Özgür'e Neler Oluyor?

9 0 0
                                    

Bir süre, ayağımın üzerine basmamam gerekiyordu. Bu, aynı zamanda okula da gitmemem demekti. Oysa ben, devamsızlık yapmayan bir öğrenciydim. Kimin ne dediği umurumda değildi. Bugün okula gidecektim. Hızlıca yüzümü yıkadım, kahvaltımı yaptım, dişlerimi fırçaladım, çantamı hazırladım, giyindim ve durağa gittim. Ege duraktaydı. Beni görür görmez söylendi:
Ege: Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu ayakla okula gelemezsin, yerinden kalkamazsın.
Deniz: Şimdi de ben soruyorum. Ne o, bunlar benimle konuşabilmek için bir bahane mi?😏
Ege: Şakanın sırası değil. Eve dön hemen.
Deniz: Ben asla devamsızlık yapmam. Daha beter durumlarda bile gittim okula, bu onların yanında hiçbir şey.
Ege sinirle başını diğer yöne çevirdi. Sözünü geçiremeyeceği belliydi. Otobüs gelince beni önüne aldı. Bu sefer ilk ben bindim. Dikkatlice binmeme yardımcı oldu. Otobüste bir kişi yerini bana verdi. Ege de koltuğumun dibinde duruyordu, başıma dikilmişti resmen. Onu böyle görmek şaşırttı beni. Böyle, düşünceli... Okula geldiğimizde dikkatli bir şekilde yine indirdi. Ayağımın üzerine basamıyordum. Olacak iş değildi, beni sırtına almıştı. Boynuna sarıldım, saçlarının kokusunu alabiliyordum. Yine aynı kokuydu bu. Öyle güzeldi ki, öyle baştan çıkarıcı. Sınıfa götürdü beni. Özgür ve Çağla dahil bütün sınıf hatta bütün okul gördü bizi o halde. Ege beni sırama oturttu. Özgür donakalmıştı. Biraz sonra silkelenip kendine gelince Ege'nin yakasına yapıştı. Neden delirdiğini anlayamadım ama birilerinin bir şeyler yapması gerekiyordu. Tek ayağımın üzerine yüklenerek ayağa kalktım. Özgür'ü kollarından tuttum ve geri çekmeyi denedim. Fakat çok güçlüydü. En sonunda bağırmak zorunda kaldım:
Deniz: Yeter artık durun!
Bütün gözler üzerimdeydi artık. Özgür'ü ilk kez böyle görmüştüm. Ona çok değer veriyordum. Bana yardım eden birisine böyle davranması beni çok üzmüştü. Aynı zamanda epeyce sinirlenmiştim de. Tekrar sırama oturdum. Gözlerim dolu doluydu. Özgür beni o halde görünce boynunu büktü. Sanırım yaptığından pişmandı. Öfkeyle Ege'ye bakıyordu:
Özgür: Teneffüste basketbol sahasında seni bekliyor olacağım.
Ege: Hay hay...
Bunu duymak beni iyice gerdi. Neler oluyordu, Özgür'ün böyle davranmasının sebebi neydi?
Çağla: Kankacığım istersen yanına oturabilirim. Seninle sohbet ederim, bu seni rahatlatır.
Cevap vermemiştim. Konuşacak halim yoktu sanki. Sadece başımla onayladım. Çağla yanıma oturdu. Ege de, Çağla'nın yerine geçti. Çağla sürekli arkasını dönüp bir şeyler bahane ederek Ege ile konuşmaya çalışıyordu. Çağla'yı hiçbir zaman anlamadım. Bir insan nasıl olurda önüne gelen herkesle sevgili olma çabasına girerdi ki? Oysa sadece bir kişiye açmalı insan gönül kapılarını. Sonsuza kadar da aynı kişiye açık kalmalı. Düşüncelerimin içinde boğulurken birden teneffüs ziliyle kendime geldim. Gözlerim Özgür'deydi. Ege'yle beraber sınıftan çıktılar. Çağla'dan, beni basketbol sahasına götürmesini rica ettim. Burun kıvırsa da ısrarlarıma dayanamayıp götürdü. Özgür ve Ege sahadaydı. Özgür elinde basketbol topuyla Ege'nin üzerine yürümeye başladı. Ege ise duruşundan ödün vermiyordu, olduğu yerde dimdik duruyordu. Olacaklardan korkuyordum.
Özgür: Bugün yaptığın saçma sapan hareket beni sinirlendirdi. Deniz'den uzak duracaksın.
Ege: Öyle mi? Nesin sen, sevgilisi mi?
Özgür: Aramızdaki bağ seni hiç ilgilendirmez. Ondan uzak duracaksın.
Ege: Bak ne diyeceğim, iddiaları sever misin? Basketbol maçı yapacağız. Kaybeden Deniz'in hayatından çeker gider.
Duyduklarım beynimde yankılandı. Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Benim üzerimden iddia teklif etti. Özgür ise dönüp bana bakıyordu. Başımı sağa ve sola salladım. Kabul etmemesi için yalvarıyordu gözlerim adeta.
Özgür: Tamam, kabul. Bu akşam mahalledeki basketbol sahasında saat 21.00'da...

Bazı Tesadüfler KaderdirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin