna bakacağına Osman'ın yan profiline bakmayı tercih etti.
Bir kaç dakika sonra yanlarına Eda ve Kerem de geldiğinde ikisi de sırıtıyordu.
"Bu ne hal lan?" diye sordu Eda, Kerem de evlatlarına bakıyormuş gibi gururlu gözüküyordu.
"Her zamanki halimiz işte, olay niye böyle büyüdü?" diye sordu Osman, Sinan ise ikisinin de gözüne bakmayı korkuyordu Işık ile yaşananlardan dolayı. Ama onların siniri çoktan geçmiş gibiydi, hiç birşey olmamış gibi davranıyorlardı.
"Yoo, sizi en son bıraktığımızda bu kadar da değildiniz."
Osman Sinan'a dönüp, "Sanki öpüştük." diye fısıldadığında Sinan yanaklarının alevlendiğini hissetti. Utangaç bir şekilde gülümsedi.
Sevgililer gibilerdi, ya da Sinan öyle hayal etmeden duramadı.
Işık da aralarına girince çok içten olmasa da gülümsedi, Sinan'a kafasını salladı.
"Işık... Nasılsın?" diye sordu Sinan tedirgin bir sesle. Işık'ın bakışı ikisinin arasında kayıp giderken bakışını Sinan'a sabitleyip omuz silkti.
"Sizi böyle mutlu görünce iyi oldum. Özledim bu hallerimizi."
Sinan kafasını salladı, katılıyordu. "Bende."
O gün, Osman ve Sinan gerçeklerin çok daha acı olacağından bi haberdi.
son 3 bölüm kaldı 🤧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benimle kayboldun | sinman
Teen Fiction"durup baktın göz ucuyla, başka biri vardı yanında sakin kalamazdım benim olacağını bilmesem"