Genç kız çarpan kalp atışlarının sesini bütün vücudunda hissederken dağılmış fırçalarının, boyalarının olduğu yere ulaşmıştı adımları. Boya şişeleri kutunun önüne geçmiş girer girmez gözükmesini engellemişti. Biraz geç görse daha mı iyiydi? Şimdi mi vermeliydi? Güzel olmuş muydu? Ah bunu gerçekten yapmıştı değil mi? Titreyen parmaklarıyla kutuyu kavrayıp bunu ona yaptıran çocuğa uzattı.
Deniz gözlü çocuk, balığına baktı; balığının bunca zaman bütün uğraşı onun için miydi? İçinin titrediğini hissetti, midesi sanki yok oluyor gibiydi. Bu kız dudaklarını ısırmayı bırakacak mıydı?
Küçük tahta kutu, denize batırılıp çıkarılmıştı sanki; dalgalar üstünde kalmış, rengini çekip almıştı. Marinette bunu Luka'yı düşlerken boyamıştı, ne yaptığının başta farkında değildi sonra da kutu sevdiği çocuğun gözlerinden alınmış gibi olmuştu. Denize, denizi veremezdi tabii.
Hafif nasırlı parmakları kutunun üstünde gezdi; sevdiğinin fırça darbeleri gözlerinin önüne geldi. Bunu boyarken ki yüzü, elleri...
"Açsana hadi!" Heyecanını bastıramıyordu genç kız bunun için çok düşünmemişti ama tüm hislerini yansıtmak istemişti. Denizi gibi olmak istemişti. Biliyordu, bir balık deniz olamazdı asla; o yüzden benzemek istedi.
Luka'nın notaların izlerini taşıyan o parmakları gibi, kendi parmaklarında boya izleri vardı. O melodisiyle balığına ulaşabilmişti, Marinette de renkleriyle denizine ulaşmak istedi.
Kutuyu açtığında içi simsiyahtı. Çocuğun gözleri açıldı neye dikkat edeceğini bilemiyordu, yanındaki sandalyeye kendini bıraktı. Gözlerini alamıyordu. İçindeki siyahlığın üstüne kırmızı bir renkle notalar işlenmişti. İçindeki her tarafa sırayla ve özenle çizilmişti. Bunları hatırlıyordu deniz, unutmamıştı; balığına çaldığı ilk şarkının notalarıydı. Genç kız bunları işlerken, kalbine işlendiğini görmesini dilemişti.
Her şey mükemmeldi ama hediye kutu değildi ki! Minik bir yastığın üzerinde bir pena duruyordu.
Denizin içindeki küçük kırmızı balık.
Marinette ve Luka.Deniz önce balığının eserini avucunun içine aldı. Bu kız aldığı her nefesi daha güzel kılıyordu.
Ayağa kalktı, penayı ellerinin arasından bırakamamıştı. Bacaklarının tuttuğundan emin değildi. Hisleri bütün benliğini ele geçirmiş gibiydi. Söylemek istedi, dile getirmek, dökmek istedi. Ama hiç biri yetmeyecek gibiydi zaten ağzını açsa hangi kelime yeterli olacaktı?
Farklı bir nota kullanmak istedi. Kalp atışı da müzik değil miydi? Karşısındaki kız en güzel melodisiydi. O da bunu duymalıydı. Heyecanla ona bakan balığının çenesini nazikçe parmaklarıyla yukarı doğru kaldırdı. Balığın güzel dudaklarını ısırmasına daha fazla dayanamayacaktı.
Ve buna engel olmaya karar verdi.
————
rüzgar onu hiç çarpmamış gibi
kırmızılık delip geçerken kalbini
denizin dalgaları yakıp yıkmış her yeri
balık savrulurken hengamede
kapamış gözlerini
cennette sanmış kendini
oysa deniz ona sunmuş en içten hislerini
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sea || lukanette
Fanfiction'parmaklar, bir sanat eserinin üzerinde dans eden parmaklar, ustaca dans eden parmaklar.' -- 26 temmuz 2019 ona olan sevgimin taşması - cümlelerimi hissedip kocaman bir denizin küçük balığını koruduğu gibi her kelimemi saran o kıza sevgilerimle. @f...