Bakugou'nun Ağzından:
[Zamanın biraz gerisi]
Deku'yu orada bırakıp sinirle eve yürüdüm. Eve girdiğim anda çantamı çıkartıp rastgele bir yere fırlattım ve odama girip kapıyı kilitledim. Boy aynasının karşısına geçip elimi aynaya koydum.
Bakugou:" Nasıl dayanıyorsun buna"
Çektiği acıya rağmen hala yanımda olması sinirimi bozuyordu, güçlü olması sinirimi bozuyordu, belkide sinirimi bozan şey benden daha güçlü olmasıydı. Aynadaki yansımama baktığımda yüzümde bir morluk görünüyordu. Elimi kaldırıp bileğimi açtım. Görünürde hiç bir şey yoktu ama aynadan baktığımda orada da morluk vardı. Onun vücudundaki yaraları aynaya baktığımda kendi vücudumda görüyorum. Aynaya dokunduğumda acısını hissedebiliyorum. Diğer elimi de aynanın üzerine koydum.
Bakugou:" Bu sadece delilik, saçmalık. Kader beni yönetemez, hayatıma kimi alacağımı ben seçerim"
Flashback:
"Çocuklar şimdi size anlatacaklarımı iyi dinleyin. Anlatacağım şey kaderinizi belirleyecek olan atalarımızın zamanında yaşanan olaylar ve bununla oluşan aşkın 3 şekli; Philia, Agape, Eros."
"Öncelikle Philia"
"Comte-Sponville, philia kavramını Spinozacı bir özde ele alır. Spinozacı sevgi arzuyu içerir ancak Platoncu yoksunluğa sahip değildir. Platoncu yaklaşım mutlu çiftlerin varlığını açıklamak konusunda yetersizdir. Yani eksikliğini hissettiği şeye sahip olup arzularını devam ettiren insanlar Platon’un sevgi kuramına ters düşmektedir. Bunu açıklamanın başka bir yolu olduğunu düşünen Comte-Sponville, Spinoza ve Aristoteles’ten yardım alır. Onlar için çift olmak bir hakikat yerinde, alan kaplamaktır. Bunu en iyi kapsayan isimse philia’dır; en geniş anlamıyla, yoksun olunan değil sevinç veren kişinin sevgisini belirtmektedir. Comte-Sponville net biçimde sorar:"
“-Mutlu çift nedir?"
-"Her ikisi de birbirini seven çok çok iyi tanıyan ve yine de birbirini çok seven çifttir. Bu gerçek sevgidir: Ötekinin hakikatini seven sevgidir."
…
"Mutlu aşk yoktur ama aşksız mutluluk da yoktur demiştim. Formül çelişkili değil, bizi mutsuzluğa da mahkum etmez… Mutlu aşk yoktur (eros) ama aşksız mutluluk da yoktur (philia). Bu yolu yeterince gösterir. Yoksun olunanı biraz daha az, olanı biraz daha fazla; hayal edileni biraz daha az, tanınanı biraz daha çok sevmek söz konusudur. Bu, bir sevgiden (eros) bir sevgiye (philia) geçmektir, tutkudan eyleme geçmektir ve bu geçiş hiç son bulmaz. Olmayanın yokluğunu duymaktansa olandan sevinç ve zevk duymak yeğdir… Mutlu olduğunda çiftin ve gerçek olduğunda sevginin hakikati budur. "
…
" Peki Agape"
"Comte-Sponville, bu iki sevginin ötesinde bir üçüncüsünü tanrıya karşı duyulan sevgi olarak betimler (agape). “Eros ve philia ne derece kesinlikle ortak gerçeğin… tecrübemizin bir parçasını oluşturuyorsa, agape, ilahi aşk o derece idealdir, deyim yerindeyse yokluğuyla kendini gösteren bir sevgidir…” Sevginin, sınırsız ve ölçüsüz biçimde bedeni ve insanı aşarak tanrıya yönelmesidir…"
…
"Son sözü Comte-Sponville’e bırakalım:"
"Bana sık sık sorulan bir diğer soru da budur: Sevgi Tanrı’dan gelmiyorsa, nereden geliyor? Yanıtım, seksten ve kadınlardan geldiğidir."