4

1.1K 79 22
                                    

Sinan'ın sorusuna ne diyeceğini bulamayan Osman mutfağa atmışdı kendini. Tezgaha yaslanmış fındık yemekle geçen bir saatin ardından çorba kaselerini tepsiye koydu. Tekrar kendine gelebilmesi için emirler verdi kendine. Ama yüzü hala ona karşı çıkıyordu inadına kırmızının tüm tonlarına bürünüyordu.
Kaselerden birini Sinan'ın dedesinin önüne koydu. Sonra koltukda bırakdığı bitkin adama döndü. Battaniyesine sımsıkı sarılmış adete bi bütün olmuş uyuyordu bitkin genç. Tepsiyi sehpaya bırakıp oturdu koltuğun kenarına.
"Sinan hadi uyanman lazım."dedi yanağını okşarken.
Yanağındaki el ile irkilen Sinan yavaşca araladı gözlerini.

"Sen gitmedin mi?"

"Gitmedim."diye reddetmekle geçiştirdi bu soruyu. "Hadi çorbanı iç"

"Ben çorba sevmem ki.

"Keşke sorsaydım yapmadan önce bi saattir mutfağı birbirine kattım."
Osman'ın bu serzenişine gülümsedi Sinan.
"Bunu sen mi yapdın?"
Onaylatmak istercesine sormuşdu bu soruyu.

"Evet,o zaman ben sana su getiriyim sen ilaçlarını iç."

O tekrar mutfağa giderken Sinan çorbasını kaşıklamaya başlamışdı.
Elinde bir bardak suyla dönendüğünde güldü genç adam.

"Galiba ben çorba seviyormuşum"diye güçlükle kaldırdı kaseyi.

İlaç saatlerini beklemekle geçen saatlerin ardından televizyondaki filmle öldürmeye çalışıyorlardı vakitlerini.
Kafasındaki düşünceleri atmışdı Osman. Belli ki konuşmanın vakti değildi. Ayrıca karşısındaki adam dokunsalar ölecek gibi duruyordu.

"Çok saçma ikiside birbirlerini seviyor ama kavuşmuyorlar cidden insanlar acıdan zevk alıyor."

"Zaten öyle bak şimdi öpüşecekler kavuşacaklar.Sonunda kavuşmak olsa bile aşk illa acıdan geçicek.Hani böyle bi şarkı sözü var ya onun gibi."

Filmin bitişiyle televizyonu kapatıp kolunu yanındaki gencin omzuna koydu Sinan.

"Yani aşk tanımın bu mu?"

"Aslında değil."diyip omuz silkdi.

"Öyleyse ne?"diye sordu merakla.
Aşk onun için aptallıkken birden merak duyduğu bi his haline bürünmüşdü.

"Aslında belli bi tanım yok,olamaz zaten herkes kendi sevdiğinin gözlerine bakıp bi tanım yapabilir anca.Mesela ben..." Sinan'ın gözlerine bakmaya başlamışken duraksadı.
"Hayır"

"Ne hayırı Osman"

Yutkunup cevap verdi.
"Şu sorduğun soru vardı ya öpsem bile mi dediğin,onun cevabı hayır
Beni bi amaç için öpmeni istemem. Beni sevdiğin öpmeni isterim tıpkı benim yapdığım gibi."

Sinan uğradığı şokun etkisiyle kıpırdandı yerinde.
Karşısındaki adam öyle büyük bir etki bırakıyordu ki üstünde her şeye cevabı olan Sinan sessizliğe bürünmüş buluyordu kendini.
Sinan'ın şokla büyüyen gözlerine ve aralanan dudaklarına bakıp güldü Osman. İçini kaplayan deli cesareti ile öptü genci.

Şok üstüne şok yaşayan gencin yorgun bedeni olayın farkına sonradan varmış tüm bedeninde kıvılcımlar hissetmeye başlamışdı.

Çalan telefon sesi bozmuşdu tüm güzelliği. Daha kendilerine gelememişlerken Sinan açtı telefonu.

"Sinan iyi misin? Seni merak ettim."
Telefonu uzaklaşdırıp Işık diye fısıldadı.

Tabi Osman'ın umrunda değildi bu onun kafası az önceki deli cesaretindeydi. Hani pragmatik düşünüyodun diye kızmaya başladı kendine.

Sinan tüm soruları geçiştirirken kız yılmadan uzattı konuşmayı.

"Osman iyi bakıyor mu sana? Yoksa yine eve mi gitti?"

Sinan karşısında kendini toparlamaya çalışan gence baktı yüzü yine kırmızının tonlarında geziniyordu.
Diğer soruların aksine gülerek yanıtladı bu soruyu.
"Yok merak etme burda,çok iyi bakıyor bana. Ve bugün eve gidebileceğini sanmıyorum."

Ağzı açık ona bakıyordu genç adam.
Ne demişdi o?
İçindeki patlamaları dindirebilmek için dışarı attı kendini Osman.
Elini arka cebine atıp sabah aldığı sigara pakedini aradı.Bulamayınca ön cebindeki fındıkları yemeye başladı.
Omzunun üstünden uzatılan sigara ile irkildi. Sigarayı alıp dudaklarının arasına yerleştirirken Sinan cebinden çakmağı çıkarıp yakdı gencin sigarasını.
"Ben içmiycem merak etme."
Dumanı üflerken gülümsedi genç adam.
"Gitmiyeceksin değil mi?"

Ve tekrar o korku kaplamışdı genci çünkü buna alışıkdı değer verdiği insanların gitmesine.

Bir kaç nefesin ardından sigarasını çöpe attı.
"Gitmiyorum"dedi gencin yüzünü avuçlarının arasına alırken.
"Benden daha iyi bi hasta bakıcı bulamazsın bu saatte o yüzden."
Aralarındaki soğukluğu almak için söylediği bu söz işe yaramışdı.

Bu sefer Sinan odaklanmışdı adamın gözlerine. Az önce içinde yanmaya başlayan ateşi söndürmek için sığında okyanusa.
Ateşi sönsün diye yapdığı bu hareket
Her öpüşde daha fazla yakıyordu içlerini.Ama kül olucaklarsa bile birlikte kül olucaklardı.

Duydukları ses ile ayrıldılar bu sefer.
Çalıların arasından geldiği açıkdı.
Ardından Yogi havlamışdı.
"Yogi hadi gel buraya"

Yogi'yi yanlarına alıp uyumak için gittiler Sinan'ın odasına.

Güneş yüzüne vurunca araladı gözlerini Osman. Üstündeki ağırlığın sebebini çözmeye çalışdı.
Yogi yine yayılmışdı gencin üstüne.
Yavaşca üstünden kaldırmayı denedi ama olmadı. Bi süre denedikden sonra pes etti.
Sinan uyanmış onların haline gülüyordu.
"Kimseyle bu kadar samimi olmaz,galiba seni sevdi."

"Öyledir herhalde her sabah onu üstümde buluyorum."

Bu sefer ikiside gülmüşdü.
Osman genç adamın saçlarıyla oynarken Sinan adamın çıplak göğüsünde gezdiriyordu parmağını. Kendini anın güzelliğine bırakmışdı.
O,Osman ve Yogi tıpkı bi aile görüntüsü gibi canlandı kafasında.
"Gitmeyelim bugün okula bi gün gitmesem kantin batmaz."

Sinan başıyla onaylamakla yetindi genç adamı.
Dudakları birbirine yaklaşırken bi ses duyuldu.

"Sinan ben geldim aç kapıyı"

Sen (OsmanxSinan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin