Bölüm 1

244 15 7
                                    

Oturduğum yerde camdan dışarıyı izliyordum. Yağmur iyice bastırmış yerlerdeki karanlığı ıslatmış, eski ayak izlerini silmişti. Artık yarın o yollardan yeni ayak izleri ve yeni hayatlar geçecekti. Kaldırımlar için hayat yeniden başlayacaktı. Ya benim için? Geçmişi silebilir miydim? Sevdiğim isanları geri döndürebilir miydim? Koskocaman bir hayır. Kafamı camdan çevirip otobüsün içine tekrar baktım. Bana az önce yerini veren genç adam ayakta durmuş, kulaklığı kulağında ve ıslak bir şekilde dışarıyı izliyordu. Sahi az önce ona teşekkür etmemiştim. Yüzüne bile bakmadan kalktığı yere oturmuştum. Taktığı kapüşonundan yüzü gölgede kalmış ve gözükmüyordu. Otobüsün bir sokak lambasının altından geçmesiyle genç adamın yüzü aydınlandı. Yüzüne vuran sarı ışıktan on sekiz- on dokuz yaşlarında kumral ve yeşille mavi arası göz renginde birisi olduğunu anladım. Ne kadar uzun süre baktığımı hatırlamıyorum ama kısa bir süreliğine göz göze geldik. Hemen bakışlarımı kaçırıp çantamı karıştırmaya başladım. Genç adam benden gözlerini kaçırdığında dışarıyı izlemeye devam ettim. Otobüsteki insanlar yavaş yavaş inmeye başladığında genç adam arkamdaki boşalan koltuğa oturdu. Aynı sırada, arka arkaya cam kenarında oturuyorduk. Koltuğuma iyice sokulduğumda koltukla cam arasıda kalan boşluktan genç adamın yansımasını gördüm. Yüzü gayet sert, bir o kadarda gizemli hale bürünmüş cevap arayan çocuklar gibiydi. Dikkatimi ondan çekip dışarıya baktım. İneceğim durağa varmak üzere olduğumu anlayıp ayağa kalktım. Otobüs yavaşladığında kapı sessizliğin içinde gürültüyle açıldı. Otobüsten indim iki adım attım ve neden olduğu,nasıl olduğunu anlamadan kendimi arkama dönmüş gözlerimi otobüsteki genç adama son kez bakmak için çevirmiştim. Otobüs ilerlediğinde gencin içerde olmadığını farkettim. Sağıma soluma bakındım. Tam umudumu kaybedecekken sokaktan dönmek üzere olan gencin sırtını gördüm. Kendi yoluma devam edecektim ama içimdeki bir his onun arkasından gitmem gerektiğini söyledi. Yağmur hafiflemişti ama hala soğuk damlalar tenimle bütünleşip ürpermeme neden oluyordu. Eve gitmek istemiyordum. Biraz macera fena olmaz diye düşündüm ve koşarak sokağın öbür ucuna,sağa döndüm. Genç adam uzun yolda hızla yürüyordu. Aramızda baya mesafe bırakarak onu takip etmeye başladım. Kulaklığımı çıkarıp , ritme uyarak yürümeye devam ettim. Bizim sokaklardan geçiyordu. Onu daha önce neden burada görmedim diye düşündüm. Nerde yaşadığını ve kim olduğunu merak etmiştim. Uzun süren bir takibin sonunda telefonumun titremesiyle dikkatim dağıldı. Telefonumu cebimden çıkarıp baktığımda şarjımın çok az kaldığını farkettim. Şarjım biterse ve annem bana ulaşamassa gecenin bu saatinde kafayı yerdi. Yönümü değiştirdim ve geldiğim yollardan geri döndüm. Arkama baktığımda genç adam çoktan yok olup gitmişti. Hızlıca yürümeye devam ettim. Eve vardığımda saçlarımdan akan sular girişi epey ıslamıştı. Hemen içeri geçtim. Anne diye seslendim ama geri dönüş alamadım. Ayakkabılarımı çıkardım ve salona girdim. Annem televizyonun karşısında uyuyakalmış , kıvrılmış bir şekilde yatıyordu. Beni beklerken uyuya kalmış diye düşündüm ve yanına gittim. Annemin anlından öpüp, kulağına "Anne ben geldim, hadi sen odana git uyu." diye fısıldadım. Ayağa kalktı saçlarımı kurutup, kalın giysiler giymem hakkında bir şeyler mırıldandıktan sonra terliklerini yere sürte sürte odasına gitti. Terlik sesleri kesildiğinde yatağına girdiğini anladım ve televizyonu kapatıp banyoya gittim. Kapıyı kilitledim ve ayna karşısına geçtim. Kendime baktım. Yine mutsuz, uykusuzluktan şişmiş bir çift gözle karşı karşıya geldim. Gözlerimi kapadım ve yutkundum. O an ağlamamak için kendimi zor tuttum. Geçen sene babamı kaybetmiştim. Bir rahatsızlığı yüzünden uzun bir süre hastanede yatmıştı ve hayata sonsuza dek gözlerini kapamıştı babam. Bu şoku annemle uzun süre sonra atlattığımızda hayatımızı değiştirmeye karar verdik. Kazandığım üniversiteye daha yakın bir yerde yeni bir ev arayışına geçtik. Eski evimizi satıp ikimizde yetebilecek daha küçük bir ev aldık. Babama ait bütün eşyaları kolilere koyup yeni evimize getirdik ve hala onları saklıyoruz. Annem burda büyük bir şirkette yeni iş bulunca eski işinden istifa etti. Ve ikimiz hayata yeniden başladık. Daha fazla hatırlamak istemiyordum. Eski düzenimi, babamın her akşam yatmadan önce beni öpüp iyi geceler demesini, sabah yaptığı kreplerin kokusu aklıma gelince direncime yenik düştüm. Gözlerimden akan yaşı elimin tersi ile sildim. Sıcak suyu açıp, suyun ıslak ve soğuk tenimi ıslatmasına izin verdim. Saçlarımı yağmur suyundan temizleyip banyodan çıktım. Odama geldiğimde babama zamanında aldırdığım pijamalarımı giydim. Saçlarımı havluyla iyice kuruladıktan sonra mutfağa gittim. Sabah bıraktığım gevrek kutusu hala masada duruyordu. Buzdolabından sütü çıkarıp kendime gevreği hazırlayıp odama yöneldim. Hızlı bir şekilde gevreği yediğimde aklıma babamın "Bu gevrekleri böyle hızlı yemeğe devam edersen boğulacaksın. Yarın haberlerde Derin gevrek yerken boğuldu haberi görmek istemiyorum" dediğini ve arkasından kahkaha patlattığı gün geldi. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Gevreği yarım bıraktım ve kaçış noktama yöneldim. Işığı kapatıp yatağıma girdim. Hiçbirşey düşünmeden uyumak istiyordum. Ama olmuyordu. Bende herzamanki gibi iyi anılarımı hatırlayarak uykuya daldım.

...

Yanağıma konulan sulu bir öpücükten sonra annemin

"Hadi Derin kalk!"
sesini duydum. Değişen bir şey yoktu hayatımda her şey aynıydı. Sabah anne öpücüğüyle uyanıp , hazırlanıp fakülteye gidiyordum. Anneminde moralini bozmamak için gülümseyerek yataktan çıktım. Anneme kocaman sarıldım ve kahvaltı için mutfağa gittim. Annem yine sofrayı binbir çeşit kahvaltılıkla doldurmuş sabah haberlerini açmıştı. Kahvaltımı yapıp odama geçtim. Kot pantolonumun üzerine kazağımı geçirip saçlarımı taradım. Hava kapalıydı. Bu sefer unutmadan şemsiyemi yanıma aldım ve anneme gittiğimi söyleyerek kapıdan çıktım. Dışarısı dünden daha soğuktu. Montuma iyice sarılıp yokuş yukarı çıktım. Durağa vardığımda etrafıma göz gezdirdim. Torunlarına bakmaya gidecek olan yaşlı teyze, işine yetişecek orta yaşlı bir kadın yine aynı yerlerine oturmuş sohbet ediyorlardı. Her zamanki gibi onlara günaydın dedim ve banka, yanlarına oturdum. İkiside bana günaydın dedikten sonra arkadan soğuk, kalın bir erkek sesi de ruhsuzca "Günaydın"dedi. Arkamı dönüp sesin kimden geldiğine baktığımda tanıdık bir simâyla karşı karşıya geldim. Dünkü genç adam. Hızlıca önüme döndüm. Şaşırmıştım. Onu bir daha asla görmeyeceğimi sanıyordum ama şu anda arkamda muhtmelen bu davranışıma karşın büyük bir şaşkınlıkla beni izliyordu. Sakin ol dedim kendi kendi kendime. Kulaklığımı takıp onun arkamda olduğunu unutmaya çalışarak otobüsün gelmesini bekledim. Otobüs geldiğinde amacım tekli koltuğa oturup genç adamla yan yana oturma olasılığımızı sıfıra indirmekti. İçeri adım atmamla beraber bütün tek kişilik koltukların dolu olduğunu gördüm. Duraktaki yaşlı teyzeyle kadın yan yana oturmuş konuşmaya başlamışlardı bile. Genç adamın yanıma gelmemesini umarak arkadaki koltuğa oturdum. Otobüs hareket ettiğinde karşıdan bana doğru geliyordu. Yanıma oturdu, bense pencereye daha da sokuldum. Sözde dışarıyı izliyordum ama aklım sadece ondaydı. Çantamdan kitabımı alıp okumaya başladım. Ancak o şekilde rahatlayabilirdim çünkü. Kitaplar benim olmayan dünyamdılar. Karakterlerde hep kendimi buluyordum. Satırların arasına sıkışmış duyguların sadece anlayanlar için bir şey ifade ettiğini biliyordum. Kendimi buluyordum orda. Kayboluyordum. Saatlerce satırların içinde zaman geçiriyordum. Orda kendim olabiliyordum. Cesaretim sadece kitaplarda vardı. Olmayan cesaretim orda yolunu bulup bana ulaşıyordu. Bir sonraki sayfayı çevirdiğimde soğuk ve kalın bir ses bütün dikkatimi dağıttı.

"Dün gece beni izlediğini biliyorum."

İşte o zaman utancımdan yerin dibine girdim. Sağıma dönüp onun yüzüne baktım. Karşıya bakıyordu. Ama yüzünde alaycı bir gülümseme hakimdi.

"Şey ben... Ben sade-"

Büyük bir iç çektim ve gerçeği söyledim.

"Özür dilerim. Çok saçma biliyorum ama o an için , neden olduğunu bilmiyorum ama kend-"

Bakışlarını bana çevirdiğinde sözümü kesti.

"Özür dilemene gerek yok, sadece beni izlemene anlam veremedim."

Kısık bir sesle kısa bir kahkaha attı sonra bende gülümsedim.

DERİN DALGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin