"Ayy çok heyecanlandım. Ne zaman gelecekler kız ?"
diye annemin kolunu dürten Eylül'e gözlerimi devirmeden edemedim.
"Gelirler birazdan deli kız ,sakin ol."
Evet kocamı ve biricik ailesini bekliyorduk şimdi. Eylül'ün dediği gibi isteme tanışma bir olacaktı bunu nereden bildiği hakkında bir fikrim yoktu. Bana göre de ona göre de bu devirde zorunlu evlilikler kalmamıştı ama gel gör ki inanmadığımız hayatın tam ortasındaydık şimdi.Çalan kapıyla aynı anda ayağa kalktık sabahtan beri asla heyecanlanmayan ben şu an kalbimin ağzımdan çıkmasından korkuyordum. Ellerim titreyerek kapı kolunu açtım. Karşımda 4 kişi vardı biri yaklaşık olarak bizden 5- 6 yaş küçük bir kızdı. Gülümseyerek bana bakınca gülümsemeden edemedim yaşlı bir kadın ve yaşlı bir erkek vardı en arkadaki kişi müstakbel kocamdı galiba.
Hızla kapının kenarından çekilip içeri geçmelerini sağladım.
Koltuklara oturunca annem yaşlı adamla sadece mesafeli bir şekilde selamlaşıp diğer kadınla da sarıldı. Diğer kız hızla anneme sarılınca samimiyetiyle gülmeden edemedim kocam hala başını kaldırmamıştı. Annemin elini öpmek için başını kaldırmasıyla yüzünü gördüm yutkunmadan edemedim. Ben göbekli, tek kaş ,kısa bir şey beklerken fiziğiyle bile beğenimi kazanan adamın yüzünün bu kadar mükemmel olacağını düşünmemiştim. Arkamdan ıslık çaldığını sanan ama beceremeyen Eylül'e dirseğimi geçirince
"Kız saçmalama eniştem o benim. O anlamda şey etmedim "
diyince bir kez daha dirsek geçirdim. Hızla onun yanından yanından uzaklaşıp yaşlı adamın elini öpüp başıma koydum.
"Maşallah Aygül kızın bu mu?"
"Kızım o yanındaki de kızım sayılır Samet Abi"
diyen anneme öpücük atarak
" Ayy minnoşum benim."
diyerek anneme öpücük atan Eylül'ün bu ciddi ortamda bile nasıl bu kadar rahat olduğunu anlayamamıştım. Kızım o diyince bana gözlerini çeviren müstakbel kocamla göz göze gelince hemen başını eğdi. Yanındaki kadının eline uzanınca
" Kız da kız olsa bari."
diyerek elini uzattı dediği şeylere kaş çatarken
"Cemile teyze!"
diye uyaran müstakbel kocama dönmeden edemedim.
"Tamam oğlum. Bir şey mi dedim sanki ?"
diyince hızla elini öpüp geri çekildim. Kocama elimi tokalaşmak için uzatırken
"Merhaba yengeciğim, ben Peri ."
diyen kız elimi tutup sarıldı.
"Ailemizin yanında seninle tokalaşamaz hatta gerekmedikçe konuşamazsınız da."
diye kulağıma hızla fısıldadı diğer yanağına doğru uzanırken
"Neden ki ?"
diye sordum.
"Gelenek gibi bir şey."
dedi
"Şey... tamam ."
diyip ayrıldık.
"Hoşgeldin enişte."
diye bağıran Eylül'e şu an hiçbir şey yapamıyordum.
"Sağır değilim."
diye sert bir sesle söylendi.
"Saçtan başka bir kısmını görmeyince kulaklar kesik sandım. Kusura bakma."
diye mırıldanan Eylül'ü ben Peri ve müstakbel kocam dışında kimse duymamıştı. Peri yüzünü çevirip gülümsemesini saklamaya çalışırken ben başımı eğdim.
"Öyle hemen enişte deme! Belki oğlum beğenmeyecek bu kızı."
"Anne!"
diye uyaran bu kez Peri'ydi .
"Al şu kızı götürün odaya ."
diye idama gönderen bir sesle konuştu bu sefer . Ben yutkunurken annem kulağıma eğildi.
"Çocukla konuşmanız lazım. Eğer kabul ederseniz isteme olacak etmezseniz aile ziyareti..."
"Ederseniz değil anne. Ederse malum benim karar verme gibi bir lüxüm yok ya hani. "
diyerek sadece onun duyabileceği bir ses tonunda konuştum. Biz odaya geçerken Peri ardımdan Eylül'e seslendi.
"Sen de gelsene."
"Onlar başbaşa konuşsunlar işte biz niye giriyoruz?"
diyen Eylül'ün kolundan çekip onu da odaya aldı. Ben ve müstakbel eşim bir kanepeye oturduk Eylül ve Peri ise başka bir kanepeye oturup bize dönmeden sohbete başladılar.
"Ben Rüzgar."
diye elini uzatınca elimi avuçlarına bıraktım
"Nefes."
"Kusura bakma."
diyince ona baktım.
"Yani orada elini havada bırakmak zorunda kaldım ama işte..."
"Sorun değil."
diyerek atıldım.
"Zaten Peri söyledi sebebini, senlik bir sorun değil ."
"Ayrıca Cemile teyzenin dedikleri için de özür dilerim. O biraz şey ..."
"Kaba!"
diye atıldım tekrar. Elimi ağzıma attım. Kocaman olmuş gözlerimle
"Çok özür dilerim."
dediğimde dudağının kenarı kıvrıldı.
"Haklısın ,birazcık öyle."
diyince kıkırdamadan edemedim gözü gülüşüme takıldı. Ben başımı eğince o da başını eğdi.
"Abiciğim hayırdır? Hiç bana laf soktuğun halinden eser yok. Dut yemiş bülbül mübarek."
gülümseyerek
"Evde görürsün kardeşim bülbülü."
diyince
"Ayy abim benim, ben çok severim bülbülle dutu bilmez misin sen?"
diyince kıkırdadım birkez daha. Eylül
"Bu sana şiddet mi uyguluyor?"
diyince gözlerim kocaman oldu. Yapmıyordur değil mi öyle? Rüzgar'a bakınca kısa bir süre bana bakıp hızla Eylül'e döndü.
"Hayvan mıyım lan ben? Kardeşimi niye döveyim?"
"Yalnız enişte lan değil Eylül!"
Gerçekten mi Eylül bu kadar şey arasında lan diyişine mi taktın?
" Yalnız baldız bu değil Rüzgar."
diyince gülümsedim baldız demişti.
"Pardon Rüzgar Bey enişte değil. Malum daha kabul edilmediniz ."
"Sen de her önüne gelen talibe enişte deme o zaman Eylül ."
diyince Peri bana göz kırptı
"Bunlar oldu ha yenge?"
diyince gülümsedim.
"Yalnız Peri yenge değil Nefes."
dedim.
"Ha abimin reddedilme ihtimali var yani."
dedi hoşnut bir halde.
"Kardeşim !"
diyen Rüzgar'ın uyaran ses tonuna karşı bağrıyanık bir şekilde
"Abiim."
diyen Peri'ye gülümsemeden edemedim.
"Ya sabır."
diye tekrar bana dönen Rüzgar'a dalan gözlerimi kaçırdım. Konu açmak için
"Öz kardeşin mi? Yani o Cemile Teyze'ye anne diyor ama sen Cemile teyze diyorsun ."
dediğimde başımı kaldırdım bana öfkeyle bakıyordu.
"Ben özür dilerim. Haddimi aştım."
diyip tekrar başımı eğdim çeneme değen parmaklarıyla irkildim. Arkadan kızların kıkırdama sesleri geliyordu.
"Biriyle konuşurken yüzüne bakılır parmaklara değil bu bir. İkinci olarak o benim kardeşim Cemile teyzeyse babamın eşi."
"Anladım. "
diyerek başımı salladım hızla. Bana bu kadar yakın olması doğru muydu? Değildi tabii. Peki benim kalbim niye böyle hızlı atıyordu ? Ben iç çekerken annem kapıyı tıklatıp içeri girdi. "Çocuklar içeri geçin isterseniz."
" Tabii efendim."
diyerek Rüzgar kalktı önce. Kapıyı açıp üçümüzün de geçmesi için kapıda bekledikten sonra ardımızdan geldi. Babası
" Ne yaptınız çocuklar?"
diyince ben anlamaz gözlerle ona baktım. Ne yapmamızı bekliyor acaba? Benim bakışımı görünce
"Yani ne karar verdiniz?"
diyip ufak bir tebessüm yolladı. Benim kararım belliydi ama önce Rüzgar'ın konuşması için ona baktım neticede o beni reddedecekse benim öncesinden evet demem kötü olurdu. "Ben kabul ettim baba."
dedi tok bir sesle.
"Sen ne diyorsun bu duruma kızım?"
"Ettim efendim ."
diyip başımı eğdim.
"Hadi o zaman kahveleri getir de içelim."
"Neli olsun?"
" Benim ki sade."
diyen kadına başımı salladım babası "Benim de sade olsun kızım."
" Dur yenge ben sana yardım edeyim."
diyen Peri hızla ayağa kalktı.
"Abi sen tuzlu içiyorsun değil mi?"
diyerek yüzündeki tebessümle içeri doğru ilerledi.
"Oğluma eziyet etmeyin! Kızı almış zaten daha ne olsun"
diyen kadına baktım ben zaten tuzlu yapmacaktım ki. Öfkeyle derin bir nefes aldım ben Eylül ve Peri mutfakta kahvelerin pişmesini beklerken Peri mutfakta harıl harıl tuzu arıyordu.
"Burada, baharatlıkların arasında."
diyerek aramasına ara verdirttim.
"Ayy yenge niye söylemiyorsun?"
" Sormadın."
dedim tatlı çıkması için çabaladığım sesimle.
"Te Allah'ım Yarabbim!"
diyerek sandalye çekip Eylül'ün yanına oturdu. Kahveleri tepsiye dizdiğimde tuzluğu bir fincana doğru koyarken
"Saçmalama ,gerek yok."
diyerek tepsiyi geri çektim ama tam o esnada o kadının söyledikleri aklıma geldi 'iğlimi iziyit itmiyin' iç sesime
"Çok ayıp!"
dedikten sonra tuzluğu elinden alıp ben boşalttım. Normalde insanlara karşı saygısızlık etmezdim hele ki yaşlılara asla ama bu kadın çok sinirimi bozuyordu. Peri
"Yenge yavaş Vallahi evlenmeden koca katili olacaksın ."
diyince dozu abarttığımı anladım.
"Bir şey olmaz canım."
diyerek elimdeki tuzluğu diğer bardağa boşaltan Eylül'e döndüm.
"Bu da o kaynana bozuntusunun."
diyince kocaman olnuş gözlerle Peri'ye döndüm.
"Kusura bakma Eylül biraz patavatsızdır da ."
dediğimde güldü.
"Sorun değil yengem."
diyerek tepsiyi elime yerleştirdi.
"Hayır dur, yeni kahve yapayım Cemile Teyze'ye."
"Ayy bunun gelinliği hiç çekilmez ki!"
diyince
"Ne diyorsun be sen pis görümce!"
dedim gülerek.
"Ha şöyle ya."
dedi ben tekrar geri döndüm.
"Hadi şakayı bırakın ."
diyince beni iterek salonun kapısına bıraktılar.
"Kahveyi dalından koparıp kurumasını mı bekledin gelin?"
diyen Cemile Teyze'ye öfkeyle baktım Peri'ye baktığımda tek kaşıyla 'bak gör' şeklinde bir şey yaptı. Kahveleri herkese dağıttıktan sonra Rüzgar'ın önüne geldim.
"Teşekkür ederim, ellerine sağlık."
diyince bir an o kadar tuz koyduğuma pişman oldum.
Cemile Teyze'nin öcünü ondan almak pek mantıklı değildi. Sessizce
"Afiyet olsun."
diyerek geri çekildim.Nasıldı bölüm?
Alabilir miyim yorumlarınızı?
![](https://img.wattpad.com/cover/225396216-288-k618694.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Değil Sözle
ChickLitBu bir zorunlu evlilik hikayesi. Birbirlerini daha önce bir kere bile görmemiş iki gencin birbirlerine mecbur olmalarının hikayesi. Bu onların başrol olduğu ama oynamadığı hikaye. "Anne saçmalama!" Bugüne kadar annemin bir dediğini iki etmeyen ben...