°10°

3 0 0
                                    

(Laura)

Uzun süren yemek yeme faslından sonra, Jungkook ve Jin oppa mutfağı toplamaya ve akşam yemeği için şimdiden hazırlık yapmaya girmiş, geri kalanlar da bulunduğumuz bu büyük evi toparlamaya çalışıyorlardı.

Jin oppa burada bir ay boyunca kalacağımızı söylemişti. Masada bulunanların çoğu bu durumdan hoşnut olsada, ben hoşnut değildim, bunu dile getirdiğim de 'patronun olarak seni iş gezisine getirdim ve sen kalmak zorundasın' demişti. Yedi erkeğin bulunduğu bir evde kalmak ne kadar sağlıklıydı ki, helede aralarından bir tanesi sürekli bana yürürken?

Salondaki koltukların minderlerini düzeltirken, bahçenin kapısından her yeri ıslanmış bir vaziyette Namjoon oppa girdi. "Jin hyung! Bu musluğun çalışıyor olduğundan emin misin?" dudaklarımı bir birine bastırıp gülmemeye çalıştım. Elinde 'büyük ihtimal kalmış' olan musluğun kulpu ile kapının önünde duruyordu.

"Yine mi Namjoon ya? Kaç kez dedim sen ayak işlerini yap diye? Yine kırdın değilmi?" Jin oppa elindeki tahda kaşık ve önüne bağladığı mutfak önlüğü ile Namjoon oppaya kızmaya başladığın da, dudaklarımı bir birine daha çok bastırıp, gülmemek için yanaklarımı ısırmaya başladım.

"Nasıl oldu anlamadım. Havuzu yıkadık, sonrada havuzu doldurmak için musluğu açmaya çalışırken elimde kaldı kulbu." mahcup bakışları ile elindeki musluğun kulbunu Jin oppaya gösterdiğinde, tekrar gülmemeye çalıştım. Ama gözüme takılan Jungkook ve Jimin ikilisi, yaptıkları işleri bırakmış ve katıla katıla gülüyorlardı.

"Laura gülebilirsin sorun değil, ben alıştım artık gülmelerine." namjoon oppa bana karşı konuştuğunda, kendimi sıktığım gülmemi dışarı bıraktım. Ben gülerken, bahçeden içeri girmiş olan Hoseok oppa gülmeye başladı.

"Hyung merak etme vanayı kapadım, ama tamirci çağırırsan iyi olur, senin benim halledeceğim iş değil." yemek masasında tanışmış olduğum, ama barda bir çok kez gördüğüm Yoongi oppa eve ıslak bir şekilde girdiğinde, Jimin ve Jungkook daha çok sesli gülmeye başlamış, onlara yukarıdan inen Taehyung ve Yu Jin de katılmıştı.

"Bir kişi daha gülerse-" Yoongi oppanın cümlesi yarıda kaldığında, konuşmaması için ağzını kapamış olan Jimin'e ölümcül bakışlar atmaya başladı.

"Hyung biraz sakin olsana, kızlar var burda." Jimin alttan alttan gülmeye devam ederken, Yoongi oppanın , daha çok sertleşmiş olan bakışları ile gülmesi son buldu.

"Kimseyi değil seni sikerim Jimin!" parmağını Jimin'e doğru yöneltip tehdit ettiğinde, Taehyung gevşekliğine devam edip yanlarına gelip Jimin'in omzuna elini attı. "Bu günüde Yoongi hyungun günlük dozunu, bizim üzerimizde değil senin üzerinde çıkarıcağına göre, büyük bir teşekkürü hakettin." Jimin, Taehyung'a sert bakışlarını gönderdiğin de, Yoongi oppa üzerindeki ıslak kıyafetlere aldırmadan Taehyung'un üzerine doğru yürümeye başladı.

"Dediğin gibi, günlük dozum alacağım ama Jimin'in değil senin üzerinden." kollarını sıvayıp evin içinde Taehyung'u kovalamaya başladığında. Salonda bulunanlardan yüksek bir kahkaha koptu.

Nasıl bir ilişkileri vardı çözememiştim. Ama Taehyung'un onlara neden bu kadar hayran olduğunu daha iyi alıyordum. Aralarında ki kuvvetli bağ ile sadece bir kişi olmazdı, onları gören her kez hayran olurdu.

"Havuza girmeyi düşünüyormusun?" minderlerini yeni koyduğum koltuğa kendini atmış olan Yu Jin'e göz devirerek kafamla reddettim.

"Güneş olmazsa belki olabilir." ellerini bir birine vurup çocuk gibi sevindi. "O zaman akşam girelim mi beraber? Ben sensiz girmek istemiyorum."

𝑭𝒂𝒓 𝑭𝒐𝒖𝒓 𝑻𝒉𝒆 𝑺𝒖𝒏 ❦︎ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin