11. Bölüm

433 37 6
                                    

Oy vermenin bu kadar zor olabileceğini bilmiyordum.🥺😭

Yakalanmalarını biraz saçma bulanlar olabilir. (Sonuçta koskoca karanlık Lord.)Zamanda yolculuk bazı yeteneklerini olumsuz etkiledi. Hani baykuş kırdığı için geçmişe gittiler ya onun için. Kırık zaman döndürücüyle geçmişe gitmek falan. Ondan dolayı.

Bide medya görünüyorsa Sirenayı öyle düşünebilirsiniz.

Sizi seviyorum !!

keyifli okumalar!!

****************************************

~~~~~~~~~ Marvolo ~~~~~~~~

Gözlerimi açtığımda zindandaydım. Hayatımda hiç zindana gireceğimi düşünmemiştim. Leş gibi küf kokuyordu. Arkamdaki oturağa oturmak için hareketlendim. Sırtıma felç girmiş gibi kaldım tabi. Biraz daha zorladıktan sonra oturağa oturdum. Oturmamla beraber oturağın tahtaları kırıldı, zincirleri koptu. Pat diye yere düştüm. Yüksekte olduğu için bir kaç tahta parçası  bacağıma, sırtıma ve koluma girmişti. Karşı zindana baktım. Beyaz saçları kan içinde kalmış bir şekilde baygın yatıyordu.
Yapacak bir şey olmayınca başımı arkaya atıp
uyudum.

~~~~~~~~~ Harry ~~~~~~~~~~

Sabah uyandığımda kahvaltıyı kaçırmıştım. Bu Malfoylar ne kadar erken kahvaltı yapıyorlardı.
Karşıdaki masadan kitaplarımı almak için gittim. Masada bir tepsi vardı. Üzerinde de bir tost, balkabağı suyu ve diğer kahvaltılıklar vardı. Tepsiyi alıp yatağın yanındaki koltuğa oturdum.

Kahvaltıyı bitirip masaya bıraktım. Elime bir kitap alıp okumaya başladım. Tam kitaba dalmıştım ki baykuşun biri cama tık tıkladı. Gri renkli baykuşun sahibini çok iyi biliyordum. Ayağına bağlı parşömeni aldım.

Sevgili Harry,

Nasılsın? Noelin nasıldı? Benim ki harikaydı. Muggle arkadaşlarımla beraber kutladım. Yarında ailemle kayak yapmaya gideceğiz. Şansımıza bize bir tanede hediye bilet yollamışlar. Onu sana vermek istedim. Eğer yapacak bir işin yoksa bizimle gelmek ister misin? Ailem izin berdi. Hatta çok sevindiler.
Eğer gelmek istersen mektup sana ulaştıktan bir saat sonra evimde olmanı istiyorum. Adresi zaten biliyorsun. Evime gelirsen senin için bir hediye aldım. Onuda vermek isterim.

Sevgilerle Hermione Granger

Mektubu katlayıp cebime koydum. Yanıma muggle kıyafetleri , botlarımı ve cübbemi aldıktan sonra çantamı küçülttüm. Aşağı kata indim. Lucius ve Narcissa'ya haber verdikten sonra Hermione'nin evine cisimlendim.

Kapının önünde duruyordum. Şirin beyaz bir evde yaşıyorlardı. Kapıyı tıklattım. Bayan Granger kapıyı açtı. Beni görünce yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Sen Harry Potter olmalısın." bende ona gülümseyerek "Memnun oldum." diye cevap verdim.

Arkasından Hermione'nin sesini duydum. "Gelen kim anne?"gülümsemem daha da büyüdü. "Ben geldim Herm. Harry." kız koşarak yanıma gelip boynuma atladı. Ona sıkı sıkı sarıldım. "Geleceğini pek ümit etmemiştim." içeri girerken "Sana hayır diyemedim." tatlı tatlı gülümsedi. "Hey! Bavulun nerde senin?" cebimden küçük bir obje çıkartarak "Cebimde." diye cevapladım.
Bay ve bayan Granger cevaba gülümserken Herm odasına gidip küçük bir hediye getirmişti. "Bu senin." orta boyutlardaki paketi açtığımda içinden bir fotoğraf albümü çıktı. Kapağında da Herm'le gölde oturmuş ayaklarımızı suya sokarken ki fotoğraf vardı.

Bir süre fotoğrafa baktıktan sonra  "Bunu nasıl buldun."yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirerek. "Birinin bazı hayranları var. 1. sınıf bir hufflepuff'tan aldım." gülümsemem komik bir asık suratlı insan şeklini aldı. "Benimde sana bir hediyem var." diğerki cebimden ufak bir hediye çıkardım. Paketi büyüttükten sonra Hermione'ye verdim. O sırada yanımıza gelen Grangerlar koltuklara oturmuştu. Hermione paketi açtıktan sonra
içinden çıkan şeyle birlikte bana baktı. "Bir parşömen kağıdı?" kocaman gülümseyerek
"Evet. Bunu Sirena' dan almak için neler yaptığımı tahmin bile edemezsin." yüzünde üzgün bir ifadeyle "İyi de diagon yoluna girer girmez ilk 10 dükkanda fazlasıyla var zaten."

"Evet ama bu sıradan bir parşömen değil. En üstüne araştırmak istediğin herhangi bir konuyu yazıyorsun. Diyelim ki vampirler. Şu an baştaki boşluğa yazıyorsun be onlar hakkındaki her şey buraya kendiliğinden yazılıyor. Konunun uzunluğuna göre parşömenin de uzunluğu değişiyor."

"Harry, bu çok işime yarayacak. Teşekkür ederim."

"Beğenmene sevindim."

O sırada elinde çantasıyla yanımıza gelen bayan Granger mutfaktan aldığı sandviçleri  bize verdi. Biz onları atıştırırken onlarda kalan hazırlıkları tamamladı. Neyseki Hermione önceden çantasını hazırlamıştı.

"Arabayı havalimanında bekletme süresi çok fazla. Bayağı masraflı olacak. Taksiyle gitsek kilometresi 8£. Ne yapacağız bilemedim."

Bir anda yüzüme bir sırıtma yayıldı. Onlara dönerek "Cisimlenebiliriz." dedim. Birbirlerine baktılar. "Sen cisimlenebiliyor musun?"

"Evet." Bayan Granger gülümseyerek "Tamam o zaman. Hadi herkes hazırlansın."

Yaklaşık on dakika sonra herkes etrafımda toplanmıştı. Kolumu öne doğru uzattım. Herkes koluma tutunduğu gibi cisimlendik. Havalimanındaki ormanlık alanın içi gizlenmek için yeterince uygundu. Herkes bavulunu aldıktan sonra ormandan çıkıp bekleme salonunu olduğu yere girdik gerçekten çok güzeldi. Neden daha önce gelmemiştim ki.

Koltuklara oturup beklemeye başladık. İsviçre uçağının kalkması yarım saat kala uçağa geçip yerlerimize oturduk. Hermle birlikte öndeydik. Bir arkamızdaki koltukta ise Bay ve Bayan Granger birlikte oturuyordu. Cam kenarına sırayla oturmaya karar verdik. Her ne kadar zor olacaksada.

Uçak kalktıktan sonra baya yükseldik. Daha önce süpürgede bu yüksekliğe çıkmıştım aslında. Ama yinede tuhaf gelmişti. Hermione'ye baktım kulağında kulaklıkla gözlerini kapatmış dinleniyordu. Kolumla onu dürttüm. Bana baktı. Dışarıyı işaret ettim. Camdan baktığında iki adet büyücü süpürgelerinde uçuyordu. Uçağa baktığımda kimse onları fark etmemişti. Sadece büyücğ ve cadıların görmesi için büyü yaptıklarını anlamıştık. Bize ek salladıklarında gülümsedik.
Gerçekten harika bir yolculuk oluyordu.

Havalimanına daha çok olduğu için uykuya daldım.  

Bir süre sonra Herm tarafından uyandırıldım. İniş yapmıştık. Uçaktan çıktıktan sonra bizi otele götürecek otobüse bindik. Otel kayak merkezinin altındaki köydeydi. Aşırı güzel ve minik bir köydü.

Ahşap evlerin altına dükkanlar açılmış ve rengarenk ışıklandırılmıştı. Quidditch dükkanları gibi kayak malzemesi satan dünya kadar dükkan vardı. Sıcak çikolata satan yerlerden içki dükkanlarına kadar her şey vardı. Kalacağımız otelde köy gibi minik ve sevimli bir yerdi ama bütün odaları doluydu. Kalacağımız oda çok hoş bir odaydı. Sevimli bir şöminenin üzerinde duran noel çorapları ve beyaz çarşaflı yataklar. Sarı yanan ampül ve çok güzel süslenmiş noel ağacı burayı tam huzur arayanlara göre  kılmıştı.

Hep birlikte oturup kendi hayatlarımız hakkında konuştuk. Ben kaleyi, Malfoyları, Sirenayı ve Marvoloyu uygun bir şekilde anlattım. Onlarda kendi hayatlarını bana olduğu gibi anlattı. Gece yarısına doğru herkes kendi yataklarına girdi. Huzurlu bir uykuya daldım.
"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
1K olmuşuz... Okuyan, oy veren ve vermeye çalışan herkese çok teşekkür ederim. En başta sana  okyanusblog .

Karanlığın DostlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin