0.6

61 28 1
                                    

Toprak
Hep birlikte konuşup tartıştık. Ve yetimhaneye gitmek üzere yola çıktık. Yağmur'u yine evde bırakmıştık. Zaten çok yaralanmıştı ve çok yorgun görünüyordu. Ona zarar gelmesini istemiyorduk. İstemiyordum...

Rüzgâr, Savaş ve ben hızlıca evden çıkıp yola koyulduk. Yol boyu Savaş tek kelime bile etmemişti. Çok sinirli olduğu da her halinden belliydi. Açıkçası Rüzgâr'ı da ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Her zaman her şeyi şakaya vuran o'ydu. Genel durum ve görünüşü kısaca açıkladım. Sıra bende. Benim aklıma hâlâ Yağmur'da. Onu evde bıraktığımız için çok pişmanım. Ya onu da alıp götürürlerse? İçim içimi yemeye başladı. Konuyu kapatmak için (daha doğrusu kendimi rahatlatmak için) konuşmaya başladım.
"Savaş bu adamlar kaç kişi tam olarak? "
"Ne bileyim oğlum soyları tükenmiyor ki şerefsizlerin. "
Rüzgâr bıyık altından sırıttı ama istifini de bozmamaya gayret ediyordu.

---

Yetimhaneye vardığımızda önce etrafı kolaçan ettik. Yetimhanede kızlardan başka kimse yoktu. Rüzgâr ;
"Şimdi bu fıstıkların içine mi gireceğiz? "
Gözlerindeki ışıltıyı görmemek mümkün değildi. Kafasına hafif bir şekilde vurup
"Kes la tatava yapmayı azıcık ciddiye al şu olayı "
Savaş;
"Oğlum hakikaten biz bunların yanlarına nasıl gireceğiz "
Rüzgâr;
"Beni izleyin" deyip ilerlerken Savaş ensesinden tutup yanına çekti ve
"Kardeşim anlıyorum seni ama şuan sırası değil " dedi dalga geçer gibi. Onları susturup lafa girdim.
"Arka taraftan girmeyi denesek mi?"
Savaş onaylarcasına başını salladı. Tam arka bahçeye doğru ilerlerken bir kız;
"Herkes buraya gelsin 3 erkek yetimhaneye girmeye çalışıyor !!"
Savaş hemen gidip kızın ağzını kapatmaya çalıştı ama iş işten geçmişti. Çevremizi 10-15 kişi sarmıştı bile. Sonra içlerinden birisi;
"Hemen Zehra Hocaya haber verelim!"  dedi. Rüzgâr ortamı yumuşatmaya çalışarak;
"Güzellikler yapmayın bakın işimiz olmasa biz de girmedik. " Kızlardan biri son söylediği hiçbir şeyi umursamamış gibi saçlarını eline dolayarak;
"Gerçekten güzel miyiz? ?" dedi.
Rüzgâr bize doğru dönüp kusmuş gibi yaptı ve geri kıza doğru döndü ;
"Senden güzelini görmedim bacım " dedi.
Savaş ve ben kahkahalara boğulurken Rüzgâr paçasını kurtarmaya çalışıyordu. Bende Rüzgâr'a yardımcı olmak için araya girdim.
"Bir arkadaşa bakıp çıkacaktık zaten. Uzatmanın mânası var mı? Hepimiz kardeş değil miyiz sonuçta? "
Sonra Rüzgar birden alkış çalmaya başlayarak;
"Bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram..."
Bende ona eşlik etmeye başladım.
"Olsa insanlar el ele tutuşsa. ."
Savaş'ı da bize eşlik etmesi için dürttüm. O da utana sıkıla söylemeye başladı.
"Birlik olsa uzatsak sonsuza!!" 
Kızların dikkatini çekmeye başlamıştık. Resmen tüm kızlar şarkı sözleri bizimle birlikte söylemeye başlamışlardı.
"Hayat  Bayram Olsa"  şarkısını sesli bir şekilde söylüyorlardı. Fırsattan istifade tabana kuvvet yapıp tüydük. Bu iş bugün olmayacaktı. Daha açık bir dilde söylemek gerekirse 'bu iş yaş hacım'  .
İçimden konuşmayı bırakmaya çalışıyordum ki arkadan bir kız sesi duyup sesin geldiği yöne doğru döndüm. Rüzgâr da benimle birlikte dönmüştü. Ama Savaş hâlâ dönmemişti. Hatta ağır ağır ilerlemeye devam ediyordu. Ses;
"Savaş özür dilerim ben gerçekten bilmiyordum."
Savaş kıza aldırmadan adımlarını hızlandırarak yürümeye devam etti. Çaresiz bir şekilde biz de peşinden ilerledik. Bu sefer kız hıçkırıklara ağlamaya başladı ve Savaş'a doğru koşup sarıldı. Savaş hiç aldırmadan kızın kollarını bedeninden uzaklaştırıp gözlerini kızın gözlerine kenetleyip omuzlarından tutup kızı kendine çekti. Bun buruna geldikleri sırada Savaş yüksek bir sesle;
"İrem nerede?" dedi. Kız irkilip geriye doğru çıktı. Savaş kızın bileğini daha çok sıkınca kız;
"Savaş yapma acıyor! "  dedi acıyla.
"Nerede?" diye bağırdı tekrardan.
"Yerini biliyorum ama.."
"Ama nee?!"
Kız birden geri çekildi ve hıçkırıklara boğuldu. Bileğindeki  morluk karanlıkta bile görünüyordu. Bileğini tutup okşamak başladı. Onun bu hali bizi de üzmüştü. Birden sık rastlanmayan bir şekilde Rüzgâr;
"Oğlum biraz sakin olsana karşındaki mahalleden Ahmet Mehmet değil kız! !"
Bende dayanamayıp;
"Ses tonuna dikkat etsen iyi olur kardeşim yoksa biz devreye girmek zorunda kalacağız! !"
Kız söylediklerimden güç almış olacak ki;
"Sizi İrem'i götüreceğim " dedi

--------------------------

Sanırım en eğlenceli bölümlerden biri oldu bu. (Belki de bana göre ) 
Ama yazarken gerçekten çok eğlendim hele Rüzgâr'a her seferinde düşüyorum.
Karakterlere aşırı derecede ısındım.
Neyse kitabı çok övdüm sjjsjsjsjs
Bu günlük bu kadar yeter!
Haftaya görüşürüz.
Vote ve yorum atmayı unutmayın 💜💛💙!

Magic✴️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin