Sadece Sen

151 33 3
                                    

      Önünüzde iki seçenek vardır,birini seçersen diğerini tamamen olarak kaybedersin. Bende şu an bunun telaşına kapılmıştım, Adrien'a koşarken Luka'yla olan ilişkimi yitirmekten korkuyordum. Emin adımlarla koca malikenenin demir kapısının önünde duruyorken içimdeki endişe korkuya dönüşmüştü.

Evin zilini çalmamla beraber deliğinden çıkan kamera bana saydam camdan bakıyordu.

Ben: Şey...merhaba...Ben..Adrien'ı gör...mek için...gel..miştim

Sebepsiz yine çıktığı yuvasına döndü. Bense inatla tekrar zile bastım.

Ben: Bakın Adrien'a Marinette geldi diye bilir misiniz? O zaten tanıyacaktır.

Kamera tekrar yuvasına döndüğünde küçük tabanlı topuklu ayakkabıyı yere vurarak beklemeye başladım. Yaklaşık bir altı dakika sonra demir kapı büyük bir gıcırtıyla ardına kadar açıldı. İçeri emin adımlarla giderken dev badigard kapıyı aralamış ifadesiz yüzüyle girmemi bekliyordu.
 
Kapıdan dev malikaneye girmemle beraber Adrien her zaman ki çekiciliğiyle merdivenlerden bir tebessümle bana yaklaşıyordu.

Adrien: Marinette hoşgeldin, gelmeni hiç beklemiyordum.

Ben: Adrien seninle konuşmam gereken önemli bir konu var.

Anlarmışçasına başını sallayarak odasının yerini gösterdi. İçerisi her zaman ki gibi çok düzenli ve şıktı. Onun odasına en son bir akuma sonucu girdiğimi sanıyordum. Etraf onun cezbedici kokusuyla çevriliyken başımın dönmesi olağan değildi. Bir sandalyeye oturduğumda oda piyonasun küçük taburesine kuruldu.

Ben: Adrien baloda söylediklerini düşündüm. Ve ben-

Cümlenin yarısında bölüp derin bir iç çekti. Gözlerini sürekli olarak benden kaçırması yetmezmiş gibi yüzündeki endişeden iyi birşey söylemeyeceğini anlamıştım.

Adrien: Marinette benimle gelir misin?

Dedi elini centilmenlikle uzatarak cekingellikle tuttum. O beni boş bir duvara sürüklerken ben onu izliyordum. Bir duvarın önüne geldiğimizde merak beni her dakika daha da sarmıştı. Boş duvarda birşey ararcasına halkalar çizen parmakları iki delik bulup içeri girdiğinde şaşkınlıkla bakıyordum.

Ben: Ama...bu...nasıl?

Adrien buğday teninde beliren tebessümle "babamın evde gizli geçitler sakladığını bilmiyordum"

Yine sıcak elleri parmaklarımı sardığında beni küçük kapıdan içeri doğru sürüklüyordu. Dar kolidorun bitişinde ki küçük bir odaya girmiştik. Adrien'ın tuşları açmasıyla etraf aydınlanmıştı. Fakat aman tanrım bunlar da neyin nesiydi.

Fakat bu benim fotoğraflarımla dolu bir duvardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fakat bu benim fotoğraflarımla dolu bir duvardı. Her karesi, hepsi birbirinden muhteşem görünüyordu. Hepsi apayrı bir anıya sahipken pürüssüz duvarını süslemişti. Gözbebeklerim irileşmiş kusursuz fotoğrafları incelerken ellerimi tuttu.

Adrien: Hoşuna gitti mi böceğim?

Boğazımdan geçen yumru ile yutkundum. Ayaklarım yerden kesilmişçesine kendimi uçuyor gibi hissetmiştim. Fakat ben uçmuyordum artık güneşle beraber yanıyordum.

Ben: Bun..lar..ben..ama..

İşaret parmağıyla dudaklarıma dokundu.

Adrien:Şhhh

Beni kendine çekmesiyle ona sıkıca kollarımı doladım. Cezbedici kokusu bakış açımı daraltırken başımı güçlü göğüsüne yaslamıştım. Her zaman olmak istediğim yerdeydim onun kollarında. Şu an mutlu olduğumu sanarken bir yerde dökülen gozyaşlarının varlığından bile haberdar değildim.😀😀😀😀

Tekrardan merhaba sevgili okurlar, şimdilik bu kadar bu bölümüde beğenmeniz dileğiyle...İyi okumalar...

Diğer Bölüm için 820 okunma...

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin