°5°

6 1 0
                                    

(Laura)

Bara girdiğimde Yu Jin gelmeyeceğinden dolayı gözüm ilk Kai'yi aramıştı. Neden bilmiyorum ama dün yaptıklarını unutmasamda özlemiş gibiydim.

"Ah güzel gözlü rapunzel kız, seni şu iki günde ne kadar özledim bilemezsin." Taehyung'un sesini duyduğumda istemsiz gözlerimi devirdim. Çok sinir bozucu bir tipti

Önüme geçip elimi kalbinin üzerine koydu "Duymuyormusun kalbimin atışını? Seni görünce nasıl hızlı atıyor, sanki seni her gördüğünde yerinde duramıyan bir kedi gibii kıpır kıpır oluyor" gülümseyip elimi çekmeye çalıştım. Gerçekten hızlı atıyordu. Ama benim yüzümden olduğunu pek sanmıyordum.

Kafasına inen darbe ile öne savruldu "Ne kaçıyorsun lan! Daha bitmemişti seninle olan hesabım" tanımadığım, ne kadar sert bakmaya çalışsada tatlı olan bir çocuk Taehyung'un üzerine yürüdüğünde, direk arkama geçip saklanmaya başlamıştı.

"Ne hesabı tavşan kılıklı! İddiayı ben kazandım. Güzel gözlü rapunzel kız, lütfen beni bu tavşan kılıklı angutun elinden kurtar. Beni kendi gibi hayvangillerden sanıp üzerimde türlü işgenceler uyguluyor." ufak bir kahkaha atıp aralarından çekilmeye çalıştım. Ama Taehyung'un kıyafetlerimi tutup beni önüne siper ettiği içinde pek başarılı olamamıştım.

"Lan hile yapsaydım bende kazanırdım. Resmen her zaman ki gibi elin boş durmayıp beni gıdıkladın şerefsiz!" Nasıl bir iddiaya girdiklerini bilmiyordum. Ama şuan gülmekten kendimi alamıyorum. Tabi bunu uzaktan izlesem daha eğlenceli olurdu, ama buna da şükür etmek gerekirdi. Her zaman böyle anlar bulunmuyordu. Gerçi Taehyung yanımızda olduğu sürece böyle şeyler sürekli olur gibiydi ama, neyse.

Önümdeki çocuk, Taehyung'u tutmaya çalıştığında yine beni kendine siper etti. Hayır ben neden hep mağdur olan oluyordum? Bir gün öncede bay Kim'den kaçmak için beni yine siper etmişti kendine.

"Oğlum bıraksana kızı, ne çekiştiriyorsun? Gel teke tek kapışalım. Gerçi senden güçlü olduğumu bildiğin içinde cesaret edemiyorsun değil mii?" son kelimelerini uzatıp alayla söylediği cümlede tekrar sesli güldüm.

Taehyung, omzundan çekiştirirken ani bir şekilde elini omzumdaki yaraya bastırdığında dejavu misali inleyip arkamdaki varlığı itekledim.

Canım tekrardan yanmıştı. Artık sürdüğüm krem pek fayda etmiyordu ve ben acısına katlanmaya çalışırken hep başka şeyler oluyordu..

"Laura sen iyimisin?" gözümdeki yaşı silip önümdeki bedeni itekledim.

"Hyungun seni uyarmadı mı salak herif" sinir ve acı duygusunu aynı anda yaşıyordum şuan. Kai'den kurtulmuştum şimdide taehyung başlamıştı.

"Benim bir şeyden haberim yok. Sana ne oldu?" önümdeki bedeni tekrar itekleyip üzerimdeki kapşonu çıkardım. Adımlarımı lavobaya yönelttiğimde arkamdan geldiğini anlamak uzun sürmemişti.

Masanın üzerine kapşonumu bırakıp içeri girdim. Üzerimdeki tişörtü çıkarttığım da, yeni kabuk tutmaya başlamış olan iltihaplı yaraların kanadığını görmek asla beklediğim bir şey değildi.

Gözümden akan yaşı silip lavobadan çıktım. Şuan bana olan bakışları umursamıyordum. Gözleri şaşkınca kollarıma ve açık kalan yerlere bakıyorlardı. Ama benim şuanlık düşündüğüm tek şey kanayan yaralarımdı.

Soyunma odasına girip çantamdan gerekli malzemeleri aldıktan sonra tekrar lavobaya girdim. Doktor kanarsa diye bir ilaç vermişti. Onu sürmem gerekiyordu ama nasıl yapacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. Hangi ilaç olursa olsun hepsi sürüldüğünde yakıyordu. Bu yüzden kendim süremiyordum. Gözümden sayısını bilmediğim yaşları tekrar sildim. Canımın acımasını artık istemiyordum. Daynamamaktan ve babama verdiğim sözü tutamamaktan korkuyordum.

𝑭𝒂𝒓 𝑭𝒐𝒖𝒓 𝑻𝒉𝒆 𝑺𝒖𝒏 ❦︎ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin