Luka kapının önüne yaslanmış, meleğini bekliyordu. Ah tanrım, lütfen canımı almak için onu gönder! Ölmeden önce cennetimi görmek istiyorum, sonrası umurumda değil sonsuza dek yanabilirim; bunu zaten hissetmeyeceğim.
Genç kız ellerindeki boyaları yok etmiş ve pantolonundaki sudan oluşan el izleriyle dışarı çıkmıştı. Asla peçete kalmıyordu, onun suçu değildi ki.
Çocuğun içinde bir mutluluk dalgası oluştu, Marinette'nin varlığı bile ona huzur veriyordu. Elini uzattı ve kızın dağınık saçlarını kulağının arkadına itti. Her hareketinde bu kadar kızaracak mıydı? Ya bir gün dayanamayıp onu öperse?
"Şey, Luka benimle gelir misin?" Sadece beğensin istiyordu, başka bir dileği yoktu. Beğenirdi değil mi? "Farklı bir seçeneğim yok zaten, bırakırsam başkaları seni benden çalmaya çalışıyor." Çocuk söylediği şeyi fark edince gözleri birden açılmıştı. Bunu nasıl söylemişti, şimdi ne yapacaktı! Yüzü kızarmaya başlayınca elini ağzına koyup kafasını diğer tarafa çevirdi.
Ama anlaşılan bu kadar telaşlanmasına gerek yoktu. Çünkü gerçekten ölmüştü, tanrı dileğini duymuş ve onu almaya meleğini göndermişti. Gördüğü gülümsemenin, kahkahanın tonununun, bu güzelliğin başka bir açıklaması yoktu.
Marinette'in kalbi öyle çarpıyordu ki bütün vücudunda hissedebiliyordu. Gülümsemesi yok olmuyordu. "O halde hep yanımda kalmalısın Luka!" Çocuğun o güzel ellerini kendi elleri ile buluşturmuş ve tekrar dönmeden onu çekip koşmaya başlamıştı. Denizine ait olan bir şey vardı! Tabii kalbi dışında!
———
senle olmak bu kadar güzelken
nasıl uzak kalabilirim ki senden
vücudum başka bir yerde olsa da
ruhum ayrılamıyor gülüşünden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sea || lukanette
Fanfiction'parmaklar, bir sanat eserinin üzerinde dans eden parmaklar, ustaca dans eden parmaklar.' -- 26 temmuz 2019 ona olan sevgimin taşması - cümlelerimi hissedip kocaman bir denizin küçük balığını koruduğu gibi her kelimemi saran o kıza sevgilerimle. @f...