°4°

6 1 0
                                    

(Laura)

Gözlerimi; üzerime sinmiş alkol kokusu ile açarken, uykusuzluğuma tekrar lanet etmiştim. Kai'nin bardakları toplarken çoğunu yere düşürmesi sonucu, kırık parçaları toplamak için ona yardım etmiştim ve bu en büyük pişmanlığım olmuştu.

Kırık cam parçalarını topladıkdan sonra, zorla yerleri silmesine de yardım etmiştim. Normalde çıkmam gereken saaten, iki saat geç çıkmıştım. Buda eve gitmemi de geçiktirmişti.

Eve geldiğimde çok fazla uykusuz olduğumdan, duş almadan yatmıştım. Böylelikle vucudumda ki alkol kokusu yatağıma da sinmiştı.

Biran önce kalkıp duş almak ve evde ki dağınıklığın birazını da olsa toplamak istiyordum. Sonrada, dün akşam sabah kahvaltısına çağırdığı için Sooyun teyzenin yanına gidicektim.

Yatakdan güç bele kalkıp, üzerimdekilerden kurtularak banyoya doğru ilerledim. Duş kabininin içine girip, sıcak suyun vücuduma akmasını sağladığım da, sanki üzerimdeki geçmeyen yorgunluğunda bedenimden gitmesini hissediyordum.

Uzun saçlarımı kestirme isteği içime doğarken, saçlarıma şampuanı yedirmekle meşguldum. Saçlarımla her oynadığımda hissettiğim his artık yoktu. Onlarla kurduğum duygusal bağda tamamen kaybolmuş gibiydi. Artık annemi hissedemiyordum yanımda.

Kısa bir duşun ardından, bornozumu üzerime geçirip dolabıma doğru ilerledim. Seçtiğim kot pantolon ve baskılı beyaz bir tişörtün ardından, yatağımdaki çarşafı söküp yenilerini serdikden sonra üzerimi giyindim.

Odamı topladıktan sonra saçlarımı tarayıp kuruttup, çantamı alarak dış kapıya yöneldim.

Sooyun teyzenin evinin önüne geldiğimde, kapıyı çalıp açılmasını beklerken üzerimdeki siyah kapşonlunun önünü çekmekle meşguldum.

"İşe gitmene ne kadar var?" kulaklarıma Sooyun teyzenin sert sesi geldiğinde, yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile kollarımı beline doladım.

Küçük bir çocuk gibi beline sardığım kollarım ile kafamı yasladığım yerden kaldırıp masum bakışlar atarak gülümsedim. "Yanında daha uzun süre kalmak için birazcık erken kalktım. Bu yüzden üç saat kadar bir müddetim var."

Belindeki ellerimden kurtulmak için kıpırdadığında, daha sıkı sarılarak kuala misali yapıştım.

"Saçların yine yasemin kokuyor, yeni mi duş aldın sen?" çatık kaşları düzelmemişken, kollarımı belinden ayırıp kafamla onayladım.

"Belki ters balık sırtı örmek istersin diye de yanına geldim." kıkırdayıp içeri adımlarken, gözlerim masanın üzerinde takılmıştı. Masanın üzerinde ki yiyecekler ağzımı sulandırdığında ilerleyip kızarmış ekmeklerden küçük bir parça alıcaktım ki, elime inen darbe ile dudaklarımı büzüp Sooyun teyzeye doğru baktım.

"İlk saçlarını örelim sonra" dudaklarımı düzeltmeden kafam ile onaylayıp koltukdan oturmuş olduğu bedeninin önüne oturdum.

"Sanırım saçlarımı kestireceğim." söylediğim cümle ile Sooyun teyzenin elleri durup yüzüme doğru eğildi.

"Yavrum sen delirdin mi? Saçların bu kadar güzel iken neden kestiriyorsun?"

Dudaklarımı büzüp omzumu silktim. "Bilmiyorum," söylediğim kelime ile saçlarımı okşamaya başladığında, yüksek bir iç çektim.

Saçlarıma küçük bir öpücük kondurup kokladı. "Sana söz veriyorum annen yakında gelicek, o zamana kadar kestirme. Hem annen saçlarını örmeyi çok seviyordu. Gelince uzun saçlı olman hoşuna gidicektir."

𝑭𝒂𝒓 𝑭𝒐𝒖𝒓 𝑻𝒉𝒆 𝑺𝒖𝒏 ❦︎ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin