Onun göz hapsinde olmak. Mutluluk verici ama işkence aynı zamanda. Eğilip çay bardağını alıyorum, bana bakıyor. Çayı içiyorum, bana bakıyor. Gözlerim etrafı izliyor, o beni izliyor.
-"Ne kadar sürücek bu?" diyor sırıtan bir halde.
-" Hı, ne?"
-"diyorum ki daha ne kadar bana bakmıycaksın?" sesi beni utandırmaktan hoşlanır gibi çıkıyordu.
-"Sen daha ne kadar bakıcaksın, böyle üstüme üstüme dikip."
Yan yana oturduğumuz koltukta kahkaha atıp beni kendine çekti.
"dur, dur ne yapıyorsun, yakıcaksın bizi." isyanımla elimdeki çay bardağını alıp orta sehpaya koydu.
Sonra tekrar sarıldı.Görüntümüz tam olarak şöyleydi: Altuğ sol tarafımda ben yarı onun göğsünde yarı koltukta, önümüzde çay bardaklarımız.
Şey gibiyiz...
-" Ne gibiyiz?" Allahım ben onu dışımdan mı söyledim...
-" Ateş - sözlerim bitmeden kahkaha atmaya başladı. Kafamı göğsünden kaldırıp ona kızgın bakışlar atsam da fayda eder mi? Asla... Yarılırcasına gülüyordu fesat adam.
-" ya ben ateşim var ne dediğimi bilmiyorum diyecektim. Hem sen, sen ne zamandır fesat bir adamsın Allah aşkına"
Aklanmak isteyen bir suçlu gibi sıraladılça sıralıyordum cümleleri. Elini alnıma koyup ateşimi kontrol etti.-"son bir kaç saattir hiç ateşin çıkmadı. Şuan da yok." sonlara doğru fısıldayıp yüzüme doğru yaklaştı. " hatta benim biraz ateşim olabilir?" gözleri ;gözlerim ve dudaklarım arasında mekik dokurken bir anda öpüp geri çekildi. Anlık ama sıkı bir öpücüktü. Her bölümde sorduğum bir soruyu yineleyeceğim" Ne tarafa doğru bayılıyorduk? "
" ayrıca az önce ne düşündüğünü biliyorum. Aile gibi göründüğümüzü düşünüyordun. " ellerini yanaklarıma koyup devam etti cümlesine
" ben kapıdan içeri girdiğimizden beri bunu düşünüyorum. Odandayken de, sana yemek hazırlarken de, sana çay yaparken de... Evimizdeyiz ve aileyiz gibi hissettim. Ben çok uzun bir süredir yuvammışsın gibi hissediyorum."Bu kez ben öptüm onu. Uzun soluklu oluyor. Ellerim yüzüne çıktı... İkimizinde elleri yanaklarımızda ki yaşlarla ıslanmıştı. Bu kez aramızda ki duygusal yuğunluktandı yaşlar.
İkimizde sakinleşip geri çekildik. İki dizümün üstünde ona dönük oturdum." Ne zamandır, bana karşı bir şeyler hissediyorsun. Söylediklerin, hislerin uzun zamandır varmış gibi hissettiriyor."
-" zaten uzun bir zamandır var. Çok uzun bir zamandır."
-" nasıl yani, hiç hissetmedim, nefret ediyor gibiydin." gözlerimi sonuna kadar açmış cevabını bekliyordum.
-" ilk çalışkanlığınla girdin gözüme... Gençtin ve rehavet denilen şeyden zerre yoktu sende. Ama hırsta yoktu. Kısa sürede terfi atladın kibrin de yoktu. Bende olmayan her şey sende vardı. Önce sinirlerimi bozuyordun. Sürekli aptal bir polyanna olduğunu söylüyordum kendime. - "
Hemen araya girdim." Bana isim mi taktın? Neden yaa" şımarık bir kız çocuğu gibi konuşmuştum.Burnumu tutup sıkarken "bunu bana Bay kibirli burun diyen hatun mu diyor" kahkaha atmaya başladık. "sen, sen nereden biliyorsun?"
bilmiş bilmiş "benim gözüm, kulağım her yerde. " dedi.-"eee, en son aptal bir polyanna olduğum da kalmıştık devam et." kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı.
-"her şey çoktan başlamış işte içimde ama ben erteledim. Kabul etmedim. Benim için de zordu... Daha önce hiç sevilmemiştim ki sevmeyi bileyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
içimde saklı
General Fictionİki insanın benliklerini bulma hikayesi. Her şey kibrinden önünü göremeyen patronumun, duvarlarını ve duvarlarımı yıkmasıyla başladı. Bunu nasıl mı yaptı? Sarılarak... Beni de kendini de tuz buz etti. ALINTI Sarılmak...Çoğunuz için bir eylem belk...