•2•

3.7K 294 417
                                    

Okul çıkışı Osman evine doğru yürürken, cebinde titreyen telefonuyla duraksadı.

sinan: osman, konuşabilir miyiz? yine bana gelsen?

Osman sıkıntıyla nefes verirken ne yapacağını düşündü. Bi yandan çok mutlu olmuştu, Sinan ile daha çok vakit geçirmek için elinden gelse uçardı şimdi. Öteki yandan Işık ile olan sıkıntısı hakkında konuşacağını bildiği için kaçmak istiyordu.

Ama Osman herşeyden önce onun arkadaşıydı ve arkadaşlar bu zamanlarda yanında olmayacaksa ne zaman olacaktı ki? Pek bir seçeneği yoktu.

osman: tamamdır, geliyorum

🌰

Sinan kapıyı açarken yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Osman karşılık vermeden edemedi.

"Hoşgeldin, ne içersin?"

Osman artık diğerleri gibi Sinan'ın evinde kendi evindeymiş gibi hissettiği için kendini rahatça tekli koltuğa attı. "Bilmem, sarhoş etmeyecek birşeyler olsun."

Sinan buzdolabını açıp içinde ne var ne yok diye bakınırken merakla sordu, "Niye ki?"

Çünkü sarhoş olursam sana yapacaklarımdan korkuyorum.

"Canım istemiyor."

Sinan elinde iki gazoz şişesiyle salona geçip tekini Osman'a uzattı.

"Deden uyuyor mu?"

"Ne zaman uyumuyor ki?" diye cevapladı Sinan, ardından gazozundan bir yudum aldı.

"Doğru. Adamda kendi geleceğimi görüyorum yemin ediyorum."

Sinan gülerek kafasını salladı. "Sanmıyorum, sen bu kafayla zengin olursun."

"Yani, hayalim o tabi." Osman gözlerini Sinan'dan ayırmayıp gazozunu masanın üstüne koydu. Konuya girmesini bekledi ama Sinan birşey demiyordu, o da gözlerini Osman'dan çekmiyordu, suskundu.

"Ee," diye sessizliği bozdu Osman daha fazla dayanamayıp, "ne için çağırdın?"

"Dün de aynısını dedin, hep bir sebebim mi olması lazım seni çağırmam için?" diye sordu Sinan kafasını yana eğerek.

Osman ne diyeceğini bilemedi ve dudaklarını birbirine bastırdı. Umutlanmamalıydı, Sinan kızlardan hoşlanıyordu, sadece arkadaşlardı, asla arkadaştan öte bir ilişkileri olmayacaktı.

"O zaman öylece bakışarak geçirelim zamanımızı." dedi Osman hafif bir alayla, ama bir yanı da bu durumdan gayet memnundu.

Sinan kafasına diktiği boş şişeyi masaya koyup gülümsedi. "Olur."

Umutlanmamalıydı.

"Dalga geçme ya. Mesele Işık, değil mi?"

Işık kelimesi ağzından çıktığı an Sinan'ın yüzündeki gülümsemesi düştü, yerine ciddi ve üzgün bir yüz ifadesi geldi. Osman pişmanlık hissini durduramamıştı.

"Bugün onu konuşmasak... olmaz mı?" Sinan'ın sesi öyle kısık ve zayıf gelmişti ki, Osman'ın kalbi acımaya başladı.

"Tamam, olur. Sen nasıl istersen. Yalnız bu durumdan sonuna kadar kaçamazsın, eninde sonunda yüzleşmen gerekecek ona göre."

Sinan yüzünü iki elinin arasına koyarak derin bir nefes aldı. "Biliyorum ama daha hazır değilim. Kerem ve Eda bugün sana ne dedi?"

Osman tekrar gazozuna uzanıp içmeye başladı. "Işık'a olan tuhaf davranışlarını fark etmişler."

"Oha anasını satayım, daha Işık bile fark etmedi ki..."

Osman buna karşı gülerek omuz silkti. "Sandığımızdan daha çok vakit geçiriyoruz galiba. Bir bakıştan herşeyi anlar olduk."

Sinan buna karşı gözleriyle Osman'ı baştan aşağa süzerken, elini çenesinin altına koydu. "Öyle mi?"

Osman istifini bozmadan baştan beri sormak istediği soruyu sordu, "Ayrılacak mısın?"

Sinan iç çekerek koltuğun arkasına yaslandı. "Bugün bu konuyu konuşmasak demiştim? Çok sıkıcısın."

Meydan okurmuşçasına öne doğru eğilip kaşlarını kaldırdı Osman, "Bana sıkıcı diyen çarpılır. Ne yapmak istiyorsan söyle."

Sinan kendine itiraf edemediği duygular yaşıyordu Osman ile birlikteyken. Sadece sohbet ederken bile kendini en huzurlu insanı gibi hissediyordu. Bunu ona nasıl söylerdi ki? Daha kendisi bile anlamlandıramazken...

Düşüncelerinde boğulurken Osman'ın yeşil gözlerinde kendini kaybetmişti Sinan. Onun kadar güzel göz rengi hiç görmemişti hayatında. Daha ilk görüşten Osman'ı çok yakışıklı bulmuştu ama kişiliğini de tanıyarak daha da karizmatık görmüştü onu.

Sahiden, gelecekte onun sevgisini kazanacak olan kız çok şanslıydı...

"Sinan? İyi misin lan?" Osman ayağa kalktığında endişeli gözüküyordu. Sinan'ın yanına oturarak elini alnına koydu.

"Ateşin yok..." diye mırıldandı Osman ve onu bu kadar yakından görmek şaşırttı Sinan'ı. Biraz geriye oturarak mesafe koydu aralarına.

"İyiyim, dalmışım sadece. Birşey yapmasak, sadece film izlesek olmaz mı?"

"Olur, korku olsun ama."

Sinan onaylarken laptop'unu televizyona bağlayıp film aramaya başladı. Bu sırada filmin yanında atıştırmalık neler yiyebileceklerini düşündü.

"Mısır patlatayım mı yada cips falan?"

"Hiç uğraşma," derken elini cebine daldırdı Osman. Fındıkları görünce hiç şaşırmadı.

"Bıktıracaksın ondan da."

Osman sadece güldü.

🌰

Sinan Osman'ın ne ara uyuya kaldığını anlamamıştı. Şuan hissettiği tek şey omzunda olan hafif ağırlıktı. Osman filmin yarısında kafasını omzuna yaslamış, uyuya kalmıştı.

Onu uyandırmaya kıyamadığı için filmin geri kalanını böyle izledi ama artık uyandırması gerekiyordu. Olabildiğince hareket etmeden kumandaya uzanıp televizyonu kapatmayı başarmıştı.

Yavaşça Osman'ın kafasından tutup omzundan çekmişti. İstemeden bir inilti çıktı ağzından, sandığından çok uyuşmuştu omuzu.

Osman'ın derin uykusu olan insanlardan olduğunu anlayarak kafasını ilk önce koltuğun arkasına yaslayarak tişörtünü çıkartmıştı. Kendi dolabından biraz bol olan pijama üstünü alıp zar zor Osman'a giydirmeye başarmıştı.

Pantolonunu da değiştirmek isterdi ama o kadarı biraz ileriye gittiğini düşündü.

Tişörtünü yerden alıp bir an kokusunu içine çekmeyi düşündüğü için kendini tokatlamak istiyordu. Tişört elini yakmış gibi hızlıca tekli koltuğa attı ve koltuğa koymuş yastığa yatırdı Osman'ı.

Burda büyük ihtimal boynu ağrırdı ama taşımak için yeterlice spor yapmıyordu ve uyandırmaya da kıyamıyordu.

Kendi odasına gitmek için ayaklanmıştı ki, bileğindeki baskıyla durdu. Osman uykulu bir şekilde bir gözü açık ona bakıyordu, saçları tişörtü çıkartıp giydirirken dağılmıştı. O kadar tatlı ve masum gelmişti ki Sinan'ın gözüne...

"Sinan, gitme..." diye mırıldandı boğuk bir sesle.

Nedenini bilmediği bir sebepten dolayı kalbinin ritmi hızlanmaya başlamıştı. Birden bire ne oluyordu ona böyle? Işık ile birlikteyken bile böyle olmamıştı.

Daha fazla gereksiz düşünmek istemiyordu. Osman'ın dediğini yaparak kafasını Osman'ın karnına koyup gözlerini kapattı.

benimle kayboldun | sinmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin