Neler Oluyor Bana?

22 2 2
                                    

Bugün daha erken uyandım. Güzelce kahvaltımı yaptım. Artık evden çıkmam gerek. Durağa çıktığımda Ege de duraktaydı. Öylece sustuk; kulaklıklarını taktı, müzik dinledi. Sonunda otobüs geldi ve hemen bindik. Her zamanki gibi otobüs doluydu. Sabah otobüsleri, akşam otobüsleri kadar dolu olmuyordu. Koltuklar hiç boş değildi ve ayakta giden yolcu sadece 4-5 taneydi. Otobüste biraz ilerledim. Ege de bana doğru ilerledi. Hiç aldırış etmedim. Çantamda kulaklığımı arıyordum. Şoför sıradaki durakta duracakken birden fren yapınca Ege'nin üzerine düştüm ve o da benim sayemde yerde buldu kendini. Evet, Ege yerde ben de onun üzerindeydim. Biraz birbirimize bakıp sustuktan sonra;
Ege: Kalkmayı düşünmüyor musun?
Deniz: Ah evet haklısın, çok özür dilerim. Şoför ani fren yapınca ben şey...
Ege: Sabah sabah da ne çok konuştun.
Dün olduğu gibi bugünde ukalalığı üzerindeydi. Ben kaşlarımı çatarak bakarken Ege de kulaklıklarını tekrar taktı ve önüne döndü. 10 dakika sonra okuldaydık. Kantine girip kahvaltımı aldım, sınıfa doğru yöneldim. İlk ders Beden Eğitimi olduğu için serbesttik. Sınıfta bir yandan kahvaltımı yapıp bir yandan da test çözecektim. Matematiğe daha fazla çalışmam gerektiğini biliyordum. Yanımda yine Ege oturuyordu. Sınıfta birbirimizden başka kimse yoktu, en ön sırada sürekli uyuyan Kerem hariç. Matematik testimi çıkardım ve çözmeye başladım. O sırada bir soruda takıldım ama en sonunda yapabilmiştim. En azından ben yapabildiğimi sanıyordum.
Ege: Yalnız ben sayısalcıyım, matematikten anlarım. Soruyu yanlış çözdün. Becerebilsen şaşardım zaten. Bırak kitabı bana bir de ben bakayım.
Deniz: Ne kadar kibarsın!
Ege: Bak işte gördün mü? Cevabı A seçeneği.
Gerçekten doğru yapmıştı Ege. Matematikte bir dahi olduğu belliydi. Teşekkürümü ettikten sonra hiçbir şey söylemeden o da kahvaltısını yapmaya devam etti. O sırada Özgür ve Çağla sınıfa girdi. Yanıma geldiler. Çağla'nın gözü Ege'nin üzerindeydi. Nedense sebebini bilmediğim bir şekilde bu beni rahatsız etmişti. Özgür'ün sesiyle irkildim ve kendime geldim:
Özgür: Yine mi ders kızım ya! Biraz soluklan. Zaten derslerin çok güzel, bir saat çalışmasan ölmezsin.
Deniz: Günlük planımı aksatamam. Üzgünüm Özgürcüğüm ama bir başka zaman beraber vakit geçirebiliriz.
Özgür: Nasıl istersen biz Çağla ile bahçedeyiz.
Özgür ve Çağla biraz sonra sınıftan çıktılar. Ben ise yorgunluktan kitabımın üzerinde uyumuşum. Uyandığımda Ege bana bakıyordu. Gözlerimi açtığımı fark edince hemen önüne döndü. Dersler, ödevler derken okul böyle geçmişti. Otobüse binip evlere dağılmıştık bile. Akşam Özgür'den bir mesaj geldi:
Özgür: "Müsaitsen arka sokaktaki basket sahasına gelsene. Çağla'yı da çağırdım. Umarım bu sefer bir planın yoktur.😊"
Mesajı görür görmez gülümsedim, hiç cevap vermeden üzerimi değiştirdim ve evden çıktım. Hızlıca gittim. Çağla ve Özgür basketbol oynuyorlardı. En azından Özgür oynuyor, Çağla da ayak uydurmaya çalışıyordu. Onlara katıldım. Çağla sıkıldı ve bir süre sonra evine döndü. O gider gitmez ardından beklemediğimiz bir şekilde Ege geldi. Diğer potada basketbol oynuyordu tek başına. Öyle yakışıklı ve havalı görünüyordu ki, bakmadan edemedim. Özgür'ün seslenmesiyle önüme döndüm ve oynamaya devam ettim. Özgür de bir süre sonra gidince Ege ile sahada yalnız kaldım. Özgür giderken beni bırakmak istemedi tek başıma ama zor da olsa ikna edebilmiştim onu. Bir türlü onun gibi oynayamıyordum. Basket desen hiç atamıyordum. Tanıdık bir ses duydum:
Ege: Yalnız sen basketbol konusunda da kötüymüşsün. Top ve pota ağladı resmen.
Deniz: İlk kez oynuyorum. İlgi alanım değil, sadece can sıkıntısı.
Ege yanıma geldi. Topu elimden aldı, birkaç sektirmeden sonra basket attı. Çok etkileyiciydi. Bana da öğretebileceğini söyleyince kabul ettim. Arkama geçti ve topu tutmamı istedi. Aynı anda topu tuttuk ve birkaç kez sektirdik. Benim uyumsuzluğum yüzünden attıklarımızın hiçbirisi basket olmadı. Gittikçe moralim bozuluyordu artık. En sonunda tekrar denedik. Bu sefer basket olmuştu. Sevincimden bağırdım ve Ege'ye dönüp sarıldım. Bir süre sarılmış vaziyette dururken kendime gelip geri çekildim.
Deniz: Şey kusura bakma ben bir an basket olunca heyecandan ve sevinçten...
Ege: Sorun değil anladım zaten.
Deniz: Benim artık gitmem gerek, annemler merak eder.
Ege: Ben de gitsem iyi olacak.
Beraber yolda yürüdük. Hiçbir şey konuşmadık. Ayrılırken bana adımı sordu, ben de söyledim. Birbirimize iyi geceler diledikten sonra artık evlerimizdeydik. O gece uyuyamadım bir türlü. Gün boyunca olanları düşündüm. İçim içime sığmıyordu sanki. Neler olduğunu bir türlü anlayamamıştım. Sahi neler oluyordu bana böyle?

Bazı Tesadüfler KaderdirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin