Ve Kıvanç ile yollardayız.sessizlik hakimdi ortama. bana falcı bulmuş manyak. hiç sevmem böyle muhabbetleri, korkarım açıkçası. yılbaşı da geldi geçti zaten. güzel bir yıl olsun istiyorum, bu yılı mahfedecek herşeyi ortadan kaldırmak istiyorum. kıvanç hariç. ve kıvanç bağırdı. gelmişmişiz. kapının kirli altın tokmağını çarptı, kapı kendi kendine açıldı. çıkardığı ses ve bende bıraktığı etki hiç hoş değildi. Hadi ama şimdide kapı arkamızdan çarpar dedim ve keşke demez olsaydım. kapı arkamızdan çarptı. tir tir titreyip kapıya döndüğümde kıvanç ukala ukala gülüyordu. aptal diye iç geçirdim.
İçeriye geçtik kırmızı örtülü bir masa vardı üstünde de tozlu bir küre. Klasik görünüyordu ortam loş ışıkta bunları seçmekte zorlanmıştım. sandalyeye oturdum. kıvanç arkadaki resimlere bakıyordu, içim ürperdi önüme döndüm ve karşımda bana bakan bir kadın gördüm ve bastım çığlığı. kadın kulağındaki pamukları çıkardı ve biliyordum diyip göz devirdi. sinirim bozuldu. anlatmaya başladı, o sırada bende kadını inceliyordum, beyaz tost saçları, küçük dekolteki siyah bir bluzu vardı. boyun bağının olduğu yerde bir leke farkettim. büyük bir leke. loş ışığa lanet diledikten sonra daha dikkatli bakmaya başladım bu bir yanık iziydi. içim titredi ve masayı tekmeleyerek dışarı attım kendimi. arkama baktım kıvanç sallana sallana koşuyordu. bana yetişti ve konuşmaya çekindi. tekrar arkama baktığımda gördüğüm o kadın bana gülüyordu sinsi bir gülüş çirkin ve vahşi.