Hilâl her zamanki simitçiden bir simit aldı ve denize bakan banka yerleşti.Uzaklara daldı.
Bugün büyük bir gündü. Eski sevdiği gelecekti yanına.
Yalan söyledi. Her zaman sevdiği ve seveceği Yusuf gelecekti. Nasıl olmuşsa Hilâl'i bulmuş,onu bir yemeğe davet etmişti.
Yusuf eski günleri yâd etmek istemişti. Hilâl ise onun gül yüzünü tekrar görmeyi.
Birbirlerinin hem komşusu,hem lise aşkıydılar. Sonra Yusuf taşınmıştı.
Giderken Hilâl'in kalbini de götürdü.
Hilâl onu hiç unutamadı,her kalpte onu aradı.
Yusuf ise çoktan unutmuş olmalıydı ki Hilâl'in yüzüne bakmaya utanmıyordu.
Simitinden bir ısırık aldı.
Yıllar onu yıllandırmıştı. Şimdi eski Yusuf olsa "Sen şarap gibisin,yıllandıkça güzelleşirsin." derdi.
Yusuf eskiden romantik bir adamdı.
Şimdi nasıl olduğunu ise öğrenecekti.
Başını sağa doğru döndürdü ama kimseyi göremedi.
Sola doğru döndürdü,yine kimseyi göremedi.
Gözünü kapatıp arkasına yaslandı.
Dakikalar dakikaları sırtından bıçaklayarak öldürürken bir el omzuna dokundu.
"Hilâl?"
Hilâl bu kokuyu,bu ses tonunu tanırdı.
O gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Sen" diye fısıldarken;
Short StoryTamamlandı. "Sen." diye fısıldadı kadın gözyaşlarını silerken. "Sen benim kalbimi sakat bıraktın." 150520• ♤Bu kitabın hakları kalbi kırık kadınlarda saklıdır. ♧Bu kitabı okumanın şartı ise sevgiye muhtaç birine sarılmaktır.