Yüzük ellerinden yavaşça kayıyordu ve kostümü büyük bir hızla değişiyordu. Tüm kameralar sadece onlara çevrilmişti, Fransa'nın dört bir yanında insanlar ekrana pür dikkat kesilmişlerdi. Kısa bir an bütün herkesin susmasına yetecek kadar uzun bir sessizlik olmuştu artık tek duyulan ses kara kedinin acıyla inleyişiydi. Herkes o muhtemel sona seyirci olurken Poisonous Laydbug'un kafasına gelen bir darbeyle Eyfel'in bir köşesine savrulmuştu. Böcek kolları kara kediden ayrıldığında karakedi derinden bir nefes almıştı. Sevdiği kızın deşmiş olduğu omuzlarından tutarak acıyla yere yığıldı.
Kısık gözleri ne olduğunu anlamaya çalışırken yavaşça kapandı.
Usta Fu son anda yetişebilmişti, bu yaşlı adam ne kadar zor olsada kahramancılık oyununa tekrar dahil olmuştu. Haberleri görmesiyle şoka uğrayan bir tek Paris değildi. Bu yaşlı ihtiyar ne kadar zor olsada akumalanmış kahramana direnmeye çalışıyordu. Poisonous Laydbug'un tekrar toparlanmasıyla bütün bir öfkesiyle ustaya saldırmaya başlamıştı. Direnmeye çalışsada aldığı her darbede tekrar ayağa kalkmak Usta Fu için daha da zorlaşıyordu. Gözü dönmüş uğur böceği tırmalayıcı sesi ile derin bir çığlık atmıştı.
Bütün bir şehrin kulakları parçalanırken Usta Fu özel gücünü kullanmış ve zayıf kalkanıyla darbelere dayanmaya çalışıyordu. Fakat dirençsiz kalkan birkaç dakika boyunca bile dayanmaya yetmemişti. Yavaşça ona yaklaşan Laydbug'ün suratında yaramaz bir sırıtış belirmişti. Yavaşça kollarını kaldırıp yavaşça bileğinden sıyrılan bileklikle Paris artık kötü bir sona sadece seyirci kalıyordu.
Fakat Poisonous Laydbug'ün aniden kulaklarında işittiği sesle durdu. Halkmoth konuşuyordu fakat ses daha farklıydı. Daha alçak ve olgun tanınmayan ses sadece "Dur" dedi. Poisonous Laydbug duraksadı ve konuştu.
Poisonous Laydbug: Mucizeleri istiyordun değil mi?
Tanınmayan Ses: Hayır artık istemiyorum, ben...ben çok büyük bir hata yaptım ve...bunun bedelini o ödedi.
Sonradan gelen bir hıçkırık sesiyle uğurböceği sesin komutasından çıktı. Ve küpelerinden yavaşça çıkan siyah kelebek siyahlığından kurtulup tüm beyazlığıyla güneşe doğru yol aldı. Yavaşça eski haline dönen Marinette, gözlerini yavaşça açtığında karşısındaki flaşlarla dolu kameralar, Usta Fu'nun kostümle bir kenarda oluşu ve ve...Aman Tanrım kara kedinin bir köşede siyah kostyümüne kırmızılar bulaşmış bir halde gördü.
Koşar adımlarla yanına gittiğinde gözlerinden yine yaşlar süzülmüştü. Fakat bu sefer hiç ağlamadığı gibi dökülüyordu yaşlar gözlerinden. Bir nehir gibi yanaklarından süzülen yaşlar kara kedinin kırmızı kanla dolmuş siyah kostümünü ıslatıyordu. O an aklına yatmıştı...bunlar bunlar hepsi onun suçuydu... Hepsi onun eserleriydi...Hepsi onun yüzündendi...
Adrien'ın kan gölü olmuş cüssesine koydu başını. Ona doğrultulan kameralar, Usta Fu'ya ihanet etmiş olması, veya artık bütün bir Paris2in kimliğini öğrenmiş olması umrunda bile değildi. Şu an tek umrunda olan onu gerçekten kaybetmekti.
Hepinize tekrardan merhabalar değerli okurlar, bu bölümü epey bir geç yayınladım. Ve biraz kısa bir bölüm olduğununda farkındayım:(( Sadece bu aralar wattpad te yeni bölüm çok yayınlayasım gelmiyor:PNeyse hikayeye oy atmayı ve görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın, iyi okumalar...
Devamı için 1500 okunma(hadi yapabiliriz bu gidişle ne kadar zor olsada)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Aşk
RomantizmBir adım ötemdeyken bile ona yaklaşamıyordu. Şimdi sevdiğini söylemişti, üstelik beni. Kara Kedi nin kolları altında gözlerimden yaşlar sürülmesi ya da Luka'nın herşeyi anlayışla karşılaması beni mi bir çukura sürüklemişti. Ve şimdi berrak gökyüzünd...